17 ☂️ Diyarın geçidinde bir harita

320 55 9
                                    

Selaaam~🍒

Bu bölümde bol bol Lumin ismini duyacaksınız gibii, keyifli okumalar diliyorumm ve bölümü arayı açmadan atmamın şerefine bir tebrik istiyorum✨

🎧 Secret Library Daguerreo - vocal version

17 ☂️ Diyarın geçidinde bir harita

Kulaklarımda, ta uzaklara kadar uzanıp sıralanarak örülen ağustos böcekleri cıvıldıyordu. Kahvaltı sonrası herkes işlerine koyulmuştu. Jungkook'un da dediği üzere merhemi sürmüş ve Kanyon'un aşağısına inerek Lumin'i beklemeye koyulmuştum. Herkes işte meşgul olacak ki köprünün aşağısına tarafı tamamıyla bomboştu.

Renkli kayın ağacının altına uzandım ve gözümü kamaştıran güneşle gözlerimi kıstım. Burası ferahtı. Uzun zaman önce unuttuğum o rahatlığı hatırlatıyordu. Çalıştığım onca part-time iş sonrasında burası gerçekten, huzur vericiydi.

"Hey, aşağıda napıyorsun?"

Lumin'in hafif ince tonlu sesi kulağımı kapladı bu sefer. "Burada beklemen gerekirdi." dedi mırıldanarak. Uzaktaydım fakat zar zor da olsa işitebildim. Ayağa kalktım ve aşağı inmesini beklemeden merdivenlerden yukarı çıktım. Fakat Lumin bunu beklememiş var daha ilk basamaktayken uçarak yanıma gelmişti.

"Keşke söyleseydim, boşu boşuna aşağı indin."

Gülümsedim. "Ah evet. Bunu telafi etmek için bana bir elma vermelisin."

"Ah, orada bulabilir miyim bilmiyorum ama tamam, deneyeceğim." diyerek dediklerimi ciddiye aldığını belli etti. Gülümsedim. Görünüşü nedeniyle mi bu kadar sevimliydi bilmiyordum. Ama yaptığı her hareket oldukça tatlı hissettiyordu.

Merdivenleri çıktık ve Jungkook'un da odası olan büyük kayanın yanında kalan köprünün hemen başında bekledik.

"Dikkat et, köprünün basamakları değişecek. İşaretli olanlara basmamaya çalış." dedi Lumin uyararak.

İple desteklenen köprüde bazı basamaklarda Lumin'in de dediği üzere nokta benzeri belli belirsiz işaretler vardı. Bunların o kadar dikkatli bakmadıkça belli olmadığını fark ettim o an.

Lumin'le ilerledik, köprüyü geçtik ve en sonunda yan yana dizilmiş olan üç odanın önüne geldik. Patika yolun arka tarafında kalan odaların kapıları önünde minik basamaklar ve hemen yanlarında ise oturmak için yapılmış yerler vardı. Lumin odaları geçerek ilerlemeye devam etti ve ben daha eşyalarımı koyduğum odama göz atamadan daha ilerisini bilmediğim Kanyon'da ilerledi. Onu gözden kaybetme korkusuyla hızla hareket ediyordum.

Kayadan odaların sol tarafından devam eden patika yol hafif tümsekleriyle yukarı doğru uzanıyordu. Güneşin düştüğü toprak, nadir basılan ayak izleri haricinde çimenlerle kaplı ve yemyeşildi. Odaların sert kayadan olan kısmı yukarı yükselen patika yolun sağ tarafında duvar misali boy gösteriyordu.

"Hey, diye seslendim o an Lumin'e, biraz yavaşlayamaz mısın?" Nefes nefes kalmıştım. Lumin'in durduğunu gördüğümde çoktan dik yokuşu tamamladığını anladım. Ben daha arkasındaydım fakat o çoktan yolu tamamlamıştı bile. Kanatlarım olsa çok daha kolay olurdu diye düşünmeden edemedim o an. Bu şekilde çıkmak yorucuydu.

"Daha yolun yeni tamamladık, hemen yorulduysan tepede ne yapacaksın merak ediyorum açıkçası." dedi ve minik, gerçekten belli belirsiz bir şekilde kıkırdadı. Ellerim dizlerimdeyken kesik kesik nefesler alıyordum.

"Tepe mi?"

"Ah, evet. Burası benim Kanyon'da en sevdiğim yer. Pek fazla..." duraksadı ve etrafa bakarak devam etti. "Pek fazla tercih etmiyorlar buraya çıkmayı, ama ben görmeni istedim." dedi utangaç bir tavırla. Gülümsedim ve doğrulup tırmanmaya devam ettim.

Clown Canyon // KookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin