8 ☂️ Gökyüzünde beliren binlerce yıldız

464 73 50
                                    

Selam selam~ 💐

Soru işaretlerinin cevaplanacağı bir bölümle geldim, umarım beğenirsiniz💚

Keyifli okumalar dilerim🍌

🎧 Sweet Child O Mine

8 ☂️ Gökyüzünde beliren binlerce yıldız

Merdivenlerin indiği yerin hemen sağ yanında bulunan geniş ağaç kütüklerinden yapılma oturaklara oturmuştuk. Jungkook hemen karşımda, yüzüne bile bakamadığım cüce ise sağ tarafımda yerini almıştı. 

Korkmam gerektiğini biliyordum, ama içimde korkuya dair hiçbir iz yoktu. Tamam bir anda ortaya çıkan o cücenin yüzüne bakamıyordum ama ondan ürkmüyordum da.

"Kanyon'a hoşgeldin Jimin. Bu soytarı yolda sana bir şey yapmadı değil mi?"

"Ne demeye çalışıyorsun sen bunak? Bir şey falan yapmadım ona! Ayrıca bana bir daha soytarı dersen yemin ederim çilek reçellerinin hepsini o cüce boyunla ulaşamayacağın yerlere koyarım."

"Ha?! Yaşlıya saygı da kalmamış."

Tanrım, ne oluyordu burda? O cüce şuan gerçekten de Jungkook'la konuşuyor muydu? Acaba mutasyona uğramış bir insan alabilir miydi? Sarı gözleri lens olsa, boyu radyasyondan dolayı kısa kalsa, surat şekli de kimyasal maddelerden dolayı bozulsa ve ten rengi... Aman Tanrım ne saçmalıyordum ben?! Ten renginin koyu yeşil olmasından dolayı bahane bile üretemiyorum. Sanırım aklımı kaçırıyordum.

Bu Kanyon, o canavar, konuşan tuhaf bir cüce. 

Neler oluyordu? Gerçekten deliriyor muydum?

"Evet Jimin, bu sirk palyaçosu sana şuana kadar neler anlattı? Ya da şöyle söyleyeyim; ne bilmek istiyorsun?"

Eğer normal bir zamanda olsak cücenin sirk palyaçosu diyişine güler ve Jungkook'a bakarak dalga geçerdim. Ama normal bir zamanda değildik. Ve Jungkook da normal birisi değildi. Ayrıca Jungkook'a bakıp bu konu hakkında dalga geçecek cesarete de şuan sahip değildim.

Bakışlarımı ellerimden kaldırıp yanımdaki cüceye çevirdim. Koyu yeşil suratında yer edinen sarıya çalmış kehribar renkli gözlere baktım. Minik boyuyla yere ulaşamayıp havada sallanan kalın, kısa bacaklarına, 4 parmaklı ellerine, buruşmuş yüzüne ve üzerine geçirdiği bej rengindeki sert kumaştan oluşan küçük pelerinine baktım. Tamam, korku filmi havası olsaydı kesinlikle şuan korkudan ölebilirdim, hele ki o Hodin denen vakadan sonra... Ama açıkçası cüce şuan çok tatlı gözüküyordu gözüme. Belki de bu nedenle korkmak yerine kendimi rahat hissediyordum. 

Sonunda sorularımı cevaplayacak birisi bulmuştum ama neden hiçbir şekilde ağzımı açamıyordum? 

"Tamam en iyisi ben baştan anlatmaya başlayayım. Şuan konuşamıyor olman normal. Nerden başlasaaam?"

Cüce minik boyuyla sert kütükten zıplayarak yere atladığında ne yapacağını merak etmiştim. Benim aksime Jungkook cücenin tahta masadan uzaklaşmasıyla yüzünü buruşturmuş ve kafasını elleri arasına alarak pişmanlık dolu bakışlarını serbest bırakmıştı.

"Tanrım... yine başlıyor!"

"Bundan yıllar yıllar önce insanlıktan uzak, çok uzak bir dağ diyarının silik tepeleri ardında muazzam görüntüsüyle ufukta parlayan bir ülke vardı. Ülke; şifalı suları, tatlı meyveleri ve kibar canlıları ile dört bir yandaki yaratıkların dikkatini çekerdi. Buraya giriş yapmak isteyen varlıkları ülkenin kralı izin vermediği sürece uzakta tutan devasa bir kalkan ve devasa kalkanın ardında sakladığı sırlar vardı. Kalkan devasa güllerle kaplı olan duvardan içeri zorla girmeye çalışan her bir kimseyi uzun zehirli sarmaşıkları ve sivri dikenleriyle öldürürdü. Bir gün bir imkansızı başararak bir şekilde kalkandan içeri sızmayı başaran bir çift tüm ülkeyi talan etti. Gece yarısı herkes tatlı uykusunu yaşarken her yeri yakıp yıktılar. Cüceleri öldürüp, perileri yaktılar. Etrafta gece boyu çığlık sesleri duyuldu, küller uçuştu, kalpler dünyaya küstü. Kaçmayı başarıp sağ kalan birkaç tür ise kısa sürede bu iki canavardan dişi olanı yakalayıp öldürdü, diğerinin ise intikam yeminiyle kaçıp öfkesini-"

Clown Canyon // KookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin