"Arkadaşın olabilirim, benim de kimsem yok zaten."
Duyduklarıyla kafasını hızla yanında oturan siyah saçlıya çevirdi. O da sevinmişti kendine benzer biriyle tanıştığına. Doğru dürüst konuşabildiği ilk kişinin teklifini kabul etmesi onu mutlu etmişti.
Küçükken arkadaş olmak istediği diğer çocuklar tarafından genelde dışlanır, önemsenmezdi. Böyle olunca da Felix kimsenin arkadaşlığına ihtiyacının olmadığını düşünmüştü. Okulda da kimseyle yakınlık kurmaz, kendi başına takılırdı.
Ancak o gün yıllar sonra ilk defa birine arkadaş olmayı teklif etmişti. Neden onca zaman sonra bu gence sorduğunu, neden Changbin olduğunu bilmiyordu. Sadece içindeki his ona öyle yapmasını söylemişti.
Yalnız kişiler dışlanır sanıyordu, onun gibileri nedensiz bir şekilde sevmezler diye korkuyordu. Fakat yanında oturan bu genç onu dışlamazdı, aksine daha iyi anlar, severdi diye düşündü. Bu yüzden içten içe sevinmişti galiba.
"Neden yalnızsın peki? Ailen yok mu...?"
Zaten kısık sayılabilecek sesi, son cümlesinde neredeyse duyulamaz hale gelmişti. Büyüğüne doğru dönmüş, parlayan gözleri üzüntüyle bakıyordu. Kendinin de aynı durumda olduğunu unutmuş, siyahlı bedene üzülmeye başlamıştı. Kim hak ederdi ki yalnız olmayı?
Felix, tüm insanlar mutlu olsun isterdi. Kimseyi kırmamaya çalışır, tüm canlılara hassasiyetle yaklaşırdı. Tıpkı elleri gibi olan küçük kalbi, saf bir sevgiyle doluydu. Kolayca kandırabilirdiniz onu, birkaç yalanla bile kendinizi sevdirebilirdiniz sarışın oğlana.
İnsanlardan uzak durmasının bir nedeni de buydu. İnsanlar, Felix'in küçük saf kalbi için tehlikeliydi. Ve bu küçük kalp, yine birine güvenmişti. Ancak hissediyordu küçük olan, tanıdığı tüm o insanların aksine Changbin onu severdi.
Derin düşüncelerinden büyüğün sesini duymasıyla sıyrıldı ve dikkatini tekrar ona verdi. Ağzından dökülen her bir cümlede Felix, daha da çok sarılmak istiyordu ona. Belki de rahatlardı o zaman, belki sadece sarılmaya ihtiyacı vardı?
"Annem ve babam, beni pek sevmezdi. Hatta hiç sevmezdi. Onlar için değersiz biriydim, işlerine yaramıyordum. Abime yaptıkları gibi beni de kontrol etmek istediler, onların geleceği için gençliğimi heba etmemi istediler. Biliyordum, benimle işleri bittiğinde tek başıma kalacaktım. Tabii şimdi de tek başımayım ama en azından elimde gençliğim var. Hayallerim, kendi geleceğim için güzel planlarım var."
Biraz duraksayıp bakışlarını küçüğüne çevirdi. Gözleri hafiften dolmuş, masum bakışlarla onu izliyordu. Gülümsemeden edemedi, ağlamak üzere olsa bile çocuk fazla tatlı duruyordu.
"Onlara karşı gelmeye başlamamdan itibaren her gün kavga ettik. Yaklaşık üç ay sonra ise artık dayanamadım. Orada kalmaya devam etmem için hiçbir neden yoktu, beni oraya bağlayan bir şey yoktu. Hızlıca toparlanıp çıktım evden. Her duruma karşı biriktirdiğim bir miktar param vardı. İlk işim onunla tek odalı bir yer kiralamak oldu. Okuldan çıktıktan sonra işe gidiyor, paramı kazanıyordum; geceleri ise zaman buldukça ders çalışıyordum. Tekrar para biriktirdim ve üstüne borçlanarak küçük bir daire kiraladım."
Changbin her ne kadar güçlü durmaya çalışsa da küçüğü anlayabiliyordu. Görebiliyordu gözlerindeki hüznü. Rahatlamasını umarak yanına yaklaştı ve kollarını siyahlının boynuna doladı. Changbin ilk başta şaşırsa da belli etmeden karşılık verdi sarışının sarılmasına. Derin bir nefes alıp ağzından birkaç cümle daha çıkmasına izin verdi.
"Yani hep yalnızdım, bu güne kadar tabii. Artık sen varsın güzel çocuk, bir de kardan adam. Artık ikiniz değil, üçümüz varız."
~
Nasıl oldu bilmiyorum, umarım beğenmişsinizdir~Bir de buna bölüm yazmak çok hoşuma gidiyor, soft falan oluyorum. Şu sıralar pek sık yazamıyorum ama, bekleyen varsa geciktiğim için üzgünüm :/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snowman, Changlix ✔︎
FanfictionHerkesin evde ailesiyle geçirdiği keyifli yılbaşı gecesinde yalnız başına sokakta yürüyen Changbin, yaptığı kardan adam ile konuşan sarı saçlı bir genç görür... Changlix #2, 01.07.21 Seo Changbin × Lee Felix