"Sen iyi misin?"
"Ben iyiyim lütfen onu kurtar." gözlerimden akan yaşları yağmurun kapatmasıyla başımla yavruyu işaret etmiştim.
"Sakin ol tamam mı? Onu kurtaracağız."
Dediklerini onaylar anlamda kafamı iki yana salladım.
Şaşkın gözleri benim üzerimden yavrunun üstüne çekilmişti.
"Dayanıklı bir şey bulabilir misin? Demiri kaldıralım."
Telaşlı bir şekilde etrafımdakileri aramaya koyulmuştum.
"Kapı, apartman kapısı geçen günlerde yanlarına bir şeyler bırakılmıştı belki orda bulabilirim"
" Ha, çabuk olsan iyi edersin." yüzüne acı bir duygu sıkıştırmıştı
Kapının yanındaki sert çubuğu kapıp uzun boyluya getirmiştim
"Ben şimdi kaldırmaya çalışacağım sende yavruyu al olur mu?"
"Peki olur acele edelim."
Tuhaf bir şekilde sert parçayla yere düşen demiri kaldırmayı başarmıştı. Küçüğü ordan çıkardım ve kucağımda yer açtım,kalbi küt küt atıyordu.
Uzun boylu ıslak saçlarından ensesine akan damlalara aldırış etmeyip "Kurtardık onu," demişti sıcak bir tebessüm ile..Bir yandan da üstündeki yağmurluğunu çıkartıyordu,yavaşça yağmurluğunu küçüğün üstüne örttü,kıpır kıpırdı sanki az önce kurtarılmamış gibi.
Bu ikisini de mutlu etmişti.
"Teşekkür ederim."
Gözlerinin içi gülüyordu.
"Yapmam gerekeni yaptım."
Gülümseme ile karşılık vermişti uzun boylu."Sanırım ikiniz bir an önce eve gitseniz iyi olacak." ellerini ıslak uzun saçlarına götürürken
"Hadi sen de gel."
"Teşekkür ederim ama ben böyle iyiyim,hadi fazla durmayın."
"Hayır lütfen gel birlikte kurtardık sonuçta,
hem evim uzakta değil." Osrarcı gözlerimle kucağımda duran küçüğü işaret etmiştim.
"Peki,bu teklifini kuramayacağım sanırım"
Gözlerimle beni takip etmesini işaret ettim bir taraftan da gülümsüyordum.
Gülümsemişti ardından gülümsemesi küçük bir kıkırdamaya dönüşmüştü.
Ona karşılık bende nazikçe gülümsemiştim.Evin kapısını açmaya çalışırken yavruyu uzun boyluya verdim.Sanırım yavruyu fazla sevmişti.Bir iki saniyeliğine dalmış olmalıydım ki yavrunun küçük havlamasıyla kendime geldim. Uzun halime gülmüş olmalıydı kıkırdamasının duymuştum.
Anahtarları deliğe geçirip kapıyı açtım ayağımla itiyordum.
"Ayakkabılarım?"
"Sorun değil." omuzlarımı kaldırmıştım.
"Sen içeri geçebilirsin ben hemen geleceğim."Koridoru geçip odama ilerlemiştim.Islak kıyafetlerimi bir an önce değiştirmek istiyordum,Hızlıca kıyafetlerimi yenileri ile değiştirdim.
Uzun için de kıyafet arıyordum,sanırım biraz bol kıyafetler bulmam gerekiyordu.Dolabımı kurcaladıktan sonra arctic monkeys merchümü bulmuştum,tam olacak gibi duruyordu,dolabımın tozlu köşelerinden çektim.
Yatağımın üstünde duran iki havluyu da kaptım,sabah evi biraz dağıtmıştım.Elimdekiler ile salona doğru ilerlerken uzun ile yavrunun konuşmalarına bir nevi kulak misafiri olmuştum.
