39.Bölüm

807 58 5
                                    

Multi alıntı.

Şu anda. Dudaklarım. Hiç tanımadığım birinin. Dudaklarındaydı.

İlk başta şaşırsa da, kısa bir duraksamadan sonra dilini boğazıma kadar sokmaya çalışarak bana karşılık verdi.

Tanrım... Dayanmalıydım, sabretmeliydim.

Dışarıdan oldukça tutkulu görünen öpücüğü hiç paylaşırken, aslında içimde ki mide bulantısını anlatmam mümkün değildi. İnsanlar hoşlanmadıkları kişilere nasıl dokunabiliyorlar, aklım almıyordu.

Adamın elleri kalçama indiğinde ve artık sınırı aşmaya başladığında, onu kendimden uzaklaştırmak için göğsünden kibarca ittim ama durmadı ve sanki inat eder gibi dudaklarını boynuma indirdi. Bu sefer onu daha sert itecektim ki, biri benden çok daha erken davrandı ve adamı çekip suratına sert bir yumruk indirdi.

Lucas.

İstemsiz çığlığım ve Lucas'ın adeta öldürmek istermiş gibi adamı yumruklamaya başlaması bütün ilgiyi üzerimize çekerken dehşet içinde kendimi ortasında bulduğum tabloya hakim olmaya çalıştım. Tanrı yardımcım olsun, çok başım dönüyordu ve Lucas az sonra resmen ilk cinayetini işleyecekti.

Ben nafile bir çabayla onları ayırmaya çalışırken, birkaç erkekte hemen yardıma koştu ama olmuyordu. Lucas adamı asla bırakmayacak gibiydi. İnsanları itekleyerek bize yaklaşan üç görkemli adam, ''Lucas!'' diye bağırarak araya daldılar ve kavgayı ayırmak için gerçek anlamda bir çaba göstermeye başladılar. Sanırım Lucas buraya onlarla gelmişti.

Benim arkadaşlarım da koruma içgüdüsüyle beni yanlarına çekerek kavgayı izleyenlerin arasına katılırken ''Siktir!'' diye bağırdı Mer. ''Az önce az kalsın pistte sevişecek olduğun adam neden öpüştüğünün canını okuyor?''

Fiona ''Sence neden? Lucas o, aptal.'' diyerek benim yerime durumu açıkladı. Mer'in yüzüne samimi bir dehşet ifadesi yerleşirken ''O Lucas mı?'' diye sordu yine bağırarak. Aramızda en sarhoş olan oydu ve gerçekten de algılama seviyesi bir bebeğinkinin bile altına düşmüştü. ''Vay be,'' dedi ardından gevşekçe gülerek. ''Neden ona bacaklarını kapayamadığını anladım Nic, herif afet.'' Gözlerimi devirdim ve endişeyle Lucas'ı adamın üzerinden alan üç kişiye odaklandım. ''Sanırım onlar Lucas'ın arkadaşı,''

''Onlardan birini bana ayarlarsan Josh'ın kıçına tekmeyi basarım hayatım,'' Harper'a tam cevap vereceğim sırada Lucas'ı ayırıp köşeye doğru götürdüklerini fark ettim ve ''Ona bir bakmam lazım,'' dedim panikle. Ne olursa olsun, beyaz tişörtüne bulaşan kan lekesi ödümü bokuma karıştırmıştı.

Kızlarında arkamdan geldiğini fark ederken, yüzlerinde oluşan merak ifadesini gözümde canlandırmakta hiç zorlanmıyordum. Lucas ve arkadaşlarını görmek için sabırsızlanıyorlardı.

Onu, barın en köşesindeki locada üç arkadaşıyla beraber otururken buldum. Diğer arkadaşı köşede başka bir adamla ciddi bir şekilde konuşuyordu, sanırım kavgayla ilgili anlaşmaya varmaya çalışıyorlardı. Lucas'la göz göze geldiğimde, gözlerinde ki tehlikeli ifade irkilmeme sebep olsa da tişörtünde ki kanı yeniden görmek her şeyi bir kenara bırakmama sebep oldu.

Ona doğru yaklaştım ve önünde diz çöktüm. Bakışlarını bir saniye bile üzerimden ayırmıyordu. ''İyi misin? Neren kanıyor?'' Yüzüne dokunacağım sırada, başını çevirerek beni engelledi. Kaşlarım çatılırken homurdandım. ''Hem suçlu hem de güçlü olmakta bir numarasın gerçekten, tebrikler.''

''Benim bir yerim kanamıyor,'' diye çıkıştı en sonunda. ''O piçin canını çıkarırken kanı üzerime sıçradı.'' Ardından da arkadaşına dönüp saçma bir erkek gururuyla gülümsedi. ''Eve gidince kendimi çitileyerek yıkamam gerekecek dostum.'' Arkadaşı ona 'Sen iflah olmazsın' gibi bir bakış attıktan sonra güldü. ''Adamın yaşadığına dua et sen kanka, önce kileseye uğrasan daha iyi olur.'' Eh, haksız da sayılmazdı ama... Bu durumda hala nasıl geyik yapabiliyorlardı?

Nic ve LucHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin