Çukurova da gün diğerlerinden farklı batıyordu sanki. Güneş kızıllığa bürünmüş masmavi denizin ufkunda yansımalarıyla insanın icine huzur dolduruyordu. Sahi en huzurlu yer neresiydi?
Şuan hünkar ve Ali rahmet için birbirlerinin yanında olmaktı Huzur.
Hünkâr için sevdiğinin dizlerinde günbatımı izlemek Ali rahmet için ise gün batımından güzel olan hünkar'ı izlemekti.elleri saçlarında dolaşırken yüzünde oluşan gülümse dünyalara bedeldi.
Hunkar saçları oksandikca mutlu oluyor gözlerini sevdiğinin gözlerine cevirip hayallarine ortak ediyordu.
Hünkâr da elini Ali rahmet in yüzüne bırakıp sakallarını seviyor Ali rahmet ise avucunun içinden öpüp iyice yanağını elinin içine sıkıştırıyordu.
Aşklarınada sevdalarınada en güzel anları şahit ettiler. Hunkar doğrulup bağdaş kurup Ali rahmetin tam karşısında oturdu.
Gözlerine bakarak ,
Sen benim için yeni doğan bir güneş gibisin,
Seninle birlikte günüm aydınlanıyor ve seninle birlikte kendimi çok daha iyi hissediyorum.
Sen iyiki benim hayatımdasın ve iyiki hep var olacaksın.
Eğer bir gün gidecek olursan ben sensiz yaşayamam bunu bil Ali rahmet...Ali rahmetin hafif gözleri dolmuş ama gönlüde bir o okadar hoş olmuştu. Ne güzel seviyordu bu efsunlu güzel. Şiir gibi sözleri hele o zümrüt gözleriyle ilmek ilmek işliyordu sevgisini Ali rahmetin kalbine. Ne mümkündü ayrı kalmak ayrı yaşamak.
Hünkâr'sız nefes almak ....
Ne kadar şükretse azdı Ali rahmet. Hünkâri sarmalayip içine sokasi geliyordu ne kimse görsün ne kimse duysun . Sadece ikisi olsun . Gözünden sakınır olmuştu artık . Hünkâri göğsüne yatırıp sarıldı hunkarda iyice boynuna başını gömmüş yine birbirlerini tamamlamislardi.Ali rahmet : seninle geçirdiğim her dakikanın değeri ayrı sevgilim.
Seninle nefes alan bu adam sensizken kocaman bir boşlukta sanki. Yaşamin anlamı sadece senin yanındayken var ve sadece sen güldüğünde çiçekler açıyor.
Seninle ayrı yaşamak değil bir saniye dahi uzak kalamam hünkar. Birbirimize olan sevgimiz den başka ne olabilir bu dünyada ki en güzel şey.
Sen bana geldin ben nefes almaya başladım
Seni o kadar çok seviyorum ki sevdami anlatmaya ne kalemler ne kağıtlar yeter .
Hünkâr mest olmuştu bu sözleri Ali rahmet in ağzından duyduğu için doğrulup öptü yanağından tekrar göğsüne koydu başını Ali rahmet te saçlarından öptü ömrünün en güzel mevsimini.Güneş iyice kendini kaybetmiş zaman baya bir ilerlemişti. İkisi yanyanayken zaman nasıl geçiyor anlamıyorlar di. Herşey hükmünü yitiriyordu sanki.
Ama gitme vakti gelmiş hünkar toparlanip kalktı elini uzatıp Ali rahmet in kalkmasına yardımcı oldu. Ellerini hiç bırakmadan hakanların yanına gittiler.aysunla Hakan herşeyi toparlamış sohbet ediyordu Ali rahmet le hünkar in geldiğini görünce kalkip hep beraber arabaya binip evlerine doğru yola çıktılar.
Arabada aysunla hakan ne kadar güzel bir gün geçirdiklerini konuşuyor Ali rahmet ise pencereden dışarıya bakıp gelecek ile ilgili hayallerini kuruyordu.
Hünkâr la evlenecekleri vakitte gelecekti elbet en çok istediği şey evlenmekti .
Aynı yastığa baş koymak. Gözünü onunla kapatıp, onunla açmak .
Gözünü Açtığında yanı başında dünyalar güzeli karısının uyuduğunu seyretmek , birlikte nefes alıp Birlikte verirken her anına şükretmek istiyordu. Ali rahmet hayallerinde kaybolurken çoktan hünkarin evine önüne gelmiş ayrılık vakti kapıyı çalmıştı. Ali rahmet ile hünkar arabadan inmiş hakan ve Aysunla vedalaşıp onları göndermişlerdi.
Ali rahmet le hünkar onları kimsenin görmeyeceği bir yere gelip üzerlerine ayrılacaklari için çökmüş hüznü dağıtmak istediler . Ali rahmet hunkara kara kızdan bahsetti artık yarış yapmak vakti gelmedimi yaman hanım dedi.
H: gülümseyerek ve kendinden emin bir şekilde kazanan zaten belli Ali rahmet boşuna yorulmayalim
A;: bakseeenn dercesine kaşlarıni kaldırıp öylemi dediii
H: tabiki öyle küheylan la sizi toz dumana karıştıracagiz deyip kollarını kavuşturdu.
A: sen hep benim gözümün önünde ol yaman hanım sen hep kazan sen kazanki ben seni seyredeyim seyrettikcede gönlümde açtığın çiçekler sulansin.
Deyip gidip hunkarin kavuşturdugu kollarının üzerinden sarıldı saçlarının kokusunu içine çekip yanağına öpücük bıraktı. Yarın kozanda buluşalım sevgilim deyip sözleştiler.
Vedalaşıp hünkar evine giderken Ali rahmet te içeri girene kadar bekleyip elleri cebinde gönlünde hünkarla kendi evinin yolunu tuttu.İçi içine sığmıyor sanki midesinde kelebek 🦋 uçuşuyordu. Yüzünde ki şapşik gülümseme hiç eksik olmuyor herkese gülümsüyordu.
Annesi onun bu hallerini anlıyor ama bunaltmak istemediğinden kendisinin anlatmasını bekliyordu. Güzel bir günün ardından güzelde bir uyku uyumuşlardi.
İkiside bundan sonra uzun bir süre ayrı kalacaklarindan habersiz güzel bir sabaha uyanıp ardından kahvaltıya oturdular.
Ali rahmet neşesini annesinede yansıtıp kahkasiyla iyice mutluluklarına mutluluk katıyordu.
Kapının çalma sesiyle sofradan kalkıp kapıyi açtı
Postacının eline verdiği kağıdı okuduktan sonra öylece Kalakalmıştı...Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar
bırakılmasaydı eğer.Dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı
belki de,
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır
yaralamasaydı eğer.Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir
ayrılık gizlendiğine
belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eğer.Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle
avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini
tutmak isterse...Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık
etmiş olmasalardı eğer!Yeni bölüm sizlerle..
Umarım beğenirsiniz..
İyi okumalar dilerim 💚🎈
![](https://img.wattpad.com/cover/252356975-288-k49864.jpg)