27

526 91 76
                                    

Medya- Round and Round // from Goblin ( Medyayı aşağıda belirttiğim yerde başlatınız, okumaya başlamadan videoyu izlemeniz önemle rica olunur :) )


Boynundaki sızıya aldırış etmeden koltukta kenara kaydı ve sırtını koltuğun arkasına dayayarak profesöre uzanacağı kadar alan bıraktı San, Hongjoong'un yatağını hazırlayıp gelen profesör kendine açtığı boşluğu patpatlayarak bakan San'ı kırmadan elindeki bilgisayarla açık alana tünedi.

"Bu günlük işi iyice sinir bozucu olmaya başladı."

dedi Wooyoung'un ne kadar keyif aldığını bilmesine rağmen. Genç adam başlarından ne geçiyorsa yazıyordu her gün, hasta olmasının yorgun olmasının bunu engellemesine pek izin vermemişti. 

"Bunu neden tutuyorum biliyor musun?"

dedi Wooyoung sakin bir ses tonuyla, üzerindeki yorgunluğun verdiği müthiş bir tükenmişlik vardı bedeninde. Buna rağmen ellerini klavyeden kaldırmadan konuşmaya devam etti.

"Duvarın öte tarafında ne var bilmiyoruz. Eğer bir gün birbirimizden koparsak şimdi kendime aylar sonra gelmesi için yolladığım bu maillere bakıp gülümseyeceğim"

San duydukları karşısında sakince yutkundu ve kısa süre önce sevgisine karşı koyamadığı adamın bacağını okşadı.

"Hadi oku o zaman"

Wooyoung klavyeden elini çekip derin bir nefes alarak okumaya başladı.

"Japon balıkları, akvaryuma hapsettiğimiz en ünlü tür belki de, turuncu sarı pembe rengarenk renkleriyle evlerimizin bir köşesinde küçücük bir su dünyasında dönüp dolaşıyorlar. Artık halimizin japon balıklarından farklı olmadığını düşünüyorum. Bir fanusun içinde dönüp dolaşan ve nefes almak için ağır bedeller ödeyen balıklarA dönmüşüz gibi. Nasıl iki balık olan bir fanusun içinde biri öldüğünde diğeri de üzüntüden ölüyorsa nasıl ölüm karşıdakine acı veriyorsa bizim için de aynısı olmalı. Eğer onu kaybedersem, bu fanusun içerisinde üzüntüden öleceğimi biliyorum. Eğer sesimizi duyan birileri varsa bizi hapsettiği için pişmanlık duyar mı? Yoksa sonumuz ölüme birlikte yürüyen japon balıkları gibi mi olacak?"

Kıvrılıp kaldığı yerde iyice küçüldü San. Nefesi boğazına yapışıyordu sanki. Geçmişin geleceğe şekil verdiği söylenir fakat bu adamın geçmişi de geleceği de yokolmuştu sanki. Ne uğruna peşinde sürüklediğini bilmediği, artık dokunmaya bile kıyamadığı bu adamı kaderine plesenk etmişti. Haklıydı, artık kaderleri ortaktı, birinin var olmadığı bu dünyada diğeri de olmayacak gibiydi. 

Wooyoung mailin gönderiliş tarihini ayarladıktan sonra bilgisayarı kapatıp karşı koltuğa koydu ve San'ın yanına uzandı. Omzuna ve beline dolanan kollarla kendini iyice bıraktı kalbinin ritmini değiştiren adama. İkisinin de nefesleri birbirlerinin yüzüne çarpıyor ikisi de karanlıkta yüzlerinin ayrıntılarını izliyorlardı.

"Seni ilk gördüğüm zamanı anlatmamı ister misin?"

dedi kuruyan boğazını tükürüğüyle ıslatarak. Wooyoung'a daha önce onun hakkındaki gerçek düşüncelerini hiç anlatmamıştı. Karşısındaki adamın usulca kafa sallayışıyla kendini hafif geri çekerek tam gözlerine odakladı gözlerini.

"Takım elbise vardı üzerinde, şirketin önünde basın açıklaması veriyordun."

"Yakışıklı mıydım?"

"Küstah bir şerefsiz gibi duruyordun daha çok"

Wooyoung sinirlenip yumruğunu San'ın kafasına geçirdiğinde genç adam gülmesine karşı koyamadı. Bu kadar dobra olması sürekli başına iş açıyordu.

magoa ⚘ woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin