BAŞLANGIÇ

#MÜZİK YARIŞMASI 2. ROUND#

Bir insanı kazanmak zaman, kaybetmek an meselesidir. -Anonim-

Tuana

PAZARTESİ

Sabah çok dinamik uyandım. Aslında Cansu çocuklara her şeyi anlattıktan sonra rahatlamıştım. Ailemle bu konuda konuşmak çok zor geliyor ama çocuklarla konuşabilirim. Bunun beni rahatlatacağına inanıyorum. Belki her şeyi hatırlarım. Umarım. Bu gün pazartesi ve yarışmanın 2. roundu var. Söyleyeceğim şarkıyı çoktan belirlemiştim bile. Yatağımdan kalktım ve duşumu aldım. Okul kıyafetlerimi giydim. Artık kısmen hazırdım. Müdürümüz iyi biri aslında ama bazen tuhaf davranıyor. Cuma günü serbest kıyafet ile okula gitmemize izin verdi bu gün ise okul sitesinde duyuru yaptı okul kıyafetleri ile gelinecek diye. Ama yine de onca olan şeye rağmen ben okulu sevdim. Bugünlük cuma günü olanların üstüne sünger çektim. Ateş benim rakibim. Yarışmadan sonra düşmanım olabilir. Sorun çıkarmayacağım. Zaten Kıvanç'ın attığı tokat gözümün önünden gitmiyordu. Acaba o tokat benim için olabilir mi? Of ne saçma şeyler düşünüyorum. Çantamı da hazırladıktan sonra aşağı inebilmiştim. Çocuklar dün akşam evlerine gitmişlerdi. O yüzden sadece çok değerli ailem vardı. Çantamı merdivenin kenarına bırakıp yemek masasına oturdum. 

"Herkese günaydın sevgili ailem."(TUANA)

"Çok geç kaldım sanırım."(CENK)

"Nereye."(ALP)

"Hak yoluna. Tuana böyle davranıyorsa kesin kıyamet kopucak. Cehennem de yanmak istemiyorum."(CENK)

"Selam da mı vermiyek ya?"(TUANA)

"Ver tabi kardeşim ama neden bu kadar enerjiksin sadece onu merak ediyorum."(CENK)

"Enerji değil bu galibiyet hırsı. Bugün yarışmanın 2. roundu var."(TUANA)

"Ben hala ne söyleyeceğimi bulamadım. Yol boyunca düşünmeyi umuyorum."(TUNA)

"Koskoca 2 günün vardı ve sen yarım saatte mi düşüneceksin."(CANSU)

"Evet."(TUNA)

"Aptalsın."(CANSU)

"Ayıpsın."(TUNA)

Bu boş ve beleş konuşmadan sonra Cansu saati hatırlatınca masadan kaktık ve herkesten şans dilemelerini istedikten sonra arabalara bindik ve okulun yolunu tuttuk.

***

Okula varmıştık. Umarım Tuna ne söylemek istediğini bulmuştur. Arabayı park ettikten sonra Tuna ve Cansu'nun yanına geçtim. 

"Hadi içeri geçelim."(CANSU)

İçeri geçtik. Hava yağmurlu olduğundan dolayı İstiklal Marşı söylememiştik. Onun yerine hoca duyuruyu anons geçti. Yarışma ikinci ders başlayacaktı. İlk ders ise Felsefe idi. 2. zilden sonra hoca gelmişti. Mert'in ablası Deniz Hoca. Hem Edebiyat hem Felsefe hocası idi. Bunu nasıl başardı bilmiyorum ama sorgulamak istemiyorum. Tek sorguladığım Mert, Deniz Hoca ve Berk üçgeni. Umarım bugün kimse kimseye tokat, yumruk, tekme vb. şeyler atmaz. 

"Evet çocuklar bu gün biraz var oluşu sorgulayacağız. Sizce biz nasıl var olduk?"(DENİZ)

"Hocam dünyanın kaosunda, toprağa düşen tek damlanın altında yeşeren filizden var olduk."(TUNA)

Sınıftan bir ses yükseldi "Ooooo" 

"Yaşına göre gayet yerinde bir cevap olabilir bu Tuna."(DENİZ)

"Hocam sizin yaşınızda olanlar farklı bir cevap mı verirdi."(TUNA)

"Eh biraz tecrübe ile evet farklı bir cevap verirlerdi. Mesela şöyle bir cevap olabilir: 'İnsanlığın yani bizim bir var oluş nedenimiz var. Tanrı sevap ve günahları yarattı, hemen ardından ise kadın ve erkekleri. Tek bir amacımız vardı Tanrının istediği gibi insanlar olmak. Ama bize sadece bu seçeneği sunmadı. Onlarca seçeneğimiz vardı. Ona inanmak. Ona inanmamak. Gönderdiği elçiye inanmamak yada inanmak. Elçisine tapınmak. Yalancı Tanrılar yaratmak. Ve bunlara benzer daha bir sürü seçenek. İstediğimiz kişi olduk bu yüzden bizi cezalandırmadı ama sonuçlarını söyledi. İlk önce günah ve sevapların yaratılmasının bir nedeni vardı. Aslında bakarsanız her şeyden önce belki de nefsimiz yaratıldı. Günahlar çekici gelirken, sevaplar sıkıcı geldi. Sonuçlara bakarsak varoluş nedenimiz buydu. Günahlar işleyip dünyada eğlenecek miydik? Yoksa sevaplar işleyip öldükten sonra huzur mu bulacaktık? Belki de böyle var olduk. Bu üzerinde bulunduğumuz dünya, yaşadığımız hayatlar birer sınav. Bizde onun öğrencileriyiz. Bize gönderdiği kitaplar ve öğretmenlerle her şeyi anlattı. Şimdi ise gururla bizi bekliyor.' Sizce nasıl yaşıma uygun mu?"(DENİZ)