Cansu
Tuana dışarı çıkmıştı. Tuna da telefondan birileriyle mesajlaşıyordu. Ve evdeki herkes bir şeylerle uğraşıyordu. Gerçekten canım aşırı derecede sıkılmıştı. Telefonumu elime aldım ve Instagram da gezmeye başladım. Yine can sıkıntım geçmiyordu. Telefonu bırakıp boş boş tavanı izlemeye başladım. Bir taraftan da Tuana ile geçen akşam konuştuklarını düşünüyordum. Yaşadığımız her şeye kader diyordu. Ama bana göre kader olmak için fazla ağır şeyler yaşamıştık. Yani kader olamazdı. Ama tesadüfte değildi. Ayrıca Tuana artık bir şeyler hatırlamaya başlamıştı her an herşey ortaya çıkabilirdi. Bunu istemiyordum. Acaba nereye gitmişti. Neler hatırladığını öğrenmem gerekiyordu. Mesela zorbalık ile ilgili söylediği şeyler. Ne kadarını hatırlıyordu yaptıklarının. Tuana'nın nereye gitmiş olabileceğini düşünürken telefonuma bir bildirim geldi. Hemen açıp baktım.
'Hey küçük beceriksiz yarışçı var mısın bir yarışa daha eğer kazanırsan arabamı alırsın ama kaybedersen bana o güzelliğin telefon numarasını vereceksin. Zaten kazanamacağın için pes edip hemen atabilirsin numarayı. Bana geri yazdığın an bunu bir kabul ediş olarak göreceğim. Ve 1 saat içinde gelmeni isteyeceğim senden küçük kız.'(KIVANÇ)
Kıvanç Instagram üzerinden bana mesaj atmıştı. Tekrar bir yarışa davet ediyordu. Ve bu sefer anladığım kadarı ile Tuana'nın telefon numarasını istiyordu. Hayır bu sefer olmaz bir kez daha aynı tuzağa düşemem. Olmaz. Olmamalı. Olmayacak...
***
Mesajı görmenin üzerin 20 dakika geçmişti. Ama dayanamıyordum ne demek küçük kız, bir de kazanamayacağın için falan. Olmaz ben bunu Kıvanç'ın yanına bırakmam. Yapamam. Hemen giyinme odama girip basit bir kombin seçtim. Evet yarışa gidicektim. Ne yani gitmeseydimde içimde mi kalsaydı. En azından ne olacağını görmüş olucaktım."I am not esay lokma canım. Ayıktırıyım yani."(CANSU)
Aynadaki yansımama söylemiştim bunu.
Anahtarımı, telefonumu ve cüzdanımı alıp aşağı indim. Ben her gittiği yere çanta götüren manyaklardan olamadım. Çanta kullanmayı beceremediğim içinde kasmıyordum. Herkes bıraktığım gibiydi.
"Ben çıkıyorum güle güle."(CANSU)
"Nereye gidiyorsun Cansu."(BATUHAN)
"Hiç öyle canım sıkıldı otur otur bende biraz yürüyüşe gidiyim dedim."(CANSU)
"Tamam gecikme gelirken Tuana'yı da bul getir akşam yemeğinde birlikte olalım."(BATUHAN)
"Cancan beklesene ben de geliyim sıkıldım."(TUNA)
"Tamam 2 dakikan var hızlı ol."(CANSU)
Yalnız başıma gitmekten korkuyordum açıkcası o yüzden bu teklifi minnetle kabul ettim. Tuna hazırlanıp aşağı gelince beraber çıktık. Garaja yöneldiğimde Tuna durup nereye gittiğini sorguladı.
"Yürümeye araba ile mi gideceğiz?"(TUNA)
"Bazen düşünüyorum da acaba sen nasıl Tuana'nın ikizisin."(CANSU)
"Ne?"(TUNA)
"Yürümeye falan gitmiyoruz hadi atla ufak bir yarış işimiz var."(CANSU)
"Yine mi? Sen neden bu kadar çabuk gaza geliyorsun ya ."(TUNA)
"Ya uf ne biliyim işte bir anda oluyor böyle. Nedensizce. İçimden geliyor. Napıyım?"(CANSU)
Tuna dediklerime gülüp hemen arabaya bindi. İyi ki benim kuzenimdi. Her daim yanımdaydı. Kararlarımı sorgulamadan kabul ederdi. Canım acıdığında, ağladığımda, yere düştüğümde, pes etmek istediğimde hep elimden tutan o olmuştu. İyi ki Tuna'm var. Tuna içerden camı tıklayınca kendime geldim ve bende arabaya bindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGIÇ
ChickLitHafızasını kaybetmiş bir kız... Hiç bir şey bilmeyen bir kız... Bir aşk hikayesinden daha fazlası... Yalanlar üzerine kurulmuş yeni bir hayat... Sıradan değil sıra dışı bir acı, yalan, vazgeçiş...