Medyasız okumayın sakın, bu bölüme cuk diye oturuyor.
B.A.P- Skydive InstrumentalSaçları alnına yapışmış vaziyette soluk soluğa kendini attı yataktan San. Gördüğü rüya neyin nesiydi bir fikri yoktu.
Çok gerçekçi bir rüyaydı.Etrafına bakındı birkaç saniye.Depodaki odasındaydı.Ortalık durağandı,ses yoktu.
Üzerindeki battaniyeyi atıp odadan çıktı ve kapının önünde bağdaş kurmuş Mingi'yi görmesiyle durakladı.
"Üzerime battaniyeyi sen mi örttün?"
Ses vermiyordu.Öylece duruyordu.
Eğilerek Mingi'nin yüzüne baktı.
Adamın gözleri boşluğa bakıyordu."Mingi! İyi misin?"
Mingi kafasını sağa sola sallayıp silkelendi ve tepesinden aşağı dikilen San'a kafasını olumlu anlamda sallayarak cevap verdi.
Bir an garip sesler duyduğunu hissetmişti Mingi.Sanki biri kulağına yapması gerekenleri fısıldıyor gibiydi.
Biri tarafından yönetiliyormuş gibi."Profesörü girişteki toplantı
alanına getir"Mingi kafasını sallayarak doğruldu.En son profesörün alnını temizleyip yemek yemesine yardım etmişti.Uyuyor olmalı diye düşündü.
.....
"Song Mingi, neden bize zorluk çıkarıyor?"
Büyük Efendi Mingi'yi kontrol altına alamadıkları için sinirlenmişti.
Simulasyondaki aksaklıklar ve yolunda gitmeyen işler tansiyonuyla oynamaktan başka bir şey yapmıyordu.Karl bilgisayar başındaki adamla konuşmasını bitirip Bay Jung'a döndü.
"Henüz bilemiyoruz efendim.
Simulasyon bağlantısını kontrol etmek için yarın Choi San ile onu birlikte yatırdığımız kliniğe gideceğiz."Wooyoung şirketin kliniğinde San ve simulasyondaki diğer yan karakterler ise şirkete uzak bir klinikte yatıyorlardı.Bu yüzden Karla iki klinik arasında sürekli git gel yapmak zorunda kalıyordu.
"Mingiyi boşverelim şimdi,San simulasyondayken nasıl olur da gerçek yaşamından kesitler hatırlayabilir?"
Karla çenesini kaşıyarak sorduğunda Bay Jung'dan da cevap gelecek gibi görünmüyordu.
"San sandığımızdan güçlü ve sorulayan bir adam.Simulasyonda bir şeylerin ters gittiğini yavaştan anlıyor olabilir."
Bay Jung'un aklına bundan başka seçenek gelmiyordu.Kendileri hatırlatmadıkları sürece hiçbir karakter simulasyondayken sanal bir ortamda olduklarını anlayamazdı.Bu düşünce bile tüylerini diken diken etmeye yetiyordu.
...
Wooyoung, San, Mingi ve Chan'ın ortasında bir kasanın üzerinde oturuyordu.Kasa'nın tam yanında yanan ateş ortamı biraz olsun ısıtıyor soğuğu ve karanlığı delmeye yetiyordu.
San ağzındaki sigarayı son kez içine çekerek yere atmış ve üzerine basarak ezmişti.Son sigara dumanını ise profesörün yüzüne keskin bakışlarını gönderirken vermeyi cazip buldu.