24.Bölüm

954 53 4
                                    

Multi alıntı.

''Bunun yanlış olduğunun farkındasın, değil mi?'' Mer, her zaman korumayı başardığı o objektif bakış açısıyla içimi hiç açmasa da doğru söylüyordu. Başımı olumsuz anlamda sallayarak elimde ki şaraptan bir yudum aldım. ''Farkındayım.''

Bugün işten karnımın ağrıdığını söyleyerek bir gün daha izin almış ve telefonumu kapatmıştım. Kızlar bütün içkileri alıp evime gelmişlerdi. Dün yaşadıklarımı özel kısımları hariç anlattığımda, beni hiç yargılamadılar. Sadece bir çıkış yolu arıyorduk.

''Bence bu aşılabilir bir sorun,'' dedi Harper, Disney masallarından fırlamış prensesler gibi romantik bir sesle. ''Birbirinize hisleriniz olduğu açık,''

''Nic'in ona hisleri olduğu açık ama adam evli Harper, onun hislerinden emin olmamız mümkün değil. Nic'in kalbini kıracak.'' Meredith'in bugün söylediği her şey bende daha çok içki içme isteği uyandırıyordu. Büyük bir yudum daha şarap içtim.

''Belki asıl kalbi kırılacak olan kişi Lucas'tır? Kadınlar da erkekler kadar seks odaklı olabilir, öyle değil mi?'' Konuşan feminist generalimiz Fiona'ydı. Ona gözlerimi devirdim. ''Ne yazık ki Lucas'a karşı sadece seks odaklı değilim Fi.''

''Nicole ona aşık.'' Harper şevkatli bir gülümsemeyle bana döndü ve elimi sıktı. ''Bu, her şey için yeterli bir sebep.''

''Hadi ama arkadaşlar, gerçeği konuşalım. Bu işin netleşmesi lazım: Nicole, evli bir adamla olmak istiyor musun?'' Şu an Mer'i bir kaşık suda boğmak istiyordum ve o da bunu biliyordu. Her zamanki gibi şiddet eğilimli bakışlarımı umursamadı ve benden bir cevap beklerken kendine bir kadeh daha şarap doldurdu.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Lucas'ı bir kere tatmışken bir daha onsuz yapabileceğimi sanmıyordum ama evli bir adamla olamazdım. Bu benim ahlak ilkelerime oldukça aykırı ve hiç tasvip etmediğim bir durumdu. Şey... Ama Lucas'sız da olmazdı. Ne yapacaktım?

''Evli bir adamla olmayı kesinlikle olmak istemiyorum,'' diye mırıldandım. ''Ama Lucas'sız olmakta istemiyorum.''

''Bence Lucas'ta sana abayı yakmış,'' Fiona ojesini kurutmak için tırnaklarına üfledi. ''Onun sensiz yapabileceğini sanmam, yakında nişanlısının kıçına tekmeyi basar.''

Avuçlarımı yüzüme bastırdım ve inledim. ''Tanrım... Öyle deme Fi, bunu istemiyorum. Çok yazık.''

''Aşk için bazen yanlış yapman gerekir,'' Fiona kocaman gözlerini üzerime dikmiş, sözlerinin beynimi ele geçirişini izliyordu. Acımadan devam etti. ''Yaptığın doğru olmayacak ama bir kere kendini düşünmenden kimseye zarar gelmez,'' Meredith bu konuda ilk defa ortayı bulmaya karar vererek Fiona'yı destekledi. ''Evet Nic, sevdiğin adamla olmayı gerçekten hak ediyorsun. Sadece incinmenden korkuyorum ama sanırım bazen tecrübe etmeden olmuyor.''

Başımı hızlıca iki yana salladım. ''Kimsenin metresi olmayacağım.''

''Zaten sana onu demiyoruz,'' dedi Harper. ''Lucas'a biraz zaman ver, sana değer verdiği çok açık. Bence kalbi kimin için atıyorsa onun yanında olacak.''

''Annesinin hasta olması da işleri değiştiriyor,'' Fi, parmağını bana doğru salladı. ''İşte bu yüzden ona anlayış göstermelisin. Kalbinin istediğiyle, annesi için iyi olan arasında sıkışıp kalmış. Zaman ver, seni seviyorsa kimseyle evlenmez zaten.''

