Kollarının arasında huzur buluyordum. Güven duygusunu hiç bu kadar yoğun hissetmemiştim. Onun kolları arasındayken, yanındayken bu denli güvenli hissederken, nasıl aynı zamanda güvensiz de hissedebiliyordum? Bu nasıl bir duyguydu böyle? Hissettiğim şeyler çok yanlıştı. Bunun farkındaydım.
Bir süre sahilde oturduk ve o saçlarımı okşadı. Kokusu beni mest ediyordu, ciğerlerim sanki şenlikte gibiydi. Benim uyuyacağımı anlayınca eve gitme kararı aldık.
Arabanın içerisinde yüzüme vuran güneşle beraber, sessizce dışarıyı izliyordum. Eve yaklaştığımızı anlayınca yayıldığım koltuktan doğruldum. İkimiz de sessizdik. Düşüncelerimiz bizi kendine çekiyor ve sersemleştiriyordu.
Araba yavaşça durduğunda kemerimi çıkardım ve yavaşça kapıyı açtım. Araf da benimle beraber kapıyı açtı, dışarıya çıktı. Yanımıza gelen korumaya anahtarı verdi. Koruma anahtarı alıp arabaya bindi ve garaja doğru sürdü arabayı.
Birlikte sessizce içeriye girecekken gelen ses ile durduk. Gür sesiyle havlayan köpeği az çok tanıyordum. Bu onunla tanışmak için can attığım Dogo Argentino'ydu. Bembeyaz tüyleriyle hızla bize doğru koşuyordu. Asilliği beni kendine mest ederken köpek Araf'ın üzerine atlarcasına ona sarılmıştı.
"Sakin ol oğlum." dedi Araf. Aynı zamanda kollarını köpeğin gövdesine sarmıştı ve ufak hareketlerle okşuyordu. Köpek bir kez daha gür sesiyle havladı ve kuyruğunu sallamaya başladı. "Ben de seni özledim."
Arkadan koşarak gelen Semih yanımızda durdu. "Kusura bakma abi. Senin geldiğini hissedince durduramadım." Semih yapılı biriydi. Kumral saçları, kumral teni ve duygusuz yeşil gözleriyle tek bakışıyla insanı korkutup kaçıracak cinstendi.
"Sorun değil. Sen gidebilirsin Semih." Bakışları hâlâ köpekteydi. Semih mekanik tavrıyla başını sallayıp hızla yanımızdan uzaklaştı. Durduğum yerde biraz kıpırdanınca köpek bana baktı ve hırlamaya başladı. Korumacı tavrı içimdeki bir duyguyu ayaklandırmıştı, onun bu korumacı tavrı hoşuma gitmişti. "Sanırım onunla tanışman gerekiyor." dedi Araf, hâlâ göz teması kurmuyor, köpeği seviyordu.
Tedirgince ona baktım. Ne yapmam gerektiğini kesinlikle bilmiyordum. Köpek hâlâ hırlamaya devam edince Araf boynundaki tasmasından tuttu ve cüssesi neredeyse benimle aynı olan köpeğin önünde diz çöktü, sırtına güven verircesine dokundu. Gözleri, gözlerimi bulduğunda köpeğin sırtındaki elini çekerek bana uzattı. "Gel hadi."
Gözlerinin içine baktığımda o güven veren hissi görünce ister istemez yanına doğru adımladım. Bana uzattığı eline bir bakış attım ve usulca elimi kalırdım. Hiç tereddüt etmeden elimi tuttu. Elleri, ellerimin aksine sıcacıktı. Gerçek bir yuva gibi. Yere çömeldim tıpkı onun gibi. "Sakin ol oğlum." dedi hırlayan köpeğe doğru. "Şimdi seni Nur ablanla tanıştıracağım." Tuttuğu elimi köpeğe doğru uzattı.
İlk başta genizden gelen bir hırlama eşliğinde avucuma burnunu bastırdı ve kokladı. Tedirgin ifademle Araf'a baktığımda gülümsedi ve ardından göz kırptı. Onun eşsiz gülümsemesine, gözlerine baktığımda kalbimin ortasına doğru bir his aktı. Bu duygu beni adeta elektrik çarpmışcasına titretirken gözlerimi hızla kaçırdım.
Köpeğin kafasını avucumun altında görünce irkildim. Ne ara bu hâle gelmiştik biz? Dudaklarımda oluşan gülümseme ile "Merhaba." diye fısıldadım. Avucumu yüzünde gezdirdim. Köpeğin sert duruşu bir anda masumlaşırken güldüm. Gözleri gözlerimi bulduğunda masmavi gözlerini görünce titrediğimi hissettim. "Sen çok eşsiz bir şeysin." Büyülenmiştim.
"Seni sevdi." Bakışlarım anlık Araf'ın gözlerine çıktı sonra tekrar köpeği sevmeye devam ettim.
"Ben de onu çok sevdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığıma Sığındım
Ficción GeneralSimsiyah gözlerinin karanlık girdabına çekmişti beni. Oradan nasıl çıkacaktım, çıkmak istiyor muydum, bilmiyordum. Bildiğim ve bilmekten nefret ettiğim tek şey vardı: Ben, bir yabancıya, o bilmeden vermiştim kalbimi... Dikkat!! Bu hikâyede yetişkin...