Bölüm 2

1.4K 42 3
                                    

Arkadaşlar desteğiniz benim için çok önemli, hayal ettiğim bu yolda ilerlemek en büyük hayalim... Lütfen desteklerinizi esirgemeyin.

Multi Afra
.......

İki saattir bana bakıp yavru kedi bakışları atan arkadaşıma baktım. Beni gerçekten çok kızdırmıştı. En sonunda özrünü kabul edip susmasını sağlamıştım.

Olayların gerginliğini atmak için önümde duran cin toniğimi tek yudumda bitirdim. Genzimi yakan tadı zerre umursamadan bu gece dağıtacağıma dair kendime söz verdim. Azıcık kafa dağıtmak iyi gelebilirdi.

Masada olan bakışlarımı büyük ve geniş salonda gezdirdim. Öyle hayalinizdeki gibi ter kokan, yüksek ses müziğin kafayı tabiri caizse deldiği bir yer değildi. Tabi o kas yığınının her şeyi kontrol altında tuttuğuna emindim...

Onu düşledikten sonra aklıma düşen görüntüleri engelleyemedim. Yakıcı elalarıyla bana bakıp resmen rezillik çıkarmaya mı geldiniz demişti!!

Hayır dışarıdan öyle bir imaj mı çiziyordum acaba. Bunları düşünmek beni iyice durgunlaştırırken Sena'nın sözleri beni kendime getirdi. "Ayy Asoşş, çok eğlenceli bir gece değil mi!?" Diyince kendimi kıkırdamaktan alamadım.

Ne zaman sarhoş olsa bana Asoş derdi ve ben bundan nefret ediyordum. Sarhoşluk derken? Hey, arkadaşım gözlerimin önünde nasıl bu kadar içebilmişti de ben farketmemiştim. Sena içtiği zaman kendini tam anlamıyla kaybediyordu. Ama bugün karışmak yerine bende ona katılmaya karar verdim ve "Aynen Senoşş(!) Gerçekten çok eğleniyoruz. Ama bu eğlenceyi katlamaya ne dersin?" Diyerek 8 li tekila shotlarımızı önüme koydum.

.........

Zaman akıp giderken oda dönmeye başlıyor ve rahatsız edici olmayan müziğin etkisine kendimi bırakarak kalçalarımı hafifçe hareket ettiriyordum. Kaç tane içmiştik kim bilir... Neyse ne, kimin umrunda deyip bir shot daha attım ve avucumdaki tuzu yalayıp limon dilimini ağzıma attım.

Dansa geri dönerken beni izleyen elalarla göz göze geldim. Ama pek umursadığım söylenemezdi. Dans etmekten sıkılırken onun özel locasının tam karşısındaki bar taburelerine oturup barmene döndüm. "Hey, bana ne önerebilirsin? Sert bir şeyler olsun." Derken artık sarhoşluktan dilim dönüyordu.

Arkamı dönüp zaten bana baktığını farkettim. Kan yanaklarıma hücum ederken barmenin sesiyle önüme döndüm. "Güzelim bence sen bir şeyler içmesen daha iyi olur." Bu ne cürretti böyle! Bana sarhoş mu demeye çalışıyordu? Bu düşünceyle sinirlenirken tatlı tatlı gülümsemekle yetindim sadece.

"Ben gayet iyiyim tamam mı. Şimdi bana bir şeyler hazırlıyor musun yoksa kendim mi yapayım?" Dediğimde elime geçen viski şişesini tutup bardağa dökecekken arkadan elimin tutulması ile kafamı bana tehditkârca bakan ela harelere çevirdim.

"Sence de biraz sınırı aşmadın mı?" Bu adam kim oluyordu da bana karışıyordu!? İç sesim 'bu mekanın sahibi aptal! ' Diye bağırınca kendimi dizginledim. Tam ağzımı açıp bir şey diyecekken konuklarla ilgilenen Afra yanımda bitti.

"Asel bu halin ne canım, çok mu içtin sen?" Gözlerimi elalardan çekip Afra'ya döndüm.
"Hayır canım ne münasebet, ben her zaman dozumda içerim biliyorsun." Deyince Afra'nın bilmez miyim canım demeleri ile birlikte beni abisinin (!) Ofisine götürüp bizi baş başa bıraktı. İnanabiliyor musunuz bizi aramızdaki gerilimle baş başa bıraktı!

Ona doğru baktığımda kendisinin benimle ilgilenmeyip kafasını kâğıtlara gömdüğünü farkettim. Bakışlarımı üzerinde gezdirip ilk önce geniş omuzlarında oyalandım. Dimdik duruşuyla Adonis heykelini andırıyordu.

Bu gece için Afra'ya çok kızmayı düşünürken aslında abisini gördüğüm için kızgınlık besleyemiyordum.

