Multi video: Nilipek & Can Kazaz - Kendi Halimde
Oy ve yorumlarınızı esirgemezseniz çok sevinirim 🖤
Keyifli okumalar diliyorum!
Bembeyaz örtü, hız kesmeden kırmızıya boyanmaya devam ediyordu.
Saatin kaç olduğunun farkında değildim, tek bildiğim şey önümde hareketsiz bir biçimde uzanan bedendi.
Çok değil, daha bir kaç dakika önce bu kadının gözleri yaramaz parıltılarla parıldıyordu, benden daha fazla ne koparabileceğine bakıyordu. Dudakları, alaylı bir gülümsemeyle kıvrılıyor, dişlerini göstererek gülümsüyordu.
Bulunduğum durum, damarlarımda akan kanı yavaşlatacak ve beni hissizleştirecek kadar vahimdi. Kanım donmuştu.
Ben çok yaralı insan tanımıştım.
Çok ölü beden görmüştüm.
Ama şu an yaşadığım durum çok farklıydı. Ben hiç gözlerimin önünde birinin öldürülmesine şahit olmamıştım. Kadın can bile çekişmemişti, kalbine aldığı tek bir kurşunla oracıkta son nefesini vermişti.
Üstelik ölmesi gereken kişi o değildi, ölmesi gereken kişi cesedin başında bekleyen bendim.
Ellerimle yerden destek alarak, titreyen dizlerimle bir kaç metre ötede gördüğüm telefon kulübesine doğru ilerlemeye başladım.
Soğuk artık bedenime işlemiyordu, hiç bir şey hissedemiyordum. Sanki saatlerdir buz dolu bir küvetin içindeydim ve o ilk başta ki titremelerim yoktu, uyuşmuştum.
Gözlerimden tek bir damla yaş bile akmamıştı. Biliyordum ki, kendimi salsam her şey daha beter olacaktı. Duygularımı katmadan, yapmam gereken şeylere odaklamıştım kendimi. Duygularımla değil, mantığımla hareket ediyordum.
Bunun, içten içe beni daha çok yıpratacağının da bilincindeydim ama şu an güçlü durmam gerekiyordu.
Nereye kadar böyle devam edeceğimi ise bilmiyordum, zira hissediyordum. Bir an gelecekti ve ben zehrimi akıtmaktan korkmayacak, volkan misali patlayacaktım. Bu patlayışımın ne zaman olacağını ya da kime karşı olacağını düşünmek, şu an yapacağım son şeyler arasındaydı.
Telefon kulübesine ulaştığımda durup kimi arayacağımı düşündüm. Polisi mi? Ambulansı mı? Abimi mi? Hepsine cevabım hayır oldu.
Özgür, askeriyede benden telefon numaramı aldıktan sonra beni çaldırdığında, eve dönerken numarasına uzun uzun baktığımı hatırlıyordum. Görsel hafızam her zaman iyi olmuştu ama yeterli miydi, emin değildim. Gözlerimi yumup, hatırlamak için hafızamın en derinlerini zorladım. Gözümün önüne belli belirsiz bir numara geldiğinde, ahizeyi kaldırıp gözümde canlanan o 11 haneyi tuşladım.
Ahize, tutuşumla beraber kana bulanmıştı. Şokumu üzerimden attıktan sonra ilk iş, bilinçsiz bir şekilde yerde yatan kadının yanına gitmiş ve yarasının nerede olduğuna bakmıştım. Üzerine eğildiğim ilk dakikalarda anlamıştım, gözlerini sonsuzluğa kapadığını. Fakat bir umut da olsa, yarasına baskı uygulamış, kanın akışını yavaşlatmaya çalışmıştım.
Telefonun açılmasını beklerken titrek bir nefes aldım. "Efendim?" diyen Özgür'ün dalgın sesini duyduğumda, dudaklarımın arasından küçük bir hıçkırık kaçtı.
"Özgür," diyebildim sadece zayıf bir sesle.
Telefondan hışırtılı sesler geldi, ardından kulağıma Özgür'ün telaşlı sesi doldu. "Gizem, neredesin sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıcak Kahve
ChickLit"Gizem?" dedi sorar bir biçimde. "Üsteğmen Serhat Karalar'ın kardeşi, Gizem?" Gözlerimi, şaşırdığı belli olan gözlerine diktim ve gülümseyerek başımı salladım. Bu kadar şaşırması beni eğlendirmişti. Gizem #3 ; 06.02.2021 Aile #5 ; 08.02.2021 Asker...