Bölüm 12

565 22 1
                                    


İçimize yer eden şiirimden sonra güzelce yatağımıza yerleştik. Onunla uyumak dünyanın en güzel şeyiydi.

Sabah gözüme nüfuz eden güneşle değil, burnuma dolan muhteşem kokuyla araladım gözlerimi. Ona baktığımda hala
Uyumakta olduğunu görünce elimle başımın altına destek verdim. Doğrulup iyice yüzüne baktım. Keskin yüz hatları, biçimli burnu ve dudaklarını, upuzun kirpiklerini izledim bir süre.

Yavaşça gözlerini kırpıştırıp açtı. Beni onu izlerken görmesi hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi.

"Günaydın güzelim."

"Günaydın aşkım."

İkimiz de yataktan kalkıp rutin işlerimizi hallettik. Beraber kahvaltı yapmaya inerken bir anda elimden tuttu. "Günümü aydınlatıyorsun."

Hoşuma gittiğini belli edercesine çapkınca yürüyüp onu kendime çektim. Dudaklarına sabah öpücüğünü kondurmak amacıyla yaklaştığım sırada kendimi tutamayıp sertçe öpmeye başladım. İlk başta bocalasa da şaşkınlığını üstünden atıp en az benim kadar tutkulu bir şekilde o da bana karşılık vermeye başladı. Bu ateş nereden geliyordu sabah sabah bilmiyordum ama iyice kendimden geçmiştim.

Bacağımı kaldırıp sertliğini iyice üstüme bastırınca kendimi tutamayıp inledim. Bu da yetmezmiş gibi kendimi bir anda onun kucağında buldum. Beni sertçe duvara yaslaması ile nefes alma ihtiyacı ile alnımı alnına yasladım. Boğuk bir sesle "Duralım Ediz. Yoksa çıktığımız odaya geri dönmek zorunda kalacağız."

Bunu demem ile gözlerime tüm yoğunluğu ile bakıp aklımı başımdan almayı başarmıştı bile. Ama ani bir atakla kucağından inip elinden merdivenlere yöneldim. Kendi kendine mırıldansa da "beni deli ediyorsun." Dediğini duymuştum. Ona dönüp dudağımın kenarını kıvırıp dudaklarımı ıslattım. Elaları iyice koyulaşmıştı. Onu zorlamamaya karar verip mutfağa girdim. Hemen hızlıca kahvaltımızı yapıp yemek yerken sözleştiğimiz üzere dışarı çıkmak için hazırlanmaya başladım.

Kıyafetleri hazır bir şekilde alt katta beni bekleyen Ediz'in beni beklemesi yavaş yavaş hazırlanmama engel oluyor, elimi ayağımı birbirine katıyordu. Hemen hızlıca bir duşa girip saçlarımı kurutma ihtiyacı duymadan jöleyle sıkıca tutturdum. Siyah şık elbisemi üstüme geçirip ona uyumlu çanta ve ayakkabı giyip aşağı indim. Ediz hafif bir ıslık çalıp ne kadar güzel olduğumu vurgulayınca kızaran yanaklarım ile dışarı çıktık.

"Nereye gitmek istersiniz Asel Hanım?"
"Siz neresini isterseniz oraya." Dedim çünkü nereye gidebileceğimiz hakkında bir fikrim yoktu ve saçmalamak istememiştim açıkçası.

Arabayı ormanlık bir yere çektiğini görünce şaşırmadım diyemezdim açıkçası. Bir mekana gideceğimizi düşünüyordum. Ama bozuntuya vermeden ne çıkacağını merak ederek yürümeye devam ettim.

"Burası benim saklı cennetim Asel. Seninle paylaşmayı çok istiyordum." Demesi ile etrafı daha da incelemeye başladım. Kiraz ağaçlarının akıl almaz güzelliği büyüleyiciydi. Böyle bir yerden nasıl bunca zaman haberim olmazdı aklım almıyordu.

"Ediz!! İnanamıyorum burası harika." Diyip Ediz'in elini bıraktım ve kiraz çiçeklerinin eşşiz kokusuyla gözlerimi kapattım.

Hemen önümüzde duran banka oturduk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hemen önümüzde duran banka oturduk. Başımı omzuna koyup bizi düşünmeye başladım. Ne kadar imkansız gözüküp çok güzel bir çift olmuştuk. Tam onunla bunu paylaşacaktım ki çalan telefonu ile ağzımı geri kapattım.

