Saniyeler saniyeleri, dakikalar dakikaları kovalarken, zaman benim için önemini yitirmişti.
Bütün duygularım alınmış gibiydi.
Sarsılarak ağlamaktan başka bir işlevi yerine getiremiyordum. Yüz üstü kucağıma yığılıp kalan, kısa süre içinde kardeşim olarak benimsediğim insan, gözlerimin önünde can çekişiyordu.
Her şey buraya kadar mıydı?
Çok derinlerden belli belirsiz acı dolu bir inilti duyduğumda, donup kaldım. Hıçkırıklarım arasından bu sesi duymuş olabilmem mucize değildi, zira çok yakınımdan gelmişti.
Mete'nin dudakları arasından bir inilti daha kaçtığında, işlevsiz bir beden olmaktan çıkıp kendime gelmeye çalıştım. Burnumu çekip, kanlı ellerime aldırmadan gözlerimdeki yaşları sertçe sildim.
Etrafımda toplanmış insanların sesi o kadar yoğundu ki, adeta kulaklarım uğulduyordu. Çığlık atanlar, ağlayanlar, bağırarak konuşanlar... Başım çatlayacakmış gibi zonkluyordu. Sinirle, "Susun!" diye bağırdım. Sesler bir nebze de olsa azaldığında, titrek bir sesle yineledim. "Susun!"
Başımı Mete'nin yüzüne doğru yaklaştırdığımda hırıltılı nefesleri kulağımı doldurdu. Heyecanla, "Ambulans çağırın!" dedim. Dizlerinin üzerinde yanıma çökmüş abime döndüm. "Bir şey yapın!"
Diğer yanımda, boş bakışlarla kucağımdaki Mete'ye bakan Özgür'e çevirdim gözlerimi. Nasıl göründüğüm hakkında bir fikrim yoktu ama o, kelimenin tam anlamıyla perişan gözüküyordu.
Mete kanlar içerisinde kucağıma yığıldığında, hissettiğim korkuyu tarif etmem imkansızdı. Bir an için sanki dünyanın durduğunu hissetmiştim. Yer ayaklarımın altından kayıyor, kulaklarım uğulduyordu.
Gün boyu beni güldüren, yanımdan bir an olsun ayrılmayan ve ne kadar bunu gösteremese de benim için endişelen Mete'nin o acı dolu ifadesini gördüğümde, tamam demiştim. Bitti. Kimse beni bundan sonra toparlayamaz.
Öldü sanmıştım.
Şimdi ise içimde yeşeren, her saniye büyümekte olan o umudu susturmadım. Buna ihtiyacım vardı.
Gözlerimi bir kaç saniyeliğine yumup, sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Sakin olmam gerekiyordu. Mete'ye yardımcı olmam gerekiyordu.
Ellerimi baskı uyguladığım yarasından çekip, abime baktım. "Yardım et," dedim. "Üzerini çıkarmalıyız."
Başını salladı. Ceketi üzerinden çıkarmak için bir hamle yaptığında, Mete'nin nefeslerinin hızlandığını hissettim. İçim burkulurken, "Yavaş ol," diye uyardım abimi. Ardından Özgür'e döndüm. Hala aynı ifadesizlikle Mete'ye bakıyordu. Kendine gelmesi için, "Özgür!" diye bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıcak Kahve
ChickLit"Gizem?" dedi sorar bir biçimde. "Üsteğmen Serhat Karalar'ın kardeşi, Gizem?" Gözlerimi, şaşırdığı belli olan gözlerine diktim ve gülümseyerek başımı salladım. Bu kadar şaşırması beni eğlendirmişti. Gizem #3 ; 06.02.2021 Aile #5 ; 08.02.2021 Asker...