San'ın Vurulmasından 2 Hafta Sonra,
"Yaran acıyor mu?"
Mingi iki hafta boyunca kaç defa sorduğunu hatırlamadığı soruyu bir kez daha sormaktan gocunmadı. Yaşaması bile mucize olan adam Wooyoung'un sihirli elleri sayesinde kurtulmuş ve derin yarası yavaş yavaş da olsa iyileşmeye dönmüştü. Tek sorun Choi San'ın iki hafta boyunca ayıldığından itibaren kimseyle konuşmaması ve yanına kimseyi yaklaştırmamasıydı.
Mingi cevap alamayacağını anladığında
yatakta duvara doğru yüzünü dönmüş adamı kendi haline bırakarak odadan çıktı.Mingi'nin odayı terketmesiyle San yatakta doğruldu ve iki haftadır yapmaktan bıkmadığı aktivitesini tekrarladı. Ağzını yırtılacakmış kadar açıp tüm gayretiyle bir ses çıkarmak için çabaladı. Göğsü'nün sıcaklanmasından ve yarasının zorlanmasından başka işe yaramıyordu bu. İki haftadır yarasının kapanamamasının ve sürekli kanamasının sebebi tam da buydu.
Belki kendi haline bıraksa her şey yoluna girebilirdi fakat olmuyordu ve San'ın canı gün geçtikçe sıkılıyordu. İki haftada tüm düzeni kaymış hayatı değişmişti sanki.
Gözlerini kapadı ve arkasına yaslandı. Yatağın demir başlığının soğukluğu boynunun üşümesine yetmişti.
'Neyi unuttum ben?'
Kaza gününü hatırlamaya çalışıyor beynini zoruluyor fakat Wooyoung'un göğsünü sarmasından sonra aralarında geçen diyalogları hatırlayamıyordu.
Pişmanlık hissi tüm hücrelerini sarmıştı fakat neyden pişmandı hatırlayamıyordu.
Sanki biri kendine bir şeyleri unutturmuştu. Çok garipti fakat
bir türlü anlayamıyordu.Öğrenebileceği tek kişi Wooyoung'du fakat...
...
"Fakat Choi San konuşma yetisini kaybetti"
Bay Jung elindeki kızarmış domuz bağırsağını masaya bırakarak peçeteyle ağzını sildikten sonra sordu.
"Geçici değil mi?"
"Büyük ihtimalle"
diye cevap verdi Karla. Choi San'ın değerleri hızla düşerken,hatta onu simulasyondan çıkarmaya hazırlanırlarken Wooyoung onu toplandıkları depoya yetiştirmiş ve hayata döndürmüştü. Bu yüzden Karla'nın başına çorap örülmüş olsa da hazırladığı ilaç sayesinde simulasyondan çıkmak üzere olan San'a duyduğu sesi ve önceki hayatını yeniden unutturmayı başarmışlar ve simulasyona devam etmesini sağlamışlardı.
"Ya tekrar konuşamazsa?"
Bay Jung'un sorularının ardı arkası kesilmiyordu. Karla ağzındaki lokmasını yutup bir bardak sojuyu kafasına dikledikten sonra yüzünü ekşitti,soju ağır gelmişti.
"Kurşunu göğüs kafesinden aldı. Hasarın yanlızca sternumda olmasını beklemek komiklik olur. Aslında ben psikiyatrım fakat konsultasyon aldığım genel cerrahi hekiminin dediğine göre ses telleri kan ve mide sıvısı yüzünden tahriş oldu. Bunda girdiği şokun ve salınan hormonların da etkisi varmış."
Kendi alanı olmasa da az çok bilgi edinebilmişti Karla. Bazen komik geliyordu simulasyondaki olaylar için bu kadar endişelenmeleri. Gerçek hayattaki bedenleri makinelere bağlı ve sağlıklıydı. Sorun bu simulasyonu sonuna kadar götürmekteydi. Belki de bazen simulasyonda değil de gerçek hayatta onları izliyormuş gibi hissediyordu Bay Jung da Karla da.
Bu bazen hassas olmaları gereken noktalarda işe yarıyordu.