27.Bölüm

882 46 3
                                    

Multi alıntı.

''Senin kafan yerinde mi?'' Bella'nın baykuş gibi kafamda dikilen yüzüne karşı sırıttım. ''Oldukça yerinde Bella,'' Eh, normalden çok daha neşeli olduğum doğruydu. Bütün gün aptalca sırıttığım, Polyanna havasında olduğum da inkar edilemezdi. Bir kutu antidepresan içmiş gibi takılıyordum, Lucas bende bu etkiyi bırakıyordu.

''Bir şey mi içtin?'' Tatlı bir gülümsemeyle başımı olumsuz anlamda salladım. Bella bile gözüme iyilik meleği gibi geliyordu, sorgular tavrı beni yeterince rahatsız etmemişti. ''Hayır, aklım yerinde. Sadece bugün güzel bir gün.'' Bella bir süre daha delirmişim gibi beni süzdükten sonra ''İyi,'' diye burun kıvırdı. ''Tanrı'ya sana akıl vermesi için dua edeceğim.'' Daha da kocaman gülümsedim. ''Minnettar olurum, teşekkürler.'' Ardından çerezleri alıp salına salına üst kata geri çıktım.

Bugün yine ilk hafta çalıştığım gibi kulüp katındaydım ve işe geç geldiğim için zaman bir türlü evde bitmek bilmemişti. Lucas Lucas Lucas. Sadece onu düşünüyordum, onu görmek için bugün gereksiz ne kadar üst katta iş varsa hepsine gitmiştim ama bir türlü göremedim. Bugün çok yoğundu ve sürekli toplantısı vardı. Duyduğuma göre sabah mutfağa bile uğramamış, muhasebecisiyle odasına kapanmıştı.

Daha yirmi dört saat geçmemesine rağmen onu çok özlemiştim.

Çerezleri sorumlu olduğum masalara dağıttıktan sonra bara döndüm. ''Bunlar kafayı yemiş,'' Jonas bana bir tepsi dolu içkiyi hazırlarken başımı sallayarak ''Evet,'' diye onu onayladım ve suyumu kapıp büyük bir yudum içtim. ''Bugün hiç Lucas'ı gördün mü?''

''Sadece bir kere gördüm, onda da IK müdürüyle toplantıya giriyordu. Bugün yoğun, buraya uğramaya bile fırsatı olmadı.'' Dudaklarımı büzmemek için kendimi zor tutarken, hazırladığı bardakları büyük parti masasına götürmek için dikkatlice tepsiyi elime aldım. ''Bu masanın daha içkisi var mı?''

Başını olumsuz anlamda salladı, tam gidiyordum ki ''Nicole,'' diye beni durdurmasıyla tekrar ona döndüm. ''Yine neyi unuttum?''

Sıkıntılı görünüyordu, yanakları kızarmıştı. Bugün ilk defa kaşlarımı çattım. ''Sen iyi misin Jonas?''

''Şey, evet. Harikayım, sadece... Şey diyecektim...'' Tepsiyi geri bara koyarken ''Evet?'' dedim merakla. Bir sıkıntısı mı vardı? Acaba benden borç falan mı isteyecekti ya da ona bir kız ayarlamamı mı rica edecekti? Belki de sadece tuvaleti vardı ve o gidip gelene kadar yerine bakmamı istiyordu?

Saçma düşüncelerim Lucas'ın sensörlü kapıdan geçip bu kata girmesiyle son buldu. Bir anda kalbim maraton koşmuşum gibi atarken, yanaklarım kızardı ve ağzımdan akacak olan salyaları engellemek için dudaklarımı birbirine sımsıkı bastırdım. Tanrım... Harika görünüyordu. Üzerinde beyaz, kolu yukarı kıvrılmış ve üstten birkaç düğmesi açık bir gömlek vardı. Kıçını harika bir şekilde saran siyah pantolonun içine sokmuştu ve gerçekten inanılmaz seksi görünüyordu. Saçları küçük topuzundan taşmış ve birkaç tutam gözünün üstüne düşmüştü. Benim mükemmel Lucas'ım.

Göz göze geldiğimizde yorgun olan gözlerinin parladığını görmek, içimde ki neşeyi arşa çıkardı ve neredeyse mutluluktan kahkaha atacaktım. ''Nicole?'' Jonas'ın sesi beni transımdan çıkarırken, ''Affedersin,'' dedim daha da kızararak. ''Ne diyordun?''

''Acaba, yarın mesaiden önce...'' Vay be, Jonas gerçekten de çok zorlanıyor gibiydi. Boğulacakmış gibi cümlesini tamamladı. ''Yarın mesaiden önce beraber kahve içer miyiz?'' Kendime engel olamadım, istemsizce kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. Jonas bana çıkma teklifi mi ediyordu, yoksa ben mi yanlış anlıyordum?

Nic ve LucHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin