Hunkar eve gitmiş kıyafetlerini değişip balkona çıkıp oturdu .
Ali rahmet ise kıyafetlerini değişmeden yatağa uzanmıştı tavanı seyrederken hünkar'ın bugünkü halini düşünüyordu yüzümü güldürenim diyordu ne kadar da güzeldi bugün saçların, gözlerin hele kokun Sarhoş etti beni ben nasıl susturacagim bu kalbi gözlerim gözlerinde ne zaman saatlerce takılı kalacak kokunu doya doya içime çekeceğim günleri gorecekmiyim sahiden...
sen benim yarim , kalbim, gönlümün sultanı olacakmısın diyordu .
Ali rahmet hunkarin bugün bir kez daha ne kadar çok sevdiğini anladı ve artık bundan sonra kaçmayıp sevdasının peşinden gitmeye , utanmamaya karar verdi aldığı bu karar onu iyice heyecanlandırmıştı ve hayallerine devam ediyordu.....Hakanla Aysun sakin bir yerde oturup konuştular zaten ikiside birbirine aşıktı artık beraber bir yuva kurmak için ellerinden geleni yapacaklardi çok mutluydular ikisininde iki dostuyla bunu kutlamak için plan yaptılar daha sonrada hakan aysunu eve bırakıp ayrıldı.
Hünkar balkonda oturmuş kaç gündür kuheylanin yanına gitmediğini hatırladı ali rahmet onun aklını başından almıştı aslında bir çok atları vardı ama o sadece küheylana binip arazilerinde gezerdi yarın küheylan la gezmek için odasına girip uyudu çünkü atın üzerinde hünkar başka biri oluyordu .
Atı onu cok cesur ,gözü kara biri haline dönüştürüyordu ve çokta yoruyordu o yüzden hemen yatmaliyim deyip uyudu.Sabah olmuş Çukurova da güneş yeniliklerle dolu bir güne doğmuştu.
Ali rahmet kıyafetiyle uyumuş gömleğini çıkarmaya çalışıyordu zorda olsa cikardi değiştirip kahvaltıya oturdu.
Hünkar duşa girmis saçlarını taramış örüyordu hava sicak olduğundan küheylan la gezerken Rahat etmek istedi.
Herkes kahvaltı yapıp evden çıktı hünkar annesine küheylana geleceğini söyledi babasının yanınada uğrayacaktı Ali rahmet çarşıya gitti evin ihtiyaçlarını almak için .Hünkar biraz küheylani sevdi yelelerini taradı üzerine atlayıp yola koyuldu kaç gündür binmemisti çok özlemişti ilk defa aklından çıkmıştı küheylani o öyle salına salına arazilere doğru giderken ağacın altında bir at daha gördü simsiyah parlak bir at .
Bağlıda değildi yanına gitti küheylandan inip ipini tutarak yaklaştı at ürkmemişti kendini sevdiriyordu hünkar ata hayran kaldı etrafına baktı kimse yoktu acaba kimindi bu at niye salıvermislerdi huysuz bir atta degildi hünkar kuheylana atlayip diğer atın ipinden tutup direkt babasının yanına gitti babası işçilerle ilgileniyordu hunkarin geldiğini gördü ona doğru yürüdü hünkar attan inip babasiyla sarıldı babasına :
baba bak gelirken bu atı buldum çok güzel bir at kimin acaba sen bir sordursan eğer satıyorlar da yada kimsenin değilse benim olsun dedi hem kuheylanimin yanına çok yakışıyor hiç te huysuz değil çok uslu hünkar üst üste konuşuyor hiç fırsat vermiyordu. Babası bu haline gülümsedi tamam kizim ben sordurturum sen merak etme ben sana bu olmasa bile en güzelini alirim sen yeterki iste dedi.
Hünkar cok sevinmişti ama yinede bu atı istiyordu kara kızım diye geçirdi içinden ismini bile koymuştu babasının onu alacağını bildiği için tekrar kuheylana atlayip eve döndü . Yorulmuştu biraz dinlenmek için uzandı ....Ali rahmet eksiklerin almış dönerken hakana rastladı hakan poşetlerin yarısını aldi ali rahmet tek eliyle taşıyordu çünkü selamlaşıp konuşa konuşa yürüdüler hakan aysuna açıldığını aysununda ondan hoşlandığını çok mutlu olduğunu anlatıyordu Ali rahmet çok sevindi o da hakan kadar mutlu olmuştu hakan bunu kutlamak için akşama aysunla plan yaptıklarını ve onu da davet ettiklerini söyledi aysunda hunkara gidip onuda alıp buluşma yerine gelecekti . Ali rahmet bu durumada çok sevindi hünkar'ı yine görecekti eve gidip poşetleri bırakıp gittiler
Aysun hünkara gelmiş odasına cıkıyordu kapıyı çalıp içeri girdi hünkar yataktan kalktı sarılıp oturdular tekrar Aysun hakanla olanlari anlattı çok mutluydu hunkarda çok mutku oldu sevindi tebrik etti Aysun kutlamaya çağırdı hünkar çok yorgun du çok da belli oluyordu yorgunluğu ama yinede aysunu kiramazdinen yakın arkadaşı nin yanında olacaktı elbette hazırlanıp çıktılar.
Bu sefer hakanlar önceden gelmiş kızları bekliyordu . İkiside heyecanlı ama birbirlerinden gizliyorladi.
En sonunda kizlar geldi ayagı kalkıp hoşgeldin diyip tokalaştılar tabi Aysunla hakan sarıldı .
Ali rahmet Aysunu tebrik etti çok sevindigini söyledi inşallah hiç ayrilamzsiniz tamamina erer dedi.
Sonra hünkar da hakanı tebrik etti hep mutlu olun birbirinizi bırakmayın dedi herkesin yüzü gülüyordu mutluydular hakanla aysun pasta almaya gitti
hünkar durgundu yorgunluktan alirahmet farketmiş ti ve sordu hünkar iyimisin durgunsun sanki dedi gözlerini gözlerinden ayirmiyordu hünkar Ali rahmete bakıp gülümsedi iyiyim merak etme bugün kuheylanla dolaştım ondan biraz yoruldum
Ali rahmet, tabi anlamadı kuheylan dedi senin atinmi var sen at binmeyi biliyormusun dedi şaşkınlıkla bakıyordu hünkara
Hünkar :Evet ben taaa küçüklükten beridir bilirim babam öğretti çok severim at binmeyi ama sadece küheylan a ondan başkasına hiç binmedim dedi
Ali rahmet benimde bir atim vardı ama çiftlikte hastalık kapıp öldü bende daha almadım da binmedimde o at benim için çok kıymetliydi babamdan bana kalan en güzel hatıralardan biriydi dedi gözleri doldu başını önüne eğdi
Hünkar onu öyle görünce kendi de üzüldü
H: özür dilerim üzdüm seni ben bilmiyordum
A: yooo sorun değil dedi
Sessiz sedasız oturmaya devam ettiler ikiside üzülmüş hunkar Ali rahmet i uzdugu için pişmanlık duyuyordu o sırada hakanlar geldi hiç bisey belli etmeden gülümseme ye başladılar arkadaşlarının bu güzel gününü tabikide bozmuycaklardi Ali rahmet in yüzü gülünce hünkar da güldü o ani unutup devam ettilerAli rahmetin babası genç yaşta vefat etmişti. Çiftlikte çalışıyordu geçimini öyle idame ettiriyordu çok ta zengin bir aile değillerdi oda oğlunu çok severdi Ali rahmet atları çok severdiginden ona at almıştı at binmeyi öğretmişti birgün elim bir kaza sonucu hayatını kaybetmişti Ali rahmet le annesi yalnız kalmışlardı annesi çok zorluk çekerek büyütmüştü oğlunu geçimlerini babasından kalan tarlalardan kendi bahçelerinde n kazanıp geçinip gidiyorlardı Ali rahmet in amcaları da destek oluyordu Ali rahmet liseyi bitirip henüz bir işe girmemişti annesinide yalnız bırakamazdi zaten günler böyle geçip gidiyor du işte.......
Hünkarda düşüncelere dalmıştı yine Ali rahmet in atını kaybetmesine çok üzülmüştü eğer babası o atı alırsa onu Ali rahmet e hediye edecekti kafasında bunları düşünüp duruyordu .
Pastalar yenmiş , içecekler içilmiş sohbetler edilmiş kutlama yapılmıştı herkes kendince mutluluk duyuyordu ve ayrılık vakti gelmişti hakanla aysuna tekrar mutluluklar dilendi ve eve doğru yola koyuldular.Bu dört aşık genç yürürken farklı farklı hayallere dalıp gidiyordular her zamanki gibi hakan önce Aysunu bırakmak için ayrıldı Ali rahmet le hünkar yine yalnız kalmışlardı hünkar sevdiğinin gözlerine bakıyordu sanki yanındayken bile özlüyordu bugün onu uzdugu için kafasına takmıştı ve nefesini toparlayıp şu sözler döküldu dilinden:
Ali rahmet ben seni üzdüm biliyorum istersen yarın bize gel kuheylanla beraber dolasalim emin ol çok seversin oda seni sevecektir.
A: sen beni üzmedin aklıma gelince duygulandım sen kafana takma hem kolum bu haldeyken at binemem çok sağol düşünmen benim için yeterliydi o zümrüt yeşil i gözlerin de bugulanmasin artık dedi ve gülümsedi hunkarda toparlanıp tamam diyebildi ve Hakan'ın gelisiyle tekrar yürüyüp evlerine gittiler hünkar'ı gidişinde takıldı Ali rahmet arkasından şunları söyledi;Öyle güzelsin ki: cennetin varlığına kanıt gibisin
Bir gökyüzü senin gözlerin kadar güzel olsa,
orası zaten cennet olurdu.
Sesinde kanatlanan kalbimi duyabiliyor musun?
Keşke bunları yüzüne karşıda diyebislem keşke o günler gelse diye diye gitti.Evet bu bölümüde burda noktalıyorum. Okuyan herkese teşekkür ediyorum yorumlarınızı bekliyorum.🥰