*
Utku Demir Zorbey sanırım artık resmi olarak erkek arkadaşımdı. Aslında bu konuda özel bir konuşma yapmamıştık. Ya da bana bir teklif sunulmamıştı fakat Toprak'a bir sevgilim olduğundan bahsetmem konusunda tavsiye verirken ciddi olduğunu biliyordum. Ayrıca çalınan öpücükler, elimi tutuşları, bana gizlice göz kırpışları... Bütün bunları da unutmamak gerekirdi.
Beni öptüğü geceden sonra bütün haftayı adeta bulutların üzerinde yürüyerek geçirmiştim. Her şey çok yoğundu, etrafımda çok fazla insan vardı ve her birinin talepleriyle yakından ilgilenmem gerekiyordu ama bütün bunları umursamıyordum. Çünkü ziyadesiyle mutluydum. Kalbimin içini pamuk şekerle doldurmuşlar gibi hissediyordum. Ne kadar yorulursam yorulayım Utku Demir hep yanımda oluyordu ve varlığı siyah, kalın uçlu bir keçeli kalem misali diğer her şeyin üstünü çiziveriyordu. Gözümün ucu ona değdikçe içimde enerji patlamaları yaşıyordum. Sevinçle, hevesle ve yaşama isteğiyle doluyordum. Dünyayı güzelleştirmek, bir yerlere ağaç dikmek istiyordum. Onu severken sakin kalamıyordum.
Yakın bir zamana kadar hayatımın hatırladığım kısmında benim için en değerli şey Utku'nun arkadaşlığı olmuştu ve yalnızca arkadaşken bile ilgisi benim içimi ısıtıyordu. Şimdi aramızda arkadaşlıktan fazlası vardı, haliyle Utku Demir'in ilgisi de farklı bir boyuttaydı. Bu boyutun kalbimi bir kazana atıp erittiğini hiç şüphe duymadan söyleyebilirdim.
Mesela bundan iki hafta önce asla Utku'nun dizlerime yatacağını, parmaklarımı o yumuşacık saçlarının arasında ya da o muhteşem suratında dolaştırmama izin vereceğini düşünmezdim. Oysa bunların hepsi yaşanmıştı. Parmak uçlarım teninde dolaşırken ruhum kalıbına sığmayacak raddeye ulaşmıştı. Nasıl böyle hissedebildiğimi bilmiyordum fakat kuşkusuz ki bu hissi seviyordum.
"Âşık olacaksın. Çok âşık hem de. Aynaya gülümseyerek bakacak, kendi kendine şarkılar mırıldanacak ve dünyanın en mutlu insanıymış gibi hissedeceksin. Sana bir kere bakan herkes kaderinde aşk olduğunu görebilir, bu bir sır değil."
Utku çiftliğe kahvaltıya gittiğimiz gün bana aynen bunları söylemişti. Haklı çıkmasını umuyordum ve haklı çıktığına memnundum. Gerçekten de âşık olmuştum. Aynaya gülümseyerek bakacak, kendi kendime şarkılar mırıldanacak ve dünyanın en mutlu insanıymış gibi hissedecek kadar âşıktım ona. Kaderimdeki aşkın Utku Demir olmasından da çok mutluydum.
Yine de kafamda soru işaretleri yok değildi tabii. Eski hayatımda buna benzer duygular hissedip hissetmediğimi, eğer hissettiysem nasıl sonuçlandığını merak ediyordum. Belki de ben her şeyi unutmadan önce bir sevgilim vardı. Pekâlâ, bu çok ama çok düşük bir ihtimaldi. Çünkü benim sevgilim birden bire ortadan kaybolsa ve iki buçuk ay boyunca ortalarda görünmese ben herkesi ayağa kaldırırdım. Onu bulana kadar durmaz, pes etmezdim. Oysa beni arayan hiç kimse yoktu. Bir sevgilim varsa bile bütün bu olaylardan sonra artık sevgilim olabileceğini zannetmiyordum. Ve belki de çok romantik bir yaklaşım olacaktı ama daha önce Utku'ya karşı hissettiklerime benzer bir şeyler hissetmiş olsam bunu hatırlarmışım gibi geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nar Çiçeği
Romance"Salonumda baygın bir kadın yatıyor." Mevcut durumu özetlemek için en doğru yol bu muydu, bilmiyordum. Ama dağınıklıktan nefret eden, buna rağmen en ufak bir stres anında hızla dağılan zihnimin içinde olan biteni özetleyen en mantıklı kelime grubu b...