Yeni bölüm geldii.Aslında bunu atmaya çok üşendim ama yine de atıyorum fsdfsdkjfsdkj Neyse iyi okumalar dilerim^^
Ben iç sesin esprilerine maruz kalırken bir yandan da yürürken Noah ile Louis sohbet ediyorlardı.Ben de sohbetlerine katılmak yerine sessizce onları dinlemeye başladım.
N:Ciddi misin?
L:Evet.Sen de inanamadın değil mi?
N:Nasıl inanayım?İmkansız gibi bir şey!Yani, Lulu ve sen...Hiç tahmin edemezdim.Umarım doğru kişiyi bulmuşsundur.
L:Buldum bile.
N:Bence de.Lulu senin için doğru kişi.
L:Lulu'dan bahsetmiyo-
Noah bana bakarak Louis'in sözünü kesti.
N:Ben de doğru kişiyi buldum sanırım.
Yavaşşşş.Uçuyor bu iç ses.Acil yardımın lazım.Güleyim mi?Cevap vermesem mi?
Cool ol .Önüne bak ve sanki onun sana baktığını hiç fark etmemiş gibi davran.
Tamam!
İç sesin tavsiyesine uyarak sanki kıyamet kopsa fark etmeyecekmişim gibi önüme bakarak ortalarında yürümeye devam ettim.Umarım cool gözüküyordumdur.Umarım.
L:İşte, pastaneye vardık.
Louis'in cümlesiyle gözlerimi yoldan çekip önümüzdeki pastaneye diktim.Çok tatlı bir görünümü vardı.Toz pembesine boyanmış dış duvarları, ve duvarların köşelerinden geçen beyaz renkte fırfırları vardı.Üstünde ise dükkan ismi yazmıyordu; "Bon Appetit" yazan süslü bir yazı yer alıyordu.Görünüşüne o kadar bayılmıştım ki çilekli pastanın beni hayal kırıklığına uğratmamasını içten bir şekilde diliyordum.
Y/N:Vay canına! Louis, harika bir göz zevkin var.Ba-yıl-dım!
Bunları söyleyerek Louis'in yüzüne baktığımda o mükemmel-
Dur tahmin edeyim; o mükemmel gülümsemesini mi gösterdi sana?
Ha?Nerden bildin? Sana bahsettiğimi hatırlamıyorum.
Unutkanlık başlamış sende.Acil bir doktora gözükmen lazım.Gerçi onun yerine tımarhane de olur.Ama senin için değil BENİM için! DELİRTECEK MİSİN SEN BENİ YA?BIKTIM ŞU LOUİS MİDİR NEDİR O "MÜKEMMEL" GÜLÜMSEMESİNDEN.BANANE YA BANANE?
Tamam ya, sakin ol.Altı üstü gülümsemesini övdüm çocuğun.Sanki her gün övüyorum da, hanımefendi bundan bıktı.
Lâ Havle ve lâ Kuvvet-
N:Eeee? Ne sipariş edeceksiniz?
Ben ne istediğimi adım gibi bilerek cevap verdim.
Y/N:Ben bir çilekli pasta alayım.Ama dur bir dakika, kaç lira?
L:Lira mı?
Y/N:Evet, neden şaşırdını-
Off!Doğru ya, burada dolar kullanıyorlar.Ne yapacağım iç ses?Yardım et.
Her -affedersin- boka bastığında yardımımı isteyeceksen bedavaya yağma yok.
Bu son.Hadi nolur.
Öff, tamam ama bundan kolay ne var?Bırak erkekler ödesin.
Çok mantıklı.Nerde beleş oraya yerleş.
Y/N:Eee, aslında ben dolar kullanmıyorum kendi ülkemde, bu yüzden de-
L:Yani? Zaten hesabı biz ödeyecektik.
Y/N:Ha öyle mi, tamam.Çok teşekkür ediyorum ikinize de.
N:Sorun değil.
L:Aynen.Sen otur istersen.Biz alıp geliriz.
Y/N:Tamam.
Onlar pasta seçerken bende içeride bir masa bulup oturdum.Dışarıyı izlerken az önce yürüdüğümüz sokakta yaşlı bir kadını takip etti gözlerim.Pembe takımıyla beyaz saçlarına rağmen çok ihtişamlı duruyordu.
Arkadaşlar bu takımı hayal edin^^
Ben onun o mükemmel model yürüyüşünü hayranlıkla izlerken arkasından yürüyen siyahlar içine bürünmüş başka bir adam belirdi.Adam, adımlarını hızlandırarak kadının yanına geçti ve çantasını kapıp koşmaya başladı.Ve ben, ne yaptığımı daha farketmeden adama doğru koşmaya başladım.
Eveet bölüm bitti pek bir szö söyleyemeyeceğim çünkü abim bilgisayarı alıyor.O zaman herkese iyi akşamlar dileyip gidiyorum!<3
-Ayşegül
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mom, dad; how did you meet? (LP fanfic)
RomanceHayır, kesinlikle bir portalla dünyaca ünlü Louis Partridge'in yatak odasına düşmedim, hangi aptal buna inanır ki? (Louis in konuşmaları "L" ile gösterilirken, senin yaptığın konuşmalar Y/N ile gösterilecektir.İyi okumalar dilerim.)