2.Bölüm

993 52 3
                                    

''Evinde seni açlıktan ölmüş halde bulmaktan korkuyordum ,'' Annemin başımda karga gibi çıkan sesi , yanımda duran yastığı sertçe başıma bastırmama sebep oluyordu. ''Uyumak istiyorum anne, bunu lütfen daha sonra konuşalım .''

''Uyuyarak para kazanamazsın Aurnia .'' Eh tabii ama Riley'nin uyumaya her zaman hakkı vardı değil mi ? Kraliçe Riley ! ''Saat kaç anne , sabah altı falan mı ? Neden gidip Riley 'e –''

''Saat sabah on bir ve Riley'nin gayet düzenli bir hayatı var seni salak ! Neyse, senin için aklıma bir fikir geldi .'' Annemin her zaman bitmek bilmez fikirleri olurdu . Kendisinin bayıldığı ve asla bana göre olmayan fikirler . Yine de onun için denemeye çabalardım , işin sonunda Riley araya karışırdı ve bana gerek kalmazdı . Sonsuz bir döngü gibiydi .

''Anne , hızlıca fikrini söyleyip sonra beni rahat bıraksan ?''

''Önce ayağa kalk , bu ciddi bir konu . Sana iş buldum . '' Birkaç saniye boyunca kendime izin verdim . Bana iş mi bulmuştu ? Uğraşıp , zaman harcayıp ve beni bir dakikadan fazla düşünüp bana iş mi bulmuştu ? Tanrım... Umarım kafasına bir şey düşmemiştir .

Hevesimi gizlemeye çalışarak yatakta doğruldum ve annemin abartılı makyajla boyanmış suratına baktım . ''Eskiden aynı sokakta oturduğumuz bir arkadaşım vardı . Claire diye , hatırlıyor musun ?'' Kaşlarımı çatarak düşündüm . Claire ... Claire ... Annem hatırlayamadığımı anlamış olacak ki yüzünü buruşturdu ve bir salağa anlatır gibi açıkladı . ''Arkadaşın Lucas 'ın annesi .''

Lucas ! Lucas Calvin Miller ! Nam-ı değer ilk aşkım , ilk kalp kırıklığım .

Lucas'la aynı mahallede büyümüştük ve on iki yaşında bana lolipop aldığı anda ona aşık olmuştum . Hayatımda gördüğüm en yakışıklı ve en akıllı çocuktu . Benden iki yaş büyüktü ve arada sırada onunla ayak üstü sohbet ederdik , daha çok Riley'lilerle takılırdı . Platonik aşkım 4 yıl sürdü ve Lucas üniveriste kazandığında ... Taşındılar . Hiçbir zaman ona açılmaya cesaret edememiştim çünkü bilirsiniz ya ... O popüler ve asi çocuktu . Benim gibilerle işi olmazdı. Sonra kaderimi kabullenmiş ve yoluma bakmıştım , şu ana kadar lafı bile geçmemişti .

''Ee , hatırladın mı ?'' Annemin sesi beni kendime getirdi . Elbette hatırlamıştım . Yine de ''Hatırlıyor gibiyim ,'' diye yalan söyledim . ''Riley'le takılıyorlardı . '' Annem hızla başını sallarken , bir yandan da odamda turlamaya başladı . ''İşte onun annesi Claire aylar sonra dün bana çaya geldi ve durumu açıkladım . Lucas'ın sana bir iş ayarlayabileceğini söyledi .'' Bir dakika ... Ne ? ''Hayatta olmaz !'' diye çığırdım . Açıkçası onca hayal kırıklığından sonra onun sayesinde bir işe girersem , 12 yaşında ki küçük Nicole 'e ihanet edecek gibi hissediyordum .

''Pardon ama kendine yemek alacak parayı zor buluyorsun . Kiran birikmiş , ne yapacaksın ? Neyi bekliyorsun , olmuyor işte Nicole !'' Dişlerimi sıktım ve yanlış bir şey söylememek için kendimi frenlemeye çalıştım . ''İstemiyorum anne , Riley'nin arkadaşı o . Benim değil.''

Annem çok boş konuşuyormuşum gibi elini havada sallayarak beni geçiştirdi . ''Boşver sen onu , adamın South Bank'te oldukça işlek bir restoranı varmış . Köşeyi dönmüş yani .'' Vay be ... Lucas 'a bak . Yine de onun başarılı olacağını çocukluğumdan beri biliyordum . Hani zeki ama çalışmayan çocuklar olurdu ya , işte Lucas onlardandı . Zekasını mühendislik falan yerine böyle bir alanda kullanacağı belliydi . Bu arada , işleri yolunda gitmeyen tek zavallı bendim herhalde .

''En azından kendini düzeltene dek orada çalışabilirsin .'' Derin bir nefes aldım , kulağa mantıklı geliyor ama işte içimde ki o gururlu kızı annem tanımıyordu . ''Düşüneceğim,'' diye mırıldandım . Annem platin sarısı saçlarını umursamazca omzundan geri iterken , bir yana da sanki çok önemsiz bir detayı açıklar gibi konuşmaya başladı . ''Lucas'a çoktan söylemiş bile , yarın seni iş görüşmesine bekliyor .''

''Ne ? Bana sormadan bunu yaptın mı gerçekten ?'' İstemsizce yerimden fırlamıştım . Bu kadar emrivaki yapmasına dayanamıyordum . ''Ne yapsaydım ?'' diye üste çıktı . ''Resmen sürünüyorsun , şu evin haline bak ! Dolabın bile bomboş . Nasıl besliyorsun Aurnia , Hackney Central'da satılan ucuz yemeklerle mi ?'' Kibirli ve acıyan tavrı o kadar gücüme gitti ki ''Affedersin anne !'' diye bağırdım . ''Belki de Riley'e hergün yemek götürürken , bir kase bana da getirebilseydin o ucuz yemeklere ihtiyacım kalmazdı.''

Annem , gözlerini kısarak beni baştan aşağıya süzdü . Bembeyaz teninin kızarmasından , gerçekten öfkelendiğini anlayabiliyordum . ''Şimdi de kendini Riley'le mi kıyaslıyorsun ? Tanrım ... Nicole sen onunla kıyaslanamayacak kadar sefil haldesin.'' Gerçekten böyle düşünmediğini , sadece beni sinirlendirmek için böyle dediğini düşündüm . Daha doğrusu bir zavallı gibi bunun için dua ettim .

''Mezun olduğundan beri o aptal tablolara takıldın kaldın! Bir türlü sorumluluk sahibi olmayı beceremedin , şimdi sana o fırsatı veriyorum işte . Daha ne istiyorsun ?'' Boğazımda ki yumruyu görmezden gelmeye çalıştım . Ağlamayacaktım . Diğer kızını kahkahalarla güldürürken , beni ağlatamayacaktı .

''Belki de ,'' diye fısıldadım . ''Belki de sen cüzdan değiştirir gibi koca değiştirerek sorumluluklardan kaçtığın için ben de sorumluluk sahibi olmayı öğrenememişimdir .'' Annemin öfkeden kıpkırmızı olan yüzü , bu seferde mosmorluğa evrildi . Ağır konuştuğumu biliyordum ama gerçekten kalbimde ki kırığın büyüklüğü ağır lafları gerektiriyordu . Beni buna zorlamıştı .

Sanki hayatında gördüğü en iğrenç şeymişim gibi bana bakarken ''Adres kağıdı masanın üstünde ,'' dedi tükürürcesine . ''Yarın saat on birde o görüşmeye git .'' Ardından da kapıyı çarparak evden çıktı . 

Nic ve LucHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin