Tesadüflere inanan biri değildim. Karşımdaki kişinin gözlerinden çoğu şeyi anlayabiliyordum. O buraya geleceğimi biliyordu.
Yanına baktığımda 4 erkek ve 2 kız olduklarını gördüm. Biri yanındaki kızı kucağına oturtmuştu ve neredeyse sevişiyordu, diğeri yanındaki kızla normal bir şekilde sohbet ederken, o ve yanındaki kişi bize bakıyorlardı.
Kaşlarımı çattım ve her şeyden habersizce dans eden Arzu'ya yaklaştım. Kolundan ufak bir hareketle tutup durdurdum onu. "O burada ve buraya bakıyor." dedim kulağına yaklaşarak.
Arzu da benim gibi kaşlarını çattı ve "Kimden bahsediyorsun?" diye bağırdı, müzik yüzünden sesimizi duyamıyorduk.
"Araf Yıldırım." dedim. Bakışlarım ona kaydığında, bana bakarak tehlikeli bir şekilde gülümsediğini gördüm. Dudağımı okumuş olabilir miydi?
Buse yanımıza yaklaştı ve "Bir sorun mu var?" dedi endişeli ifadesiyle.
Arzu benim baktığım yere ufak bir bakış attı. "Yoruldum, oturalım artık." dedi. Üçümüz tekrar az ilerimizdeki locaya oturduk. Buradan onun oturduğu yer gözüküyordu.
Ona baktığımda yanındaki adamla konuştuğunu görünce derin bir nefes verdim. Önümde duran henüz yarısını içtiğim vodkalı birayı tek dikişte içtim. "Ben bir lavaboya gidip geliyorum." dedim kızlara, oturduğum yerden destek alıp kalkarken.
"Gelmemi ister misin?" diye sordu Arzu, tedirgin olduğu belliydi.
Kafamı 'hayır' anlamında salladım ve "Hemen döneceğim." dedim.
Tuvalete doğru giderken Arzu "Dikkatli ol!" diye bağırdı arkamdan. Buse ise olayı anlamaya çalışıyordu muhtemelen.
Kadınların girip çıktığı tuvaleti görünce içeriye girdim. Musluğu açıp bileklerimi ve ensemi soğuk suyla ıslatıp kendime gelmeye çalıştım. Aynaya baktığımda, boynumdaki kapatıcının hafifçe akıp küçük morluğun izini gösterdiğini farkettim. Boynum sanki birinin dudaklarına maruz kalmış gibi gözüküyordu. "Hay böyle işin içine..." diye mırıldanıp yüzümü buruşturdum ve yanıma kapatıcı almadığım için kendime kızdım.
Saçlarımla morluğu kapatmaya çalıştım ve yararı olduğunu görünce tuvaletten çıktım. Koridorun bomboş olduğunu gördüğümde kalbimin ritmi değişmeye başlamıştı. Az önce burada bir sürü insan olduğuna emindim.
Temkinli adımlarla koridordan döndüm ve arkamdan bir ses geldiğini işittim. Kafamı çevirip arkama bakacağım sırada etten bir duvara tosladım. "Kusura bakmayın." diye mırıldanıp bakışlarımı kaldırdım. Siyah gözlerle karşılaştığımda kaşlarımı çattım. Suratında tehlikeli gülümsemesiyle gözlerime bakıyordu. Elleri kumaş pantolonunun ceplerindeydi, fazla rahat gözüküyordu. "Ne istiyorsun?" dedim derin bir nefes aldığımda.
"Zeki kızsın... İşte bu hoşuma gitti." dedi gülerek.
Sert sesimle "Birinin beni hoş bulmasının kötü hissettireceğini tahmin etmezdim." diye söylendim.
Güldü. Gülerken kısılan gözlerine ve yanaklarındaki çizgilere baktım. Hayır, ona çekilmemelisin Aşkım! Sakin ol. Sakin ol. Gülen yüzü bir anda solduğunda birkaç adım geri çekildim. Fazla ürkütücü gözükmesi normal miydi?
Üzerime doğru gelirken onunla birlikte geriye doğru adımladım. Sırtım soğuk duvarla buluşunca yutkundum. "Güzel kızsın, yazık olacak." dedi, tek elini usulca cebinden çıkardı ve saçlarımı parmağına doladı. Alkollü nefesi yüzümü yakıyordu, buna rağmen kendine has kokusu alkolün kokusunu iyice bastırıyordu.
"Beni tehdit mi ediyorsun sen?" Ellerimi göğüsüne koyup fazla güç kullanmadan ittirdim onu.
Geriye doğru kendi isteğiyle olduğu belli olan birkaç adım attı. Saçlarıma dokunduğu eliyle alnını kaşıdı küçük bir hareketle. "Ben tehdit etmem, yaparım." Sert sesi beni korkutmaya başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığıma Sığındım
General FictionSimsiyah gözlerinin karanlık girdabına çekmişti beni. Oradan nasıl çıkacaktım, çıkmak istiyor muydum, bilmiyordum. Bildiğim ve bilmekten nefret ettiğim tek şey vardı: Ben, bir yabancıya, o bilmeden vermiştim kalbimi... Dikkat!! Bu hikâyede yetişkin...