Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar 🖤
Şok.
Bana çevrilen üç çift gözde de en net okuduğum duyguydu.
Dudaklarımın arasından çıkan bir cümlenin, onlarda yarattığı etkiydi. Etkisinin bu kadar büyük olacağını ön göremediğim, altında yatan anlamın onlar için ne kadar yıkıcı olacağını hesaba katamadığım, benim için basit ama onlar için kabullenmesi oldukça zor bir cümle.
Herkes, belki de bu ihtimali ben dillendirmeden önce de aklına getirmiş ama anında zihninin en gerisine atmıştı. Kimse, çevresindeki insanlara bunu yakıştırmazdı, kondurmak istemezdi. Hele ki abimler için durum çok daha farklıydı. Çok daha özeldi. Kaç yıldır beraber olduğu insanlardan söz ediyordum, onun için hepsinin yeri farklıydı ve ayrı ayrı hepsi çok değerliydi. Gerek yanımıza Ankara'ya geldiğinde, gerek telefonda konuşmamızda illaki onların isimleri geçiyordu. Ailesi gibi olmuştu, arkadaşları. Askeriye de ikinci eviydi onun.
Hepsi en başta, çok güvendiği silah arkadaşlarıydı. Sırtını, hiç bir şüphe duymadan yasladığı, yeri geldiğinde kendinden bile şüphe duyabileceği ama onlardan asla şüphe duyamayacağı insanlardı. Öyle bir zaman geliyordu ki, yiyecek yemekleri olmuyordu ve günler boyunca az bir malzemeyle yetinmek zorunda kalıyorlardı. Fakat aralarında hiç bir sorun çıkmıyordu. Ellerinde yiyecek ne varsa, eşit bir şekilde dağıtılırdı. Bir kişinin kendine daha fazla pay alması söz konusu olmazdı.
Bulundukları durum ne kadar tehlikeli olursa olsun, ne kadar ciddi olursa olsun, birinin bile gözünde korkunun yeşermesine izin vermezlerdi. Kar, kış demeden büyük bir ustalıkla altından kalktıkları operasyonlarda, eve döndüklerinde yaşanan kötü olayları anmazlardı da, bundan da hep birlikte sağ kurtulduk gözüyle bakarlardı, olaya.
Kimsenin bilmediği, en derin sırlarını paylaşırlardı. Birbirlerini en iyi onlar tanırdı. Bir kişi güvenip de kendini birine açtı mı, paylaştıkları konu ne olursa olsun yargılama ya da aşağılama olmazdı aralarında. Saf ve derin duygularla dinlerlerdi karşılarındaki derdini paylaşan insanı. Öyle bir bağdı ki bu, kime ne anlatılırsa anlatsın, o orda sonsuza kadar kalırdı. Kimse birbirinin arkasından iş çevirmezdi. İş çevirmek onların dünyasında bulunan bir kelime değildi.
En önemlisi de bu insanlar, birbirlerine canlarını emanet ediyordu. Çatışmalara giriyorlardı, arkasında onu koruyan bir silah arkadaşının olduğunu bilerek. Aralarında öyle bir sevgi, öyle bir bağ vardı ki, birbirleri için gözünü kırpmadan kurşunun önüne atlarlardı. Akıllarında tek bir şüphe belirmezdi o an. Fark etmezdi, "Ha ben ölmüşüm, ha silah arkadaşım ölmüş," derlerdi.
Genelde kimsesiz olurdu, askerliği meslek edinen kişiler. Çünkü zordur, geride birini bırakmak. Zordur, seni bekleyen biri olduğunu bilerek göreve gitmek. Zordur, oradan sağ salim çıkıp çıkmayacağının garantisi olmadan seni sevenlere veda etmek. Her seferinde bu veda acaba ettiğim son veda mı, bu sarılışım son sarılışım mı, bu gidişim son gidişim mi, soruları yakalarını bir an olsun bırakmazdı. Akıllarında tek bir düşünce olmaması gerekirdi. İletişim kurulmaması gerekir, yoksa yerleri tespit edilirdi. Bu yüzden bu işi seçen insanlar, çoğunlukla arkada bırakacak birisi olmayan insanlardır. Bu yüzden kimsesiz olan insanlar için bu meslek bir nevi daha kolay bir hal alıyordu.
Ailesi olanlarda da durum pek farklı olmuyordu aslında. Aileler, hiç şüphesiz evlatlarını birbirine emanet ederdi. "Siz tek başınıza değilsiniz, hepiniz birsiniz," derlerdi. "Benim kalbim sadece kendi evladım için değil, sizin için de atıyor." derlerdi. Eğer içlerinden birinin başına bir şey gelecek olursa, kendi evladı gibi canı yanardı ailelerin. Ayırt etmezlerdi. Onlar birbirine emanet, vatan için savaşan bir grup evlattı gözlerinde. Hakları ödenmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıcak Kahve
Chick-Lit"Gizem?" dedi sorar bir biçimde. "Üsteğmen Serhat Karalar'ın kardeşi, Gizem?" Gözlerimi, şaşırdığı belli olan gözlerine diktim ve gülümseyerek başımı salladım. Bu kadar şaşırması beni eğlendirmişti. Gizem #3 ; 06.02.2021 Aile #5 ; 08.02.2021 Asker...