*****"Peki ya plaka, görebildiniz mi?"
Polis memuru önümde defterine bir şeyler not etmek için sorular soruyordu, hayır anlamında kafamı iki hana salladım.
İyi miydim? Muhtemelen berbattım. Sadece dışarı vurmuyordum artık. Birine ihtiyacım vardı ve ben yüzüstü çakılmıştım. Sığındığım tek şeyin köpeğimin minik bedeni olduğunu bilmek canımı acıtıyordu.
"Felix Bey, daldınız tekrardan?" Kurduğum düşüncelerden gelen sesle ayrılıp kendimi yakalarken kucağımdaki Kkami'yi yukarı kaldırarak rahat edeceği bir pozisyona kollarıma yatırdım. "Üzgünüm, ne demiştiniz?"
Polis memuru sorun olmadığını anlatmak için kafasını belli belirsiz salladı. "Dediğinize göre biz evinize varmadan bir kaç dakika ile kaçmışlar, eliniz de plaka da yok. Şuan herhangi bir karar çıkartamıyorum maalesef ama etraftaki güvenlik kameralarını izleyeceğiz merak etmeyin."
Yutkundum ve cevap verdim. "Evet, anladım." Dedim sessizce. Memur beni onaylayarak devam etti. "İsterseniz yarın kendinize koruma emri çıkarttırabilirsiniz ama şuanlık yeterince sebebin varolduğu sayılmayacaktır muhtemelen. Gidebileceğiniz bir yer var mı? Güvende hissetmiş olursunuz."
Gözlerim memurun cümlesi ile buğulandı ve Bakışlarımı kaçırmaya başladım. Cevap vermek o an çok zor geldi. Bunu düşünmek beni zaten bitiriyordu, sesli söylemenin nasıl hissettireceğim düşünmek bile istemiyordum.
Kapısını çalıp gidebileceğim biri yoktu. Elinde sonunda kabullenmek zorunda kalacaktım bunu. Aslında aklıma biri gelmişti ama onun nerede yaşadığına dair hiçbir fikrim yoktu.
"Maalesef," Dedim boğuk bir sesle. Polis memuru bakışlarını kaldırıp bana bakarken bakışlarımı yine eğdim. Kkami'nin kabarık tüylerini izledim.
"Her neyse." Dedim sakince iç çekerken. Acıyan bakışlar görmek istemiyordum yanımda duracak sikik birini de. Kabulleneyim ya da etmeyeyim gerçek buydu işte. Yalnızdım ben.
"Eminim ki tekrardan gelmeyeceklerdir. Abartmaya gerek yok, rahatsız olduğunuz ve zaman ayırdığınız için teşekkürler."
Memur bir elini beline koyup iyimser bir gülümsemeyle baktı. "Ben işimi yaptım," diye mırıldandı. "Ama pek iyi görünmüyorsun evlat, yüzün bembeyaz olmuş resmen. Aileni veya bir arkadaşını bu gecelik yanına çağır. Rahat hissetmiş olursun hem anlaştık mı?"
Kkami'ye sığınır gibi hissettim yine bu yüzen kollarım sıkılaştı, kendime daha çok sakladım onun kabarık bedenini. Buruk bir sesle cevap verdim. "Anlaştık."
Memur gülümseyip omzumu sıvazlarken iyi geceler diledi. Aynı tebessüm ile bende karşılık verdim ve usulca kapımı kapattım. Sırtımı yasladım, Kkami'nin göğsümü tekmelediğini farkettiğimde kollarımı gevşetip serbest bıraktım onu. Hemen kucağımdan yere atladı ve kendi yatağına doğru ilerledi. Derin bir nefes aldım.
Bekledim öylece. Seungmin ya da Minho'yu aramak geldi aklıma. Başka olasılığım yoktu yoktu zaten. Ama bir kaç dakika içinde vazgeçtim. Hem onları kendimden itmeye çalışıp hem de gecenin bir yarısı bana bakıcılık yapmalarını istemem büyük bir yüzsüzlük olur diye düşündüm. İkisi de gelirdi biliyorum. Bir anda aklımda kesin bir yargı oluşmuştu yanımda olanların sadece o ikisi olduğuna dair. Güldüm kendi kendime.
Bir kaç gün önce Chris'e yalnızlığından dolayı laf atıyordum..
Şimdi bir haline bak Felix, zavallının tekisin.Kimseyi aramadım. Perdelerimi kapattım ve karanlığın içinde daha da boğulmamak için ışıklarımı açtım sadece. Kkami'yi tekrar kucakladım. Benimle yatmaktan sıkılmış olmalı ki onu yatağından ayırmam ile sessizce mırıldandı. Ama yine de izin verdi ona sarılıp, yatağıma uzanmama.
Uzandım, düşündüm uzunca. Tüm bu yaşadıklarımı, hislerimi düşündüm.
Ağlamadım ya da korkudan titremedim, sadece gözlerim açık, zihnim bulanık ve duygularım birbirine girmiş şekilde sabahladım.Hyunjin'i, sarılışını ve nasıl hissettirdiğini unuttuğum öpücüklerini düşünmeye başladığımda gün doğmaya başlıyordu ve ben onun geriye kalan silik hissiyatı ile anca uyuyabildim.
Geçiş bölümü gibi bir şey oldu diğer bölümü uzun tutacağım bu seferr.
Ödül kazandık🥳🥳
Ben selca istiyorum artık yeter..