Helloo, nasılsınız bakalım?🌸
Bıraktığım mükemmel şarkıya bakın ve bölümü keyifle okuyun~
🎧 A Town With An Ocean View
16 ☂️ Gece sabahı bir kapı çalınıyor
Kurulan uzun masada seramik tabaklar ve büyük sepetler içine koyulmuş meyve ve sebzelere sahiplik eden sofraya bakıyordum. Bu kadar kalabalık olan bir masada ilk bulunuşumdu. Yetimhanede olmamdan ötürü oldukça kalabalık ortamlarda oturmuşluğum elbette vardı. Fakat bu denli çoğunu ilk defa görüyordum.
Masa yok yoktu derecesine çeşit çeşit yiyecekle kaplıydı. Hemen yanımda oturan Jin hyung ve diğer yanıma geçmek isteyip orayı kaptırmasıyla Jin hyung'a yalvaran Taehyung'un sesi dolduruyordu kulağımı. Etraf cıvıl cıvıldı. Sabah olmasına rağmen herkes bir neşe içerisindeydi. Kahvaltı için çalıştığım yere gelen insanların tuğlulalı duvar misali olan ifadesinde eser yoktu.
Jungkook bizim aksimize iki sıra ötemizdeki masaya oturmuş Amber ve Rina'yla sohbet ediyordu. Daha çok elinde tuttuğu elmayı havaya kaldırıp onu almak isteyen Rina'yla oynuyor ve Amber'ın kapanmak bilmeyen çenesi yüzünden onu dinliyormuş numarası yapıyor gibiydi. Yüzünde bir tebessüm vardı. Rina her ufak zıplayışında ve Jungkook, Rina yakalayamasın diye elmayı her havaya kaldırışında bu gülümseme de büyüyordu. İlk tanıdığım kişinin aksine aslında böyle bir karaktere sahip olması tuhaf hissettirmişti.
"Herkese günaydın!"
Kanyonun arka tarafından bir ses yükseldi. Yüce cüce giydiği uzun cübbesiyle olduğumuz alandaki masalara doğru ilerlemeye koyuldu. Yüzündeki masum gülümseyiş ve dün gecenin verdiği yorgunluk nedeniyle salına salına yanıma geldi buruşuk suratının katlanmasına neden olacak şekilde daha da geniş gülümsedi.
"Nasılsın bakalım?" Kontrol ediyormuşçasına omzuma nazik bir şekilde dokundu ve t-shirtümün üst kısmını biraz açarak sargılarla sarılmış kısma baktı ve "Ho, ho! Düşündüğümden daha iyi halde." diyerek kısa boyuyla saçlarımı okşadı.
"Sen güçlü bir çocuksun Jimin. İyi katlandın." Esen rüzgarla birlikte o an sanki bana güven aşılamıştı Cüce. İçimin kıpır kıpır olduğunu hissetmiştim yalnızca. Arkasını döndü ve kısa kollarını arka tarafta, bel kısmında birleştirerek birkaç masa ilerimizdeki yaşlı bir bayanın oturduğu masaya yerleşti.
"Hey Lanu, bakıyorum da bugün de her zamanki gibi güzelsin." diyerek yüksek sesli bir kahkaha attı Yüce Cüce cazibeli bir edayla. Karşısındaki hanımefendi bekledi ve "Bakıyorum da sende her zamanki gibi modundasın Cüce." dedi. O an bundan daha çok dikkatimi çeken bir şey olmuştu. Cüce'nin dediği ismi anımsamıştım. Lanu demişti. Jungkook'un geçen gün kıyafetlerimi yıkayan kişiyi söylediğinde Luna adını dile getirdiğine emindim. Bahsettiği kişi o olabilir miydi?
"Lanu Kanyon'da belki de herkesin sevgisini kazanan ilk kişidir." Sessiz bir şekilde gelip Lanu'ya bakan Lumin'e baktım. Üzerine uzun kollu, kehribar rengi kumaştan yapılmış bir bluz geçirmişti. Bağlı kollarıyla havada uçuyor ve Luna'ya bakıyordu. "Buradaki herkes düşünmeden onun için canını verebilir." diye eski günleri anımsıyormuşçasına konuştu.
"Günaydın." dedim onu görmüş olmanın verdiği tebessümle. Yavaşça bana döndü ve omzuma baktı.
"Olanları duydum," ve mırıldanarak devam etti. "senin için endi-" Yüzüme baktı ve başını çevirerek devam etti. "endişelendim."
"Ahh," Lumin'in yanaklarının kızardığını fark ettim. Her ne kadar çekinerek söylese de bu duruma gülmeden edememiştim. Ağzımdan çıkan kahkahaya hakim olamadım ve gülümsedim. "Endişelendirdiğim için üzgünüm Lumin ama şuan iyiyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clown Canyon // Kookmin
FantasíaJeon'un lideri olduğu Palyaço Kanyonu'ndaki yaşam ağacı, Jimin'in kalbine bağlıydı. Büyülü kanyonun devasa ağacına yaşam veren Jimin, götürüldüğü kanyonda Jungkook ve beraberinde liderlik yaptığı tuhaf yaratıklarla birlikte, sihir bozulana dek yaşa...