24. ve 25. bölümün oyları biraz düşük kalmış, onlara da oy verirseniz çok sevinirim^^
~"Changbin, benim sana bir şey söylemem lazım!"
Birlikte evi temizliyorlardı, Changbin elektrik süpürgesiyle oturma odasını süpürürken, Amerikan tarzı olan mutfağı da Felix toparlıyordu. Temizlik işlerini pek bilmediği için büyük olan ona bu görevi vermişti.
Süpürgenin yüksek sesinden dolayı bağırdı Felix. Yemek masasına kalçasını yaslamış, iki elini ise sağ ve sol yanına koymuştu. Changbin küçük olanın sesini duyunca süpürgeyi kapatıp diğerinin konuşmasını bekledi.
"Bence... bazı konular hakkında konuşmamızın vakti geldi. Sen ne düşünüyorsun?"
Siyah saçlı, küçük olanın neyden bahsettiğini anlayınca içinde büyüyen heyecanı engelleyemedi. Birkaç gündür günlük işlerini yaparken bile aklını meşgul ediyor olması onu biraz korkutsa da, şimdi her şeyi açıklığa kavuşturacakları için rahatlamıştı.
"Tabii, gel otur."
Sarı saçlı, yaslandığı masadan uzaklaşıp Changbin'in oturduğu koltuğa oturdu ve yüzleri karşı karşıya olacak şekilde yerleşti. Söze nasıl gireceğini önceden planlamış olsa da, büyük olanın gözlerine baktığı anda hepsini unutmuştu. İçinden ne geçiyorsa onu söylemeye karar verdi daha sonra.
"Hayatıma girdiğin günden beri, seni o ağacın arkasında gördüğüm andan beri benim için hep farklı biri oldun Changbin. Ben insanlarla konuşmayı bilmeyen, bir tane bile tanıdığı olmayan, anne babasının korumasına muhtaç olan küçük bir çocuk gibiydim. Benim için, o kardan adamın yanına seni davet etmem ve sohbet etmek istemem bile dönüm noktam gibiydi. İlk defa yapmıştım çünkü bunu, ilk defa birini sohbet etmek için benimle oturmasını istrmiştim, ilk defa konuşurken kekelememiştim...
Belki sana garip gelir, bana bile bazen öyle hissettiriyor. Seni gördüğümde içimde bir sıcaklık hissettim, en son kazadan önce annemle yemek yerken hissetmiştim bunu. Bana onu hatırlatmıştın. Evimi, kollarında huzur bulduğum tek kişiyi, ailemin sıcaklığını hatırlatmıştın.
Daha sonra ise bu sıcaklığın neden kaynaklandığını anladım. Annemin ve babamın evi değildi çünkü burası artık; bizim evimizdi. Seninle aynı yerde yaşadığımda hissettiğim şey kaybettiğim ailemin özlemi değildi. İçinde senin olduğun, sadece ikimizin olduğu yeni bir aile oluşturmuş olmamızın verdiği heyecan ve mutluluktu."
Dedikten sonra büyük olana baktı, gülümseyerek gözlerinde biriken yaşlarla birlikte onu izliyordu. Bakışlarından aldığı destekle beraber konuşmaya devam etti.
"Yani, ben ailemi kaybettiğimi sanarken aslında kendi ailemi oluşturmuştum. Gitmeni istemedim. Hep benimle ol, birlikte aynı evde yaşayalım, her anımızda yan yana olalım istedim. Bilmiyorum, belki bencilce gelebilir sana. Ama benim yanımdan hiç gitme, sadece benimle ilgilen istedim. Changbin, uzatmasam iyi olur. Hep benim yanımda kalır, ailem olur musun?"
Gözlerindeki yaşlara rağmen ufak bir kahkaha attıktan sonra son derece ciddi görünen küçüğüne gülümsedi.
Felix'i hep küçük bir çocuk olarak görmüştü. Dünyayı tanımıyordu, her şeye inanıyordu, hayatında gördüğü en temiz ve saf insandı, evet. Ama kesinlikle bir çocuk değildi o. Görmüştü. Felix yalnız büyümüş olabilirdi, ancak bu yalnızlık sayesinde şu an olduğu kişiydi. Yaşına göre olgundu, elindekinin değerini biliyor ve sevdiği tek tük insanları kırmamak için elinden geleni yapıyordu.
"Ne yani, bu bir evlenme teklifi miydi? Bunu sen değil, ben yapmalıydım Lixie!"
Sahte sitemi yüzünden gülen sarışını izledi Changbin. Hayatında görüp görebileceği en güzel manzarayı her detayıyla bir kez daha aklına kazıdı. Kısılan gözlerinin içinde oluşan o parıltılara ve yıldızları andıran benzersiz çillerine tekrar hayran kaldı. Tüm evrendeki en harika canlının o olduğunu düşünüyordu. Hiçbir kelime, hiçbir sıfat onun güzelliğini anlatmaya yetmezdi.
"Hayır, evlenme teklifi değildi. Sadece seni seviyorum, sonsuza kadar da seveceğim. Söylemek istedim, benim için ne kadar değerli olduğunu bil diye."
"Sana olan sevgimi iki basit kelimeyle ifade edemem Lixie. Ama şunu bil ki, sen benim için ne hissediyorsan benim için de öyle. Ben senden başkasıyla ilgilenmem, peki ya sen?"
Küçük, şirin bir kıkırtı sundu sarışın. Büyük olanın sesindeki merak, onu güldürmüştü.
"Benim ilgilenebileceğim başka kimsem yok ki Binnie. Ama artık sadece ben ve kardan adamım değil, üçümüz varız."
Tanıştıkları zaman küçük olana söylediği sözleri duymak Changbin'i sevindirmişti. Hatırlayacağını düşünmüyordu ancak yanıldığını fark etti. Felix, her bir kelimeyi hatırlıyordu.
Aynı anı ikisinin de aklına geldiğinde birbirlerine bakıp gülümsediler. Artık ikisi değil, üçü vardı.
~~~~~
Nedense biraz final havası verdiKorkmayın, hemen final yapar mıyım ben öyle :D
Bu bölümle birlikte kitap 5K olacak ve ne kadar teşekkür etsem az. İlk kitabımı yayınladığım zamanı hatırlıyorum, 50 okunma olunca inanılmaz sevinmiştim ve şimdi başka bir kitabımın 5K okunmuş olması sanki gerçek değil gibi.
Bu ficle beraber tanıdım çoğunuzu ve sizi gerçekten çok seviyorum, bunu mümkün kıldığınız için ve bana destek verdiğiniz için de bir kez daha teşekkür ederim.
Ay geveze mi olmuşum nedir, duygulandım bir de ehehe
Sizi seviyorum, görüşürüz <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snowman, Changlix ✔︎
FanfictionHerkesin evde ailesiyle geçirdiği keyifli yılbaşı gecesinde yalnız başına sokakta yürüyen Changbin, yaptığı kardan adam ile konuşan sarı saçlı bir genç görür... Changlix #2, 01.07.21 Seo Changbin × Lee Felix