Telefonu açmak için ekrana baktığımda bilinmeyen numara olduğunu gördüm. Ediz'e kaşlarımı çatıp bakınca ne oldu dercesine bakınca bakışlarını telefonuma yönlendirdi. Daha fazla dayanamayıp telefonumu açınca tanımadığım bir ses konuşmaya başladı.
"Ediz sonsuza dek benim olacak. Sizin ayrılmanız için elimden gelen her şeyi yapacağım. Seni bitireceğim Asel Zümrüt."

Tam cevap vereceğim sırada telefon suratıma kapandı. Çok sinirlenmiştim bu ne cürretti!
Kızgın bakışlarımı Ediz'e çevirince olanları ona anlatmaya başladım. Sinirden köpürünce ellerini saçlarının arasından hışımla geçirip bir telefon konuşması yapmaya başladı.

Uzaklaştığı için sadece belli belirsiz cümleler duyuyor, neler olduğunu kendimce çözmeye çalışıyordum. Hışımla telefonunu yere attığında korkudan yerimde sıçradım. Bunu fark edince sesli bir soluk verip, oturduğumuz bankın önünde diz çökerek eliyle çenemden tutup ona bakmamı sağladı.

"Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim güzelim. Şimdilik sadece bunu bilmen yeterli. Ben ve adamlarım bu iş ile yakından ilgileneceğiz. Sen hiçbir şeyi kafana takma." Deyip alnımdan öptü.

"Ama bilmiyorum Ediz... İçimde sürekli kendini tekrarlayan, unutturmayan hatta bazen nefes aldırmayan bir sıkıntı var. Geçer dedim kendi kendime, dayan dedim ama nafile... Korkuyorum. Sana, sevdiklerimize veya bana bir şey olmasından deli gibi korkuyorum. Lütfen attığın her adımda daha da dikkatli ol." Dememle gözümden bir yaş düşmüştü.

Ediz beni kollarının arasına alıp saçlarımı okşamaya başladı. Ve güzel sesinden bir şarkı mırıldanmaya başladı kulağıma.

Gölgen gibi adım adım
Her solukta benim adım
Ben nasıl ki unutmadım
Sen de unutma beni
Unutama beni

Bitmek bilmez kapkaranlık geceler boyunca
Unutma beni
Unutama beni
Ayrılığın acısını kalbinde duyunca
Unutma beni
Unutama beni

Sevişirken
Öpüşürken
Yapayalnız dolaşırken
Unutmaya çalışırken
Unutama beni
Unutama beni

Unutmaya çalışırken
Sen de unutma beni
Unutama beni
Sen de unutma beni
Unutama beni

En sevdiğim şarkılardan birini söylemiş olmasıyla şaşkınlıkla ona baktım. Bir anda nereden çıktığını anlayamasam da bu konu hakkında konuşmak istemediğini, böyle bir yola başvurduğunu anlayıp sessiz kaldım.

Beni kendine çevirip öpmeye başladığında karşılık verip ellerimi boynuna doladım. Ensesinden tutup hafifçe sıkmamla yumuşak öpüşünü sertleştirip ikimizde nefessiz kalınca geri çekildi. "Konu sen olunca sakin kalamıyorum. Biraz daha burda kalırsak senin açından hiç iyi şeyler olmayacak güzelim."

Yüz ifadesine kıkırdamadan duramayıp kışkırtıcı bir şekilde dudağımı yaladım.

"O zaman benim için iyi olmayan şeylere evde devam edelim."

Bakışlarındaki arzuyu görmemle yutkundum. Beni hiçbir şey demeden kucağına alıp arabaya bindirdi. Eve doğru sürmeye başlayınca sertleştiğini pantolonunun sınırlarını zorlayan erkekliğinden anlamıştım. Ama pişman değildim, onu istiyordum! Hatta deliler gibi istiyordum!

Düşüncelerden çıkıp kafamı kaldırdığımda evine varmış olduğumuzu gördüm. Arabayı durdurup arka koltuğa uzanınca elinde siyah bir paket olduğunu gördüm. Merakla ona bakarken paketi bana uzattı.

"Aç." Demesiyle ellerim komutu almış gibi kutuyu paketten çıkardım ve kapağını açmamla gözlerim fal taşı gibi açıldı.

Kafamı kaldırıp koyulaşmış elalarına bakınca kulağıma yaklaşıp tüylerimi ürperterek " Sana onları zevkle giydirip, yırtarak çıkarmak çok keyifli olacak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kafamı kaldırıp koyulaşmış elalarına bakınca kulağıma yaklaşıp tüylerimi ürperterek " Sana onları zevkle giydirip, yırtarak çıkarmak çok keyifli olacak..."

ELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin