BÖLÜM 27
"Sur'a Üflenen Nefes"
İYİ OKUMALAR🎮
Leman Kaya;
"Oyunun adı neydi peki?" Bana yönlendirdikleri onlarca soru ardından sadece bu biriydi. Bir saat önce, Pozan ve Ülker eve bir hışımla girmiş bedenlerimize damgalanan cezanın armağanı olan o izi çözmüşlerdi. Fakat bir sorun vardı. O iz artık bedenimizde yoktu. LAPTÜ kimdi? Neydi? Bunu bana ilk verilen görevden beri niçin sorgulamamıştım? Ya da oyun kurucuları olduğuna inanıp üstüne mi düşmemiştim? Her şey o kadar hızlı olmaya başlamıştı ki bir şeylere yaklaştığımızı hissettikçe kör bir düğüme dolanıyor gibiydik.
LAPTÜ SİZE ACIMAZ!
Görev sonrası beliren bir cümleydi bu. Klasikleşmişti. Önümüzde duran detaya karşı böyle kör olmamızı anlamıyordum. Hele de böyle bağlı olduğum oyuna karşı. Eğer bu kelimeyi biz oluşturuyorsak, kendimize mi acımadığımızı anlamlandırıyordu?
Şu son günlerde öğrendiğim gerçekler bedenimi yıpratmıştı. Tüylerim her seferinde ürperiyordu. Fakat bir türlü bir sonuca varamıyordum. Her defasında karşıma aşamayacağım başka duvarlar örülüyordu. Ben mi kendimi körleştiriyordum yoksa oyun kurucuları mı anlamıyordum.
"Hatırlamıyorum..." Ağzımdan dökülen kelimeyle Pozan histerik bir kahkaha attı. Gözlerimi yumdum. Yavaşça nefesimi dışarı verirken titrememi kontrol altına almaya çalıştım. Gerçeği söylüyordum ama inanmak istemiyorlardı.
"Aynen, kesin hatırlamıyorsun. Söylesene turuncu kafa bunca zaman sana güvendik ama neden güvendik?" Ellerini saçına geçirirken oldukça gergindi. Açıkçası hepimiz gergindik. Fakat Pozan'da fazlası var gibiydi...
"Ne demeye çalışıyorsun?" Derken gözlerimi bana diken Pozan'a çevirdim. Karşımdaki hangi Pozan'dı?
"Demeye çalışıyorum ki, bizden bir şey saklama!" Mavi gözlerini yansıtırken oldukça korkutucu bakıyordu. Onu böyle görmek istemiyordum. Bugün yaşadığım her şey yeterince fazlaydı zaten.
"Sizden bir şey sakladığım falan yok ve sakin ol tamam mı?" Pozan son cümlemin bitişini yüksek bir sesle tamamladı. Ortamızdaki sehpanın üstündeki vazoyu ellerine alıp karşı duvara fırlatarak. Duvardan yere inen cam parçaları içimi yansıtıyordu sanki.
"Elinin ayarına dikkat et lan!" Aras, Pozan'a doğru yürürken aralarına Tunç girdi. Şu an Pozan'ın sinir krizi geçirdiği oldukça açıktı. Boynunda yer alan şah damarı belirginleşmiş, yüz ifadesi çatışmış ve kızarmıştı. Neden bu denli delirdiğini bir türlü çözemiyordum. Tamam normal bir olay değildi fakat bu tepkiler de Pozan'lık değildi.
"Dikkat etmezsem ne olur lan! Kafayı yemek üzereyiz farkında mısınız? Belki de delirdik! Yarın bir gün içimizden birinin öldüğünü düşünsene! Pardon!..." Tunç onu tuttuğu için Aras'ın üstüne gidememişti. Geri çekilip kafasını tavana kaldırdı. Sık sık alıp verdiği nefesinde her an boğulacak gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L A P T Ü
Science FictionNeşeli bir kişi olmasına rağmen dışarıdan soğuk ve durgun bir yapıya sahip olması onu yalnız yapmıştır. Hayatını bilgisayara ait yaşayan Leman Kaya, tam bir yıldır kendini sanal hayat oyununa adamıştır. Ve her şey bu oyunla başlamıştır. Ah pardon he...