Snowman, Changlix ✔︎

31⛄Biraz M

Oruçluyken okuduğunuzda gireceğiniz günahtan ben sorumlu değilim!

Ayrıca yorum ve oy bekliyorum çikolatlarım~

Sevgilisinin gönderdiği ses kaydından sonra ilerleyen dakikalarda neler olacağını az çok tahmin edebiliyordu. İlk seferi değildi Changbin'in, sadece Felix'i incitmekten korkuyordu.

Yine de, sonuçta bunu o istememişti. Sarışın olan kendi iradesi ile o mesajı atmıştı ve açıkça büyük olanı davet ediyordu. Neden hayır desindi ki? İkisi de birbirini yeterince seviyor ve güveniyorlardı.

Küçüğünü daha fazla yalnız bırakmamak için merdivenlerden çıkmaya başladı. Odanın önüne geldiğinde ise kapalı kapının ardında onu ne tür bir manzaranın beklediğini bilmiyordu. Bu ise daha fazla heyecanlanmasına sebep olmuştu.

Derince yutkunduktan sonra kapıyı çaldı, içeriden onaylayan bir ses beklemiş olsa da bir şey duymadı. Temkinli bir şekilde kolu indirip kapıyı araladı. Bu küçük aralıktan bile yatak görünebiliyordu ve Changbin'in şimdiden nefesi kesilmişti.

Felix, yatağın ortasında sırtını duvara yaslamış ve bacaklarını kendine doğru çekmiş oturuyordu. Üzerinde siyah saçlıya ait beyaz bir gömlek vardı, ilk iki düğmesi açık olduğu için köprücük kemikleri ile beyaz teni gözler önündeydi. Gömleğin uç kısmı mahrem yerini kapatsa da pürüzsüz beyaz bacaklarını kapatmamıştı. Her zaman düz gördüğü sarı saçları bu sefer kıvırcık olmuştu ve dağılmıştı. Ancak bu dağınıklık, Felix'in üzerindeki en harika ayrıntı gibiydi.

Komodinin üstünde ve odanın zemininde birkaç tane mum vardı, Felix'in lavanta kokusuna benziyordu. Batmak üzere olan güneş büyük pencereden görülüyordu, turuncu rengindeki ışık direkt olarak sarı saçlı gencin yüzüne vuruyordu.

Changbin kendini bir tabloya bakıyormuş gibi hissetti. En ince ayrıntısı için aylarca üzerinde çalışılmış bir sanat eseriydi o. Gözlerinin görebileceği en güzel manzara buydu.

"Sevgilim, çok beğendiysen daha sık yapabilirim. Ne dersin?"

Duyduğu sesle birlikte halen kapının arasında durduğunu fark etti. İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra nerede durması gerektiğini bilemedi. Changbin'in şapşal hareketlerine kıkırdayan Felix, elini yatağın üstüne koyup oraya gelmesini belirtti. Sarışın olan kafasını yana yatırmış, şirin bir gülümsemeyle kendisine bakıyordu.

Sıklaşan nefeslerini görmezden gelerek yatağa adımladı. Üzerindeki hırkasını çıkardı ve üst vücudunu saran beyaz tişörtüyle kaldı. Yatağa, Felix'in yanına otursuğunda ise göğsünün üstünde bir el hissetti. Sarışın olan, büyük bir ilgiyle siyah saçlının kaslarına dokunuyordu.

"Biliyorsun, ilk seferim olacak bu. Ama eminim sen nazik olursun, canımı acıtmazsın. Öyle değil mi aşkım?"

Eli hala büyük olanın sağ göğsünün üstündeyken, sevgilisinin kulağına yaklaşıp sessizce konuştu. Kalın sesi biraz çatallıydı, kelimeleri söylerken ağzından çıkan sıcak nefesi diğerinin kulağını okşuyordu.

Söylediklerine cevap beklemeden, yavaşça bir bacağını kaldırdı ve Changbin'in diğer tarafına attı. Şu an siyah saçlı olanın kucağına oturmak üzereydi.

Dengesini bozmamak için elleriyle büyük olanın omuzlarından tutunup ilerledi ve aralarında boşluk bırakmadı. Halen dizleri üzerinde durduğu ve diğerinin kucağına tam olarak oturmadığı için yüzü, siyah saçlı olanın yukarısında kalıyordu.

Changbin yatağın üstünde duran ellerini karşısındaki ince bele yerleştirdi ve küçük bedeni kucağına yerleştirdi. Gördüğü güzellik karşısında transa geçmiş gibiydi.