"Ne kadar şirinsin sen," Yavru ile oynuyordu
"Ben Hyunjin peki sen?sanırım şuanlık bir adın yok? Ama belki birazdan o sana güzel bir ad bulabilir."
"Gel buraya minik," yavruya gülüyordu.
Konuşmalarına kulak misafiri olduktan sonra içeriye doğru yöneldim.
"Beklettim sanırım özür dilerim, bunları bulabildim şey ikisi de temiz şüphen olmasın." Gözlerine bakarken ellerimdekileri ona uzatıyordum.
Gülümsemişti..
"Teşekkür ederim,sanırım bu ıslak kıyafetler ile daha fazla duramayacağım."
"Arctic Monkeys ha? Sanırım müzik zevki olan biriyle karşılaştığım için kendimi şanslı hissetmeliyim."Yumuşacık içimi ısıtan bir sesi vardı.
Utanmıştım.. Cevap vermedim.
Ellerini uzatıp elimdekileri almıştı.
Ben de kalan havlu ile küçüğü kurulamaya doğru gidiyordum.
Uzun boylu arkasını dönmüş tişörtünü sıyırırken sanırım gözüm sırtına kaymıştı.
Sanat eseri gibiydi..
Yavrunun hareketleri dikkatimi dağıtmıştı,
sanırım o da ıslak kalmayı pek istemiyordu.Berdiğim kıyafeti giyip yavrunun yanına oturmuştu o da.
Bakışlarım yine üstünde toplanmıştı ki bunu farketmiş olmalıydı.
"Yakışmadı mı?" yarım gülümsemişti.
"Hayır gayet yakışmış nerden çıkardın?"
"Bakışların?Bir an kendimi baskı altında hissettim." Sessizce kıkırdamıştı
Gülmüştüm.
"Merchlerimi grubun solistine bile vermem desem anlatmış olur muyum?"
"Şanslı günümde olabilirim."
Gözleri kısılmış dudakları iki yana kıvrılmıştı.Yavruyu kuruluyordum ama fazla ısınamıyordu.
"Sanırım fazla ısınamadı,ben gidip kurutma makinesini getireyim."
Olur anlamında gözlerini kırptı.
Küçük ile tekrardan oyun oynuyordu.
Makineyi alıp gelmiştim.
"Sence canı yanar mı?"
"İstersen yardım edebilirim."Makineyi ona uzatırken anlık göz temasından ikimizinde dengesi bozulmuştu,düşeni tutmak amacıyla ikimizde makineyi tutmuştuk.
Saniyelik olsa da avuçları elimi örtmüştü.
O sıcaklığı hissetmiştim..Yavruyu makine ile kuruluyordu..
Küçüğe odaklanmıştı bu sırada bende onu daha yakından inceleme fırsatı bulmuştum.Öncelerden köpeklerle ilgilenmiş birine benziyordu. Her dokunuşu nazik ve yumuşaktı.
Bu sefer yüzüne odaklanmıştım. Teni çok pürüsüzdü,canlı duruyordu.
Göz altlarından da belli olacağı şekilde sanırım bir kaç gündür uyumuyordu.
Normal ve yüzüyle orantılı bir burnu vardı.
Dudakları.. Dudakları yüzünü tamamlıyordu.
Kusursuz yaratılmıştı,sanırım ona hayran kalıyordum.Dalıp gittiğimin o da farkında değildi, yavru ile uğraşıyordu.
"Artık ısınmıştır diye düşünüyorum." Ellerini küçüğün tüyleri üzerinde gezdirmeye başladı bir nevi oyun gibi bir şey oynuyorlardı.
Ben de onları izliyordum,çok çabuk uyum sağlamışlardı birbirlerine."Baksana nasıl da seviniyor." Kendisinin de yavrunun sevincinden farklı bir sevinci yoktu.
Yüzümdeki minik tebessüm ile cevap verdim
"Çok şirin gözüküyorsunuz, Hyunjin."
"Hyunjin değil mi?"