Ne diyorum ben!!!!! Bunlar kesinlikle sarhoşluğun etkisiyle düşündüğüm şeylerdi. Yoksa asla böyle düşünmezdim.

Düşünmezdim değil mi?

Uzun süredir onu izlediğimi farkettiğinde büyük bir ciddiyetle ilgilendiği kağıtlardan kafasını kaldırıp ellerini kollarında bağlayıp bana sorgulayan bakışlar attı.

"Kendine gelebildin mi?"

Kendine has ses tonunu duyduğumda gözlerimi saniyelik olarak kapattım. Genizden gelen erkeksi sesi içimdeki hormonların yer değişmesini sağlıyordu. Aman Allah'ım bu hiç iyi olmamıştı!

Senelerdir olan kurulu düzenim başıma yıkılmış, 19 yaşımda yaşadığım travmanın üstüne bu aşk defterlerini bir süreliğine kapatmıştım. Ama gelin görün ki Ediz'e kapılmamak mümkün değildi. Sorduğu soruya cevap vermediğimi farkettiğimde silkelendim. "Evet şuan daha iyiyim. Ortamdan uzaklaşmak az da olsa iyi geldi."dediğimde ağır ağır başını salladı.

"Güzel."

Ne yani sadece güzel mi diyecekti! Ne bekliyordun Asel dedi iç sesim. İç sesime sövmeyi başka bir zamana bırakıp "Ben artık kızların yanına dönsem iyi olur." Diyince bakışları önüme ne zaman koyulduğunu anlamadığım kahveme döndü. "Kahveni içip öyle kalkabilirsin. Şöförüm seni eve bırakır. Böyle araba kullanmazsın." Dedi.

Ağır ağır başımı salladım. Haklıydı.
Böyle araba kullanmazdım. Gözlerimi ondan ayırmadan kahvemi avuçlarımın arasına aldım. Bir yudum içince az da olsa kafamın açıldığını hissettim.

Bu güzel anın bozulmasını istemediğim için kahvemi yavaş yavaş içsemde nafileydi. Kaçınılmaz ana gelmiştik. Kupayı elimden bırakıp ona döndüm. O da ayağa kalktı. "Her şey için teşekkürler. Bu kadar dağıtmak istememiştim aslında. Ama size rahatsızlık verdiysem çok özür dilerim." Külliyen yalandı, bu kadar içmek için kendime söz vermiştim. Hah!

"Sorun değil. Burda olman şanstı. Başka bir mekanda olsan akbabalar hemen başına üşüşürdü. Kontrolü bugün kaybettiğin için bir nevi şanslısın."

Haklıydı. Başka yerde olsa böyle sahip çıkılmazdım. Beraber aşağıdaki salona inip Afra'yı ve Sena'yı bulduk. Afra Sena ile ilgilenmiş ve onunda kendine gelmesini sağlamıştı. Çıkışa doğru ilerlerken Afra "Kızlar çok teşekkür ederim geldiğiniz için. Yarın mutlaka haberleşelim." Bana doğru dönüp baktı.

"Hey sen kaçak! Yine ortadan kaybolursan benden çekeceğin var. Hatta şöyle yapalım yarın bize kahvaltıya gelin. İyice konuşur rahatlarız. Hem belki alışverişe de gideriz iyi gelir." Deyince kaşları çatılmış Ediz'e bakış atıp Afra'ya cevap verdim.

"Tamam canım geliriz Sena'ya da uyarsa tabi. Ayrıca sadece kafamı dinlemek istediğimi biliyorsun. Bundan sonra öyle bir şey olmayacak merak etme." Diyerek yanağından öptüm.

Ediz'e dönüp tekrardan teşekkür ettim. Omuzumdan beni yönlendirip şoförüne bizi eve bırakmasını söyledi. "Araban yarın sabah kapında olur." Deyince bu sefer kaşlarını çatıp bakma sırası bendeydi. Ama bir şey demedim. Çünkü eve gidip hemen yatmak istiyordum.

Bizi geçirip içeri girdiklerinde şoföre evi tarif edip kafamı cama yasladım. Sena'yla zaten komşu olduğumuz için onunkini açıklama gereği duymadık.

Araba evin önünde durduğunda şoföre teşekkür edip indik. Sena'yla vedalaşıp eve girdim. Annemler uyumuştu. Bu iyiydi çünkü muhtemelen şuan yıkılmış gibi gözüküyordum.

Hızlıca bir duş alıp yorgunluğumu üstümden attım. Saçlarımı kurutma gereği duymadan serin çarşafların arasında tavanı izlemeye başladım. Aklıma elaların sahibi düşünce irkildim.

Yarım saatlik Ediz'i düşünme maratonundan sonra kararımı vermiştim. Evet evet, Ediz Mürütoğlu benim olacaktı!

........

ELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin