1.BÖLÜM "AYRILIK"

48.1K 1.4K 898
                                    


Esen rüzgarla birlikte, topuz yaptığım saçlarımdan düşen bir kaç hırçın saç teli yüzümü sıyırıp geçti. Elimde sıcak kahve kupam, sırtımda soğuktan korunmak için aldığım battaniye ile, son bir kez baktım dışarıda yanıp sönen ışıklara. Soğuk Ankara gecelerinden biriydi bu gece, yüzüme vuran rüzgar iyiden iyiye hissettiriyordu kışın geldiğini.

Düşüncelerimi toparlamak için, tam da böyle bir havaya ihtiyacım vardı. Alacağım karar, benim için önemli olmakla kalmıyordu. Aynı zamanda ailemi de ilgilendiriyordu. Işıkları sönmüş eve, arkamı dönüp şöyle bir baktım.

Herkes odasına çekilmiş uyuyordu. Ben ise aldığım karardan memnun, son zamanlarda omuzlarıma binen yükten bir miktar arındığımı hissediyordum. Daha fazla bu şehirde durmak istemiyordum. Bana iyi gelmiyordu.

Masanın üzerinde duran telefonumu alıp abime, "Teklifin hala geçerliyse, uçak biletimi en yakın zamana alabilir misin?" diye mesaj attım.

Saatin geç olduğunu biliyordum fakat abimin uyumadığına da emindim. İşi gereği gecesi gündüzü yoktu abimin. Diyarbakır'da, üsteğmen olarak görevliydi. Çoğu zaman ya nöbette olur, uyumazdı. Ya da görevde olurdu ki o zamanlar abimden haber almak pek mümkün olmuyordu. Bazen günlerce, bazen aylarca sürdüğü oluyordu bu görevlerin. İçeriğini ne ben, ne yengem, ne de annemler bilirdi.

Telefonumdan gelen mesaj sesiyle yerimde doğruldum. "Alırım abisinin gülü."

Yüzümde hüzünlü bir gülümsemeyle, kahvemden bir yudum aldım. Abimle ilişkimiz, her zaman çok iyi olmuştu. Belki evin tek kızı olmamdan kaynaklanıyordu bilmiyorum ama abim bana çok düşkündü. Bende ona tabii. Evlendiğinden beri görememiştim onu, bir yıl olmuştu. İçim özlemle dolup taşarken, geriye kalan tek işimin, bu konuyu annem ve babama açmak olduğunu biliyordum.

Güneşin ilk ışıkları, perdemin arasından yüzüme vurduğunda esneyerek olduğum yerde doğruldum. Mutfaktan gelen seslerden anladığım kadarıyla, ev halkı uyanmıştı. Yataktan kalkarak, elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim ve üzerimde ki papatya desenli beyaz pijamalarımdan kurtuldum.

Dolabımdan kot pantolonumu ve siyah V yaka bol kazağımı çıkarıp bir çırpıda giyindim. Telefonumu elime aldığımda abimin yarın gece için aldığı uçak biletinin detaylarını gördüm. Bu kadar çabuk halletmesini beklemiyordum ama bir yandan iyi olmuştu. Kararımdan vazgeçmeden, yola koyulmak benim için en iyisiydi.

Odamdan çıktığım an burnuma dolan sucuk kokusuyla derin bir nefes doldurdum içime. Özleyecektim çünkü. Mutfağa girdiğimde, annemin çayları koyduğunu gördüm. "Günaydın," dedim yanağına sulu bir öpücük kondurup. "Babam nerede?"

"Günaydın kuzum," dedi annem her zamanki neşesiyle, çayları masaya koyarken. "Ekmek almaya gitti, gelir birazdan."

Kafamı onaylarcasına sallarken, kardeşim Emir, "Anne ya!" dedi mızmız bir tavırla, dudaklarını büzerek. "Ablama kuzum diyorsun, bana eşek sıpası. Alınıyorum artık."

Gülerek Emir'in saçlarını karıştırdım. "Kaç yaşına geldin be çocuk, hala beni kıskanıyorsun."

"Ne kıskanacağım ya? Annem zaten beni daha çok seviyor, biliyorum ben." dedi bilmiş bir tavırla.

Gözlerimi devirip, kafamı salladım umursamazca. Emirle de, abimle olduğu gibi aram çok iyiydi. Sadece birbirimizi sinir etmeyi çok severdik. Onun yanındayken, ablası gibi değil de, onunla yaşıt bir arkadaş oluyordum. Yeri geldi mi de Emir bana abi oluyor, destek oluyordu her konuda. Seviyordum keratayı.

Sıcak KahveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin