Multi: Ediz.........
Ediz ile kafede oturduktan sonra onun önerdiği mağazaya girdik. Sonuçta alışveriş merkezi onundu! Güvenmesem saçma olurdu.
İçeri girip elbiseler arasında kendimi kaybettim. Elbise bakmamın nedeni holdingin 20. Yıl partisinde giymek içindi. O yüzden biraz fazla özeniyordum.
Tabi bundan Ediz'in haberi olmadığı için sıkılmış olabileceğini düşünerek son elbiseyi denedim. Her elbise çok güzeldi ama bu farklı bir hava katmıştı bana.
Turuncu V yaka dekoltesi olan, bacaktan yırtmaç detayı yetmemişçesine yırtmacı taş detayları ile süslenmişti. Bu elbiseye bayılmıştım. Ediz'in beğinip beğenmeyeceğini merak ederek kabinden dışarı çıktım.
Ediz'in karşısına dikildiğimde adem elmasının hareketini görmüştüm. Parıldayan gözlerle bana baktı. Bu elbisede karar kılıp kasaya doğru gittiğimde Ediz'in ödemeye yeltendiğini gördüm. Engel olmaya çalışsamda nafileydi.
Kasadaki işleri hallettikten sonra yemeğe çıkmayı teklif edince karnımın guruldamasıyla kabul etmeye karar verdim. Bu ince davranışları istemeden de olsa kalbimin heyecanlanmasına sebep oluyordu.
Otoparka doğru ilerleyip araba bindiğimizde hiç bilmediğim bir restauranta geldiğimizi farkettim. Yazılardan anladığım kadarıyla ismi Ocean'dı. Çok huzurlu bir yere benziyordu. Kulağıma gelen deniz ve martı sesleri ile mest olmuştum.
"Ediz burası çok güzel bir yer bayıldım." Deyince "Evet öyledir. Benim senelerdir dostum olan Hakan'ın yeri. Ne zaman huzur bulmak istesem buraya gelirim." Dediğinde gülümsedim.
İçeriye girmesi ile birlikte Hakan olduğunu tahmin ettiğim biri geldi ve "Dostum hoşgeldin. Her zamanki yere geç geliyorum şimdi." Dedi ve gitti.
Ediz'in beni belimden (!) Tutup yönlendirdiği yere oturduk. Etrafımı izlerken Ediz "Ne yemek istersin? Buranın deniz mahsulleri çok güzeldir. Tercih sana kalmış." Dediğinde menüye göz gezdirdim.
Menüde gördüğüm palamutla sevindim. Palamutu çok severdim. Bize doğru gelen Hakan'ı gördüğümde yuvarlak olan masada Ediz'in yanına oturdu.
Ediz Hakan gelince "Koçum sen bana palamut, rakı her zamankinden mezeler ver." Dediğinde aslında yemek zevkimizin ne kadar benzediğini farkettim. Bana sorduğunda uzatmadan aynı fikirde olduğumu söyledim.
Hakan bu sefer bana dönüp "Sonunda Ediz Beyimizin kalbini çalan hanımefendi ile tanışıyorum sanırım. Seni buraya getirdiyse vardır bir özelliğin bakma hiç öyle. Ediz kafa dinlemeye gelir buraya. Hele de bir kadınla hiç gelmez." Dediğinde kalbim bir kuş misali kanat çırpmıştı. Değildi işte. Karşılıksız değildi...
Tam cevap verecekken yüzünün ekşidiğini gördüm ama heyecanım bunu umursamama olanak vermedi. Belli etmemeye çalışarak "Hımm öyle mi dersiniz. Pek öyle değil aslında ama." Dediğimde içimdeki ses ne saçmalıyorsun Asel! Dedi.
Ediz'in gülümsemesini yakaladım. Al işte! Rezil olmuştum. Hakan'ın "Ben kalmayın artık. Afiyet olsun size." Dediğinde Ediz'e dönüp "Doğru mu? Herkesle gelmez misin buraya." Dedim.
Ediz tüm açıklığıyla "Aynen güzelim. Şimdi bugünlük soru sorma ve kendini huzura bırak. Zamanı gelince her şey konuşulacak elbet." Dediğinde kekeleyerek "Ta-tamam." Dedim. Kahretsin!
Bir dakika. Güzelim mi demişti o? Aman Allah'ım ruhum bedenimi terketmek için hazırda bekliyordu sanki.
Önümüze dizilen yemeklerle sessizliğimizi koruduk. Her şey dizilince Ediz "Eyvallah koçum." Dediğinde genç garson "Afiyet olsun efendim." Dedi ve masayı terketti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELA
ChickLit"Güzelim. Ben senin Zümrüt yeşili gözlerine, kumral saçlarına, en önemlisi de kalbine aşığım." Sözleri bir bıçak gibi keskindi. Gittikçe girdabına çekiliyordum. Bu zamana kadar bunları hissetmemiş olan ben, Asel Zümrüt. Engelleyemediğim hisler il...