*
B A D E
Utku Demir mutfağını temizlemesinin ardından benimle kurabiye yiyip biraz sohbet ettikten sonra bir iş yemeğine katılmak üzere evden ayrıldı. Böylece ben tek başıma kaldım. Yine.
Ama bu sefer hiç üzülmedim çünkü yarın akşam Utku Demir'le birlikte bir doğum günü kutlamasına katılacaktım. Bu da bu akşamı ve yarının tamamını kendimi bu kutlamaya hazırlamamla geçireceğim demek oluyordu.
Yeni insanlarla tanışacaktım. Adından başka hiçbir şeyi bilmeyen biri için bunun nasıl olacağını hayal etmek çok zordu. Ama hevesliydim. Bu evde tek bir akşamı daha bütünüyle tek başıma geçirmektense bütün riskleri alıp o kutlamaya gideceğimi biliyordum. Kimsenin benimle konuşmasına bile gerek yoktu. Bir köşede oturup konuşan insanları izlemek bulunduğum şu aşamada beni eğlendirmeye yeterdi. Hatta artardı. Canlı canlı televizyon izlemek gibi düşünün.
Tabii Utku'nun arkadaşlarının kibar ve saygın insanlar olduklarını ve bu yüzden benimle konuşacaklarını umuyordum, bu ayrı meseleydi.
Birkaç kıyafetim vardı. Utku benim için almıştı ve hepsi güzel şeylerdi. Sade, rahat ve renklilerdi. İçlerinden hangisini giyeceğime karar vermem zor olmadı. Şık görünmek istiyordum ve birkaç pantolon ile kazağın yanında sadece bir tane elbisem vardı, o yüzden onu seçtim. Tatlı bir pembe rengindeydi. Etekleri dizlerime kadar uzanıyordu, kollarımı sıkıca saran kumaşı ise yumuşacıktı. Bağrımı açıkta bırakan oval bir kesimi vardı. Çok güzeldi.
Bütün gece yatağımda o elbiseyi giydiğimi düşleyerek ve aklıma gelen ihtimallerden senaryolar yazarak dönüp durdum. Senaryolarımın çoğunluğu izlediğim filmlere dayanıyordu, bu yüzden bazılarında aniden bir müzik duyup dans etmeye başladığım oluyordu fakat elbette gerçek hayatta böyle şeyler olmadığının da farkındaydım. Yine de düşlemesi eğlenceliydi.
Öğlene doğru bu tatlı düşleri gördüğüm rüyalarımdan uyandığımda ruh halim oldukça ışıltılıydı. Yataktan gülümseyerek kalkmış, uzun bir kahvaltı yapmış ve sonra da keyifle duşa girmiştim. Duştan çıktığımda elbisemi giymek için sabırsızlansam da daha Utku'nun gelip beni almasına saatler olduğunu bildiğim için rahat eşofman takımlarından birini üstüme geçirdim. Saçlarımı havluyla sarıp cep telefonumu alarak odamdan çıktım ve koridora adım attığım anda bir çığlık işittim.
Tek başınıza yaşadığınız evin içinde bir çığlık işitmekten daha kötü ne olabilirdi?
Çığlık atan kişinin elinde bir sopayla tam karşınızda olması mı?
Kesinlikle öyle.
Ben de karşımdaki kadınla aynı anı saniyelerde tiz bir çığlık koyuverirken bir adım geri atıp sırtımı kapıya yasladım. Gözlerim yuvalarından çıkacakmışçasına açılmışlardı. Ve biraz önce tatlı hayallerle sarhoş ettiğim kalbim şimdi delicesine çarpmaktaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nar Çiçeği
Romance"Salonumda baygın bir kadın yatıyor." Mevcut durumu özetlemek için en doğru yol bu muydu, bilmiyordum. Ama dağınıklıktan nefret eden, buna rağmen en ufak bir stres anında hızla dağılan zihnimin içinde olan biteni özetleyen en mantıklı kelime grubu b...