24. Bölüm❄️

187 31 104
                                    

Multimedya: Her aşk bir gün biter💔

24. Bölüm "Kalp yalan söylemez"

Nisan Günay♥️

Tunç sabah çıktıktan sonra daha geri gelmemişti. Bu az da olsa da endişelenmemi sağlıyordu.

Daha tam olarak neden öyle davrandığını da bilmiyordum. Çünkü dediğine göre Doğanı benimle görmüştü, ama Doğan Tunç gittikten sonra yanıma gelmişti.

Kafam çok karışıktı.

Öyle arasına birkaç dakika kalmıştı. Kurtarıcımız zil çaldığında hiçbir şekilde dinlemediğim dersi çekmekten kurtulmuştum.

Yavaşça çantamı toparladım. Uyuşuk adımlarla sınıftan çıkarken adımlarımı koridorun sonundaki kızlar tuvaletine çevirdim. İçeri girdiğimde kapıyı kapattım.

Saçlarımı yeniden bağlarken tutan tutam yüzüme dökülen perçemlerimi elimle düzelttim.

Başıma ağrı giriyordu ufaktan.

Ellerimi yıkayıp tuvaletten çıktığımda adımlarımı bahçeye yönlendirdim. Biraz hava almak iyi gelebilirdi.

Bahçede ki boş banklardan birine oturduğumda cebimden telefonumu ve kulaklığımı çıkartıp şarkıyı ayarladım.

Listemi karıştırıp dinlemeye başladım. İlk şarkı bitince değiştirecektim ki gelen aramayla bakışlarım telefonumu buldu.

Abim arıyordu.

Aramayı yanıtladım. "Efendim Abi."

"Güzelim yemek yedin mi?" Dedi sorgularcasına. Şu an öğle arasında olmamıza rağmen kantine inmemiştim. İştahım yoktu.

Dudağımın kenarını ısırıp "Hayır... " dedim korkarak.

Sıkıntılı bir nefes verdi. "Dışarı çık geliyorum beraber gidelim. Senin tek başına yiyeceğin yok. Annem gelince bana kızacak, 'Bu kızın hali ne.' Diye bir deri bir kemik kaldın Nisan..."

"Abi..." sözümü kesti.

"Abi falan yok Hazar ve Fatih ile yemeğe gidiyorduk seni de almaya geliyorum..."

Israrın faydası olmayacağını anladığımda o görmese de başımı salladım. "Tamam..."

🍀🍃

Abim beni tekrar okula bırakırken bahçede oturan tek tük kişilere baktım tanıdık kimse yoktu.

Sınıfa çıktığımda oturan bizimkileri gördüm. "Selam?" Diyerek elimi hafif kaldırdığımda bakışları beni buldu.

"Nerdesin kızım sen, haber de vermedin. Telefonu da açmadın. Önce Tunç sonra sen..."

"Emreyleydim ben..."

Eda tek kaşını kaldırarak bana döndü. "Emre, şu geçen akşam yanında getirdiğin yakışıklı çocuk..."

Çağatay'ın hafif öksürmesiyle gözü anlık ona kaydı.

Başımı salladım. "Evet.. o"

Yerime geçtim.

Zilin çalmasına birkaç dakika kaldığı için herkes yavaştan gelmeye başlamıştı.

Çantamdan defterimi çıkarttım. Kalemliğimi de çıkarttığımda çantamın fermuarını kapatıp yanıma bıraktım.

Kalemliğimden kalem çıkarmak için açtığımda gördüğüm kağıt parçasıyla kaşlarım çatıldı. Küçük kağıt parçası buruşturulmuştu. Elimle yavaşça düzelttim.

Lise FaciasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin