15 ~ Kırmızı Leke

99 10 73
                                    

Gripin - Durma Yağmur Durma

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gripin - Durma Yağmur Durma

15. BÖLÜM



Hard disk.

Kaşlarım çatıldı. "Bunun ne işi var sende?" Gülerek dikleşti ve havalı bir hareketle hard diski döndürüp avucunun içine aldı. Ceketinin cebine koyduğunda dikkatle hareketlerini inceliyordum. O düşmandı.

Tarafımı çoktan seçtiğimi herkes görebiliyordu ama o gece düzenlenmeden hiçbir zaman resmi olarak kabul etmeyeceklerdi. O gecenin öncesinde Oğuz ve Gökhan Karaslan'ın benimle tekrar konuşacağını da tahmin etmek zor değildi. Karