11

18.2K 2.3K 828
                                    

*

B A D E

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

B A D E

Eğer geçmişime dair hala herhangi bir şey hatırlamadığım gerçeğini bir kenara koyarsak, her şey yolunda gidiyordu. Yeni işim için aldığım eğitimde ilk haftayı nihayet geride bırakmıştım ve şimdi, bu iş kotarabileceğimden daha fazla emindim. Sağlam adımlarla ilerliyordum. Çok iyi öğretmenlerim vardı ve ev arkadaşım destekleyici biriydi. Üstelik ben öğrendiğim şeyleri kavramakta, anlamakta ve uygulamakta hiç sıkıntı yaşamıyordum. Gerçekten de zeki birisiydim yani. Yeniden her şeyin iyi tarafını görmeye başlamış, sakinleşmiş ve kendime gelmiştim.

Bütün bunlar kâbuslarımın, korkularımın ve endişelerimin tamamen tükendiği anlamına gelmiyordu elbette. Keşke gelseydi ama hala geleceğimden ve geçmişimden korkarak düz duvarı izlediğim dehşetli bazı anlar yaşıyordum. Bazen aklıma düşen ihtimallerle o kadar çok telaşlanıyordum ki kalbim göğsümden çıkacakmış gibi atıyordu. Sakinleşmek için derin nefesler almak bile yetmiyordu, kalkıp camı pencereyi açmam gerekiyordu. Ve hala uykuya dalana kadar endişelerimin beni kemirmek isteyen sivri dişleriyle savaşıyordum ama artık hemen çökmüyordum. Pes etmemek için tutunabileceğim şeyler vardı. Ayakta durmama yardımcı olacak şeyler. Bunlara minnet duyuyordum.

Küçük çabalarım da vardı tabii. Bazen gözlerimi kapatıp, zihnimi rahatlatıp, bir şeyler hatırlamayı deniyordum. Hatta hafta sonu evde yalnız kaldığım bir akşam mumlar yakmayı ve bir meditasyon müziği açmayı bile denemiştim. Zihnimin kuytu köşelerinde bir şeyler bulmak için çok çabalıyordum. Ufacık bir görüntü, bir parça ses ya da bir koku... Ama geçmişimden kendini hatırlatan tek şey ayva tatlısı olmuştu bu zamana dek. Onu da yalnızca bir an için anımsar gibi olmuş, sonra da kaybetmiştim.

Mirza polisle birlikte bana dair bir şeyler aramaya devam ediyordu. Utku Demir'in beni bulduğu bölgeye yakın yerleşim yerlerini araştırıyorlardı. Henüz bir şey çıkmamıştı ama Mirza bir ipucu bulana dek pes etmeyeceğini söylüyordu. Ona yardımcı olabilmek için ufacık bir şey hatırlasam yetecekmiş gibi hissediyordum. Bir isim, soyisim, bir sokak numarası... Sanki bu düğümün çözülmek için yalnızca biraz gevşetilmeye ihtiyacı vardı ama ben bunu başaramıyordum.

Başaramıyordum fakat bu başaramayacağım manasına gelmiyordu. Yalnızca biraz daha zamana ihtiyacım vardı. Sonsuza kadar kayıp kalamazdım. Utku böyle söylemişti. Bir noktada bulunacaktım. Buna inanıyordum. Açıkçası buna inanmayı bırakırsam ne yapacağımı pek bilemiyordum.

"Öğle yemeği için hazır mısın?"

Toprak'ın sorusuyla son on dakikadır kurcaladığım programdan başımı kaldırdım ve ona baktım. Artık tanıdıklaşan yüzünde küçük bir tebessüm vardı. Açık kahverengi saçları hafiften dağınıktı. Sabahları gayet derli toplu gelse de benim gibi çalışırken dağıtıyordu kendisini. Onun bu görüntüsüne alışmıştım.

Nar ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin