<><><>
"Küçük bir çocuğun yokuş aşağı koşması gibi seni düşünmek...
Biraz heyecan, biraz da düşecekmiş korkusu..."
-Cemal Süreyya<><><>
~Ocak 2044~
"O gün kapıda gördüğüm kızın Seray olduğunu bilmiyordum. Zaten çokta umrumda değildi."
"Peki ne istiyormuş Seray?"
"Sorun istediği değildi..." Öykü buruk bir ifadeyle baktı kızlarına. "Aslında Seray'ın o gün kapımıza gelmesi, bizim sonumuzun başlangıcıydı. Seray sadece Emir'e zarar vereceğini sansa da, bizim ailemizi paramparça edecekti." Sonra gözlerini parmaklarının arasındaki minik sonsuzluk işaretine baktı. "O, Emir... ve Akın."
"Akın mı?"
"Evet." Öykü yine parmakları arasındaki sonsuzluk işaretine baktı.
~Aralık 2016~
Sonraki gün Öykü öğle tenefüsüne saniyeleri sayarken sonunda zil çaldı. "Oh be!" Kitaplarını sırasının altına atıp sınıfın dışına yürüdü. Ceren ona seslendiğinde göz devirip ona döndü. "Efendim?"
"Kanka bizle otursana bugün." Normalde yerdi, ama bugün tüm tenefüs karşısında Akın'la cilveleşmelerini izlemeye hiç niyeti yoktu.
"Yok ben kantinden yiyeceğim Kanka." Ceren'i atlattıktan sonra telefonundan Gökçe'ye bir mesaj yazdı.
Öykü: kanka nerdesin?
Gökçe: kantine gidiyorum
Öykü: tamam geliyorum bana benim hep aldığım sandviçten alsana bi tane
Gökçe: okÖykü merdivenleri inerken yemekhaneye giden Akın ve Ceren gözüne takıldı. Akın, Ceren'e tek koluyla sarılmış gülüşerek gidiyorlardı. İç geçirip onların olduğu taraftan uzaklaşıyordu ki, vazgeçip onlara doğru yürüdü. Sonra seslendi. "Akın!"
Akın arkasını döndü. "Efendim?" Ceren onu görünce gülümsemesi soluverdi.
"Kanka bi iki dakika gelsene bir şey sorcam sana."
Ceren, Akın'a gidecek misin, bakışları atarken Akın, Ceren'den hafifçe uzaklaştı. "Ceren sen git yemekhaneye ben bulurum sizi." Öykü onları ayırmanın mutluluğuyla sadece tebessüm etti. İçinden dans ediyordu. Ceren başıyla onaylayıp uzaklaşırken Öykü konuştu.
"Şimdiye kadarki en uzun ilişkin Ceren olacak galiba?" Aslında sorusu bu değildi ama içindeki kıskanç kızı susturamamıştı daha fazla.
"O ne demek Öykü?" Öykü güldü.
"Diyorum ki, çok yakışıyorsunuz hiç ayrılmayın!" Akın kızın sesindeki imayı anlamasına rağmen umursamazca ona baktı.
Sonra gülerek yanıtladı kızı. "Yaa! Bunu senden duymak ne güzel Öykü."
"Hmm. Güzel güzel."
"Ee sen ne soracaktın? Bekletmeyim Ceren'i sor bir an önce."
Öykü gözlerini hayal kırıklığıyla ona çevirip konuştu. "Aman! İki dakika ayrı kalsan çok mu özlersin sevdiceğini?!"
Akın göz devirdi. "Öykü ne soracaksan sor hadi. Açım. Yemek yiyeceğim."
Öykü ağzının içinde bir şeyler geveledi. "Yiyişeceğim demiyo da..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazo
Ficción GeneralBir vazo gibi, bir defa çatladı mı çatlamaya devam ediyor hayat. Ta ki vazoyu paramparça edene kadar. Ağır ağır ilerlese de çatlak, durdurulamaz ki zaman.