Zorlukla yutkundum, gözlerim dolmuştu. ''Kalbim çok kırılacakmış gibi hissediyorum ve birilerinin kalbini de çok kıracakmışım gibi.''

Meredith oturduğu yerden kalktı ve önümde diz çöktü. ''Lucas tehlikeli bir adam kabul ediyorum ama kötü bir adam değil Nicole.'' Harper'ın elini itti ve benim elimi tuttu. ''Akışına bırak, risk almadan mutlu olamazsın.''

*

Gece üçte çalan telefonumun sesiyle sıçrayarak uyandım. Kalbim endişeyle çarpıyordu ve kafamda olabilecek en büyük felaketleri sıralıyordum: Lucas'ın annesine bir şey mi olmuştu? Ya da Lucas kıçıma tekmeyi basmak ve nişanlısıyla hemen evlenmek için kolları mı sıvamıştı? Annem ve Brad kavga mı etmişti? Belki de kıyamet gelmişti ve Harper romantik prensini arayacakken yanlışlıkla beni aramıştı? Belki de Riley'nin kafasına gece üçte esmişti ve Balenciaga'dan aldığı yeni çantasını övmek istiyordu? Tanrım, bu en kötü ihtimallerden biriydi.

Gözlerimi kırpıştırdım ve zorlukla arayanı seçebildim. Lucas arıyordu, eyvah! Anında telefonu açarken kalbim deli gibi atıyordu ve korku bütün bedenimi ele geçirmişti. ''Lucas?'' dedim uykulu ama endişeli bir sesle.

''Siktiğimin telefonunu neden açmıyorsun?'' Ne? Dikleştim ve kaşlarımı çattım. ''Açtım ya işte,''

''Bütün gün telefonun kapalıydı,'' Sesi gerçekten de öfkeli geliyordu, sanki yanımda olsa o öldürücü bakışlarıyla beni delip geçecek gibiydi. ''Ben,'' derken zaman kazanmaya çalıştım ve boğazımı temizledim. ''Benim işlerim vardı,''

''Öyle mi?'' Sesinden inanmadığı, hatta söylediğimle dalga geçtiği belliydi. ''İşe gelmeyeceğini bana haber verecek vaktin yok muydu?'' Yutkundum. Neden bu kadar üzerime geliyordu? ''Affedersin,'' diye mırıldanırken ben de öfkelenmeye başlamıştım.  ''Neden bu kadar büyüttüğünü anlamıyorum.''

''Çünkü seni önemsiyorum, aptal.'' Bunu sanki beni bir kaşık suda boğmak ister gibi söylemişti. ''Anlamıyor musun? Sana bir şey oldu sandım.'' Kalbim o anda son hızla erimeye ve göğsümü dövmeye başladı.

Gözlerimi kapatıp doğruları söyledim. ''İşim falan yoktu, senden kaçtım.''

Hattın ucunda derin bir sessizlik oldu, bir ara telefonu kapattığını düşündüm. ''Pişman mısın?'' Sorusu canımı somut bir şekilde yakarken ''Hayır!'' dedim hemen. ''Kesinlikle değilim, hayatımın en güzel 24 saatini geçirdim seninle. Sadece...'' Derin bir nefes aldım. ''Durumları biliyorsun Lucas, bu çok yanlış.''

''Ne yani, hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağız?'' Dudaklarımı ısırırken kafayı yiyecek gibi hissediyordum. Bütün uykum açılmıştı ve ben idrak ettikçe bu telefon konuşması daha da zor gelmeye başlıyordu. ''Böyle olmasını istemiyorum,'' dedim oldukça sessiz bir şekilde. ''Sana dokunmayı bırakamam Lucas.'' Söylediklerim o kadar zavallıca, o kadar yanlış ama aynı zamanda o kadar gerçekti ki neredeyse sinir bozukluğundan ağlamaya başlayacaktım.

''Evine geliyorum,'' Kalbim tekrardan son hızla atmaya başlarken ''Gelme!'' diye bağırdım. ''Eğer gelirsen doğru kararı veremem.''

''Yarın izin günündü değil mi?''

''Evet?'' dedim kafam karışmış bir şekilde.

''Tamam, oraya geliyorum.''

Nic ve LucHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin