8. Bölüm : Adam

596 115 42
                                    

Gözlerimi açmamı sağlayan burnuma gelen kokuydu. Şu ayıltıcı kokular vardır ya. Ondan işte...

Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp görüşümün gelmesini bekledim. Karşımda bir çocuk vardı.

Benim yaşlarımdaydı. İfadesiz bir yüz ile beni izliyordu. Garip bir kırmızı tonunda olan saçları vardı. Kan kırmızısı desen değildi normal kırmızı hiç değildi. Ne olduğunu çözemediğim ama kesinlikle mükemmel ötesi olan bir kırmızıydı.

Gözleri saçlarının parlaklığına zıt iki zifiri karanlıktı. Kömür karası gözleri fazla dikkat çekiyordu. Saçlarından gözlerini ayırabilen kişiler gözlerinde takılı kalırdı.

Burnu kemerli ve düzdü. Çene yapısı keskindi. Dudakları vişne çürüğü rengindeydi. Dolgun, kırmızı ve baştan çıkarıcı...

Kaslı ve kalıplı bir vücudu vardı. Bu çocuğa neden bu kadar takıldım bilmiyordum ancak hislerim kırmızı alarma veriyordu.

Kesinlikle tehlikeli bir kişilikti.

Yatakta doğrulmama yardım etmedi. Bende istemedim zaten. Etrafa bakınca klasik bir revir olduğunu gördüm. Bir tarafta ilaç dolu raflar diğer tarafta -yani benim olduğum kısımda- sıra sıra dizilmiş yataklar vardı.

"Neredeyiz?"

Diye sordum garip bir sakinlikle. Revirde yalnızca ikimizin oluşunun beni tedirgin etmesi gerekiyordu, belki ama son derece rahattım.

"Bir kamptayız. Nerede olduğumuzu aslında bizde pek fazla bilmiyoruz. Ormanın içinde bir kamp... Burada en uzun bulunan kişi Liam. Yanılmıyorsam 4 senedir burada. Başkan O'dur. Gerisini sana o anlatacak."

Dedi kötücül bir gülümseme eşliğinde. Nedense içimde yalan söylediğine dair bir his vardı. Ama hadi bakalım.

En fazla ne olabilir ki?

**********************************

Hay aklımı sikeyim!

Ne diye lanetli cümleyi söylediysem? Hayır yani Zoe, o kadar kitap okudum! O kadar film izledin!

'En fazla ne olabilir ki?' cümlesinin lanetli olduğunu nasıl öğrenemedin?

Bayılma raddesine geldiğim için kendimi yere atıp birkaç kez öksürdüm.

"Tanrı aşkına, Liam! Bir gün senin yüzünden öleceğim!"

Öfkeyle söylediğim sözler üzerine Liam kıkırdadı. Yanında duran Adam ifadesiz bir suratla beni izliyordu. Ona gözlerimi devirdim.

"O kırmızı saçlarını keseceğim, Adam! Hep sen ona böyle şeyler yapmasını öneriyorsun!"

Adam kötücül bir gülümseme ile tek kaşını kaldırdı. Prens bozuntusu hala koşmaya devam ederken bir yandan da bizi dinlediğini biliyordum.

"Öyle mi?"

Dedi tehditkar bir ifade ile Adam. Onu revirde gördüğüm zaman bile anlamıştım bu çocukta bir bokluk olduğunu. Resmen bizi öldürmeye yeminli!

50 tur nedir lan!? 1 kilometreyi 50 kez koşmak ne demek lan!? Ölüyorum ben 6-7 turdan sonra!

Prens bozuntusu da hiçbir sorun yokmuş gibi paşa paşa koşuyordu. Hayır insan bir yorulur, nefesi tıkanır. Yok abi! Yok! Yorulmuyor şerefsiz!

"Koş, Zoe."

Dedi Liam gülerek. Çünkü Adam ile ne zaman tartışmam işin sonu benim için iyi bitmiyordu. Tüm bunlara rağmen ona sataşmaya devam ediyordum.

Karanlık Zihinler / ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin