5. Bölüm❄️

366 62 32
                                    

Multimedya: Jin Epiphany 🌙

"Oynaya oynaya gelin çocuklar el ele el ele gelin çocuklar" durak yolunda duyduğum ses ile o tarafa doğru döndüm. Cemoş seke seke kulağında kulaklıklar yanımdan geçiyordu.

Kısa bir şekilde gülüp kolundan tuttum, yanımdan geçerken beni fark etmeyecek kadar dalgın olan arkadaşıma. Muhtemelen daha ayılmamıştı. Kolunu tuttuğum an önce olduğu yerde durup bir şeyi düşünmeye başladı. Tekrar dürttüğümde bakışları sonunda bana dönebilmişti.

Beni gördüğü an bir an yüzüme baktı 'kim bu mal' der gibi... Tekrar dürttüğümde anca kendine gelebilmişti. 'ha' diye bir nida yükseldi dudaklarının arasından...

Dudakları kıvrılırken kolunu omzuma attı. "Naber Nisoş? Çoktandır görüşemiyoruz..." dedi ben de gülünce yürümeye başlamıştık. Çoktandır görüşmüyoruz dediği de dündü. "İyi valla Cemoş..." etrafıma bakındım bir an.

"Buralarda mı oturuyorsun?"

"Evet ilerdeki sitede..." dediği yöne baktım bir an biz de orada oturuyorduk. Sırıtarak ona döndüm. "Yemin et...."

"Valla ya... Sana yalan borcum mu var? " dedi yakınarak

"E biz de orada oturuyoruz ki zeki kankam"

Şimdi şaşırma sırası ona geçmişti. Dediğimi iade i ziyaret edip bana yolladı. "Yemin et!"

"Evet... " dedim sırıtarak.

"Biz daha önce nasıl karşılaşmadık o zaman?"

"Valla kanka orasını bilemem senin sabahları etrafı görüp idrak etme kabiliyetini gördük, muhtemelen karşılaşmadık yoksa hatırlardım..."

"Şu durumda bile kendini övdün ya Nisoş helal olsun kankim"

Konuşa konuşa sonunda durağa gelebilmiştik. Otobüse binip paraları ödeyip ayakta dikilmeye başladık. Okul çok uzak değildi.

Okulun olduğu durakta inince direkt kapının orda Edoşla karşılaştık zaten yanında da Çağatay...

"Ooooo kankilerim sabahı şerifleriniz hayır ola..." gözlerini etrafta gezdirdi. "Tunç kankim nerde?"

Çağatay ona gülüp "Bilmiyorsun sanki beyefendinin huyunu... Şimdi kıçında pireler geziyordur..." dediğiyle beraber güldük pek uykucu birine benzemiyordu oysa ki...

Konuşa konuşa her zamanki yerimiz olan kamelyaya oturduk. Biraz zaman geçmemişti ki ders zili çaldı.

Cemoş suratını buruşturup kafasını yukarı doğru kaldırdı ve bir şeyler mırıldandı. Duyduğum şey "Allah'ım yardım et işkence başlıyor"

Cemoş'a gülüp yerimizden kalkıp okula yöneldik. Gerçekten şimdi işkence başlıyordu. Sabahları neden ilk dersler sayısal olurdu ki dağılan beynimizi toplamamız için mi...

Bunu şu an bize bakan herkes anlayabilirdi. Allah aşkına sabah bütün dersleri sayısal olupta kafayı yemeyen var mı?

Sınıfa yöneldiğimizde keyfimizi kaçırtacak tek şey sınıfta fizikçinin nöbet tutuyor olması zannetmiştim. O da kötüydü ama şu anki şeyle kıyaslanamazdı. Hadi bakalım benim de çoktandır elim kaşınıyordu.

Evvuet reina bu günkü ikinci bölümle karşınızda!!!

Soruları alayım...

Yeni bölüm bu gün geledebilir gelmeye de biilir ona göre...

Neyse bu kadar boş yapmak yeter ben bir merheme uğrayayım Kuzeyaşkım ne alemde falan bakayım selamını falan getiririm ️❤️❤️

Lise FaciasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin