Multi Ediz arkadaşlar........
Derin öpüşmemizden bizi ayıran kapının hafifçe tıklatılması oldu. Ediz sinirlendiği sırada ben dağılmış yüz ifademi toplayıp kendime çeki düzen verdim. Gir komutunu verince içeri 30 yaşlarında bir adam kafası eğik bir şekilde girdi.
"Abi adamı hallettik. Depoya mı götürelim yoksa atalım mı mekandan?"
Ediz sıkıntılı nefesiyle üfledi. "Atın mekandan."
Bana bakarak söylediği cümle aklımı karıştırmıştı. Masum gözlerle bana baktığında tekrar oflayıp kısık sesle "Of güzelim of, ne yaptın sen bana!?"
Duymadığımı düşünüyordu ama duymuştum işte. Adam onay verip çıkarken Ediz'i sorgulamak istedim ama daha çok yeniydik. İlk başlarda hesap sorar gibi davranmazdım. Ama merakım düşüncelerimin önüne geçti ve sordum.
"Ne deposundan bahsediyorsunuz Ediz. Aşağıdaki adama ne yaptınız?" Korkarak titrek bir nefes verdim.
"Bir şey yapmadık güzelim. Zamanı gelince her şeyi birer birer öğrenirsin. Ama çabalıyorum Asel..."
Dedikleri açıklamadan ziyade fazla gizemliydi. Er ya da geç çıkacaktı ya ortaya. Umarım o zaman kötü şeyler yaşanmazdı.
Neye çabalıyorsun Ediz? Aklımı bulandırıyorsun demek istesem de sustum. Hayatımda hep yapmamı gereken şeyleri yapardım. Bu yoldan şaşmamayı kendime hedef bilmiştim.
Her insan haddini bilmeyi öğrenmeliydi.
Daha fazla düşünmeden cevapladım. "Tamam. Sana güveniyorum."
Bana parlayan gözlerle bakarken belimden tutup beni dışarı yönlendirdi. Arabasına binerken nereye gittiğimizi sorgulamadım. Akışına bırakmak istiyordum artık. Düşünmekten çok yorulmuştum çünkü.
Arabayı sahil kenarına çekerken çok güzel bir kumsala geldiğimizi farkettim. Yazın serin esintisi yüzüme vurdukça kafamın iyice yerine geldiğini hissettim.
Ediz'e baktığımda etrafı inceleyip oturacak alan aradığını farkettim. Denizin iyice kıyısına doğru ilerlediğimizde aradığını bulmuş gibi yerde duran puflara yöneldi. Beni elimden tutup çekti ve pufları yanyana olacak şekilde düzeltip beni de yanına oturttu.
"Burası da çok güzel Ediz. Senin mekan seçimlerine hayran kaldığımı söylemeden geçemeyeceğim." Dedim ve üstüne kıkırdadım. Gözleri gülümseyen dudaklarıma bakakaldı.
"Sen hep böyle gül. Ben seni istediğin her yere götürürüm." Dediğinde içim ısınmıştı.
"Sen nerden biliyorsun burayı?" Dediğimde derin bir iç çekti.
"Öğrenci yıllarında gelirdik buraya arkadaşlarla. O zamandan beri kafamı dinliyorum buraya gelip. Herkes bilmez burayı." Dediğinde büyülenmiş bir şekilde keskin çehresine bakıyordum.
"Anlıyorum." Dediğimde sessiz kaldı ve manzarayı izledik. Kafamı gökyüzüne çevirdiğimde yıldızların parladığını gördüm. Ediz'de başını gökyüzüne çevirmişti.
Yıldızların altında sessizce oturmak belki çok anlamsız geliyordu kulağa, ama yanınızda huzurunuzla izliyorsanız o gökyüzünü, o gökyüzü baktığınız bir çift göz oluyordu.
Ona doğru döndüm ve gözlerine baktım. Gökyüzüm olan elaları kalbimi sıkıştırmıştı. "Kabul ediyorum." Dediğimde soran gözlerle bana baktı.
"Holdinge girmeyi diyorum. Kabul ediyorum. Ne zaman başlarım patron?" Dedim kıkırdayarak.
Tebessüm edip "Hemen yarın gel başla. Uygun musun?" Dediğinde bu kadar hızlı olmasına şaşırdım ama fire vermedim. İşim yoktu sonuçta gidebilirdim. Artık iş hayatına atılmanın vaktiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELA
ChickLit"Güzelim. Ben senin Zümrüt yeşili gözlerine, kumral saçlarına, en önemlisi de kalbine aşığım." Sözleri bir bıçak gibi keskindi. Gittikçe girdabına çekiliyordum. Bu zamana kadar bunları hissetmemiş olan ben, Asel Zümrüt. Engelleyemediğim hisler il...