Multi medya: Nabız
Okulun kapanmasına bir kaç gün kala hiç aralık vermeden okula gidenler kimdi?
Öyle çok düşünmeye de gerek yoktu aslında.
Tüm neredeyse herkes evde öğlenin bilmem kaçına kadar yatıp tembellik yaparken saatin 7:00'ında zımba gibi olup okulun yolunu tutuyorduk.
Derse hoca gelmeyince ya kantine iniyorduk ya da kaloriferin önündeki sıraya oturup sohbet ediyorduk.
Canım sevgilim geldiği gibi başını masaya koyup yatıyordu. Hani bir laf vardı ya taştan yumuşak her yerde yatarım diye o da öyleydi. Poyraz'ın dediği kadar vardı. Uykucu.
Genel olarak gülüp eğlensek de bazen gelmek istemiyordum bile. Hiç kimsenin suratını görmek dahi istemiyordum bazen. Eski okulumda da bir anda olmuştu her şey. Her şey bir anda tepetakla olmuştu.
Ne kadar anlamak istemesem de bir gerçek vardı. Herkesin çıkarlarına kadar vardım. Henüz beni çıkarları haricinde gerçek anlamda seven biriyle karşılaşmamıştım. Ya da hissetmemiştim. O yüzden şu anki mutluluğum bana gereksiz geliyordu, her ne olursa olsun sonunda üzülen taraf ben oluyordum. Kimsenin kalbini kırmasam da en sonunda kalbi kırılan ben oluyordum. Ve alıştığım bir diğer şey, son darbe en ummadığım kişiden oluyordu.
Aklımdaki düşünceleri kovup yanımda uyuyan Tunç'u dürttüm. "Kalk hadi uykucu. Gidelim."
Kaşlarını çatıp ağzının içinde bir şeyler mırıldandı. "Kalk hadi sıkıldım, aşağıya inelim biraz." dedim sıkılmış sesimle.
Gözlerini hafif aralayıp kafasını kaldırdı. "Kalk o zaman." dedi yeni uyandığı belli olan kısık ses tonuyla. Yüzü çok solgundu, göz altları çökmüştü.
Ayağa kalkacağı sıra kolundan tutup durdurdum. "İyi misin?" dedim. Yüzüme baktığı sıra gözüme çarpan bir diğer şeyde gözlerinin içinin de kıpkırmızı olmasıydı. Ya haddinden fazla uykusuzdu, ya da birşeyler kullanıyordu.
(Tunçaşkmda torbacı oldu ahey ahey)
Başını olumlu anlamda salladı. "İyiyim ama gece pek iyi uyuyamadım." dedi tek eliyle yüzünü sıvazlarken.
"Neden?" dedim meraklı bir ses tonuyla.
"Ablam bizde iki gündür. 2 yaşında bir oğlu var. Gece ne kendi yatıyor ne de bizi yatırıyor. Bir iyilik yapayım dedim ucu bana dokundu. Bu gece sırf ben baktım."
Dudaklarımı büküp yanaklarını sıktım. "Kıyamam sana ben. Eve gidince direkt uyu çok solgun görünüyorsun."
Kaşlarını çatıp yanaklarındaki ellerimi tutup çekti. "Acıyor kızım ya."
"Yaa ama çok yumuşak yaa. Off tamam hadi kalk gidelim."
Elimden tutup peşinden çekiştirmeye başladı.
Kantine indiğimizde bizimkileri her zamanki masada görünce oraya ilerledik.
Birşey yapasım yoktu.
Tunç un peşinden ilerledim.
Bizimkilere selam verip oturduğumuz da sohbetlerini dinlemeye başladık.
Birkaç dakika sonra masaya gelen bir arkadaş grubuyla gözlerimiz oraya döndü.
Biri esmer erkek iki de kumral kızdı.
Mavi gözlü olan konuşmaya başladı. Odağı direkt Poyraz dı. Tek kaşımı kaldırıp dinlemeye başladım.
"Pardon gelebilir miyiz?" Dedi yumuşak bir ses tonuyla.
Poyraz eliyle oturun gibisinden işaret verdi. "Gel Peri gel." Dedi gülümseyerek. İsmini de biliyordu haa.
Cemre tek kaşı havada Poyrazın uzattığı eline bakıyordu.
İntikam soğuk yenecekti 😎
Soğuk savaş başlasın dı artık 🤝🏻✨
Sea.
Nabersiniz laa..
Kısa oldu farkındayım ve telafi edeceğimden emin olabilirsiniz.
Bölüm hakkında düşünceleriniz?
İstek/öneri?
Yeni bölüme kadar görüşürüz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Faciası
Short StoryBir lise macerası. Genç kız edebiyatı #146 28.04.21 Umutsuz #1 04.10.21 Başlama Tarihi 04.01.21 Bitiş Tarihi 17.11.22 Başlamadan önce şunu belirteyim. Bu kitap ergenliğimin ortalarında yazılmaya başlandı. O yüzden belli bir mantık aramayın. Sadece e...