"Ranch, ketçap ve... hardal!"
"Evet!" Hyunjin'in sevinç dolu bağırışı ile gözlerim aralayıp ağzımdaki patatesi çiğneyip hızla yuttum. Birbirimize çak yaparken Hyunjin bir kahkaha patlattı.
Artan patateslerimiz ile bir oyun oynuyorduk.
Birimiz gözlerini kapatıyor, diğeri ise soslara batırılmış patatesi yediriyordu o kişiye. Gözü kapalı olan kişi, patatesin üzerindeki sosları tahmin etmeye çalışıyordu ve bunu patateslerimizin sonuna gelene kadar yapmış olduğunuza inanamıyordum. Bu kadar eğleneceğimizi düşünmemiştim bile."Sıra bende." Dedim kalan birkaç patatesten birini elime alırken. Hyunjin büyük hevesle tek seferde kafasını sallayıp gözlerini kapattı. Alt dudağımı ısırırken patatesi önümdeki hardala, mayoneze ve barbekü sosa batırdım. Hyunjin'e bakışlarımı geri çevirdiğimde hala gözleri kapalı, tebessümü yüzünde bir şekilde bekliyordu. Gülmemek için gerilen dudaklarımı, dişlerimi tekrardan alt tarafa bastırarak engelledim. Patatesi hafifçe havaya, ağzına doğrulttum.
"Al bakalım ağzına."
Hyunjin hafifçe öne doğru seslice kıkırdamıştı.
"Hyunjin!" Dedim elimdeki patatesi tutmaya devam edip yaptığı imaya kızarken. Hyunjin gözleri kapalı olmasına rağmen hala güldü.
"Tamam tamam, şaka yaptım." Dedi hemen.
"Ver bakalım."Büyüyen gözlerim ile kızarıp utandığımı yanaklarımda hissettiğim sıcaklık ile anlamıştım. Zar zor yutkunup içime bir yerlere kaçan sesimi bulmaya çalıştım.
"Sen çok fenasın." Dedim gözlerimi kısarken. Hyunjin gözlerini açmadı fakat bir elini koltuğun üst tarafına yaslarken bana doğru eğildi. "Kızardın yine,değil mi?"
Gülecek gibi oldum ama duymamasını sağlarken dudaklarımı birbirine bastırdım. Elimle çenesini kavrayıp hafifçe indirdiğimde dudakları az da olsa aralandı.
"Ukala." Onun yüzüne doğru eğilip araladığı dudaklarının arasına patatesi bırakırken. Hyunjin patatesi yemeye başladığında onunkine yakın bir şekilde hizaladığım yüzümü, çenesini kavrayan parmaklarımı geri çekmedim. Hyunjin hızla yutkunduktan sonra dilini dudaklarında kısaca gezdirdi. Kısa bir süreliğine kaşlarını çatıp ağzındaki tadı anlamaya çalıştı.
"Barbekü," diye mırıldandı. Dudaklarımdan kısa bir onaylama sesi çıktığında, yüzümün onunkine yakın olduğunu daha yeni anlamış olacak ki, aldığı nefesini tuttu. "Hardal," dedi daha kısık bir sesle.
Tekrardan "Hm," diye mırıldandım. Parmaklarım neredeyse hissedilmeyecek bir baskı ile dolaştı çenesinde.
"Ve mayonez." Dedi kaşlarını tahmin etmek için son kez kaldırırken. Gülümsemem dudaklarımdan titrek bir nefesim sızmasına neden olduğunda "Doğru," diye mırıldandım.
Hyunjin gözlerini araladı ama bunu yaparken kirpikleri birkaç kez titreşti. Kahveleri direkt olarak beni gözlerime odaklandı.Çenesine yerleşmiş parmaklarımdan biri dudağının kenarıma bulaşmış sosu temizlerken bakışlarının kısa bir an dudaklarıma kaydığını yakaladım. Yutkunması, ona bu denli yakın olduğumdan olacak ki, duyulacak bir kuvvetle yankılandı aramızda.
"Patateslerimiz bitti." Dedim sessizce. Hyunjin onaylayan bir ses çıkardı ama bu daha çok o an vermek zorunda olduğu için kestirip attığı bir cevap gibiydi. "Evet," dedi o da benimki kadar düşük bir ses tonuyla. "Bitti."
"Ve ben kazandım!" Yüzümü hafifçe geriye iterken bağırmam ile Hyunjin afalladı ve iki elini yukarı kaldırmış sevinen bana, az önce girdiğimiz yakınlığın etkisinden zorla çıkmaya çalışıyormuş gibi, baktı. Kısa sürede kendine gelince gözler kısıldı ve kafasını tehdit eder gibi iki yana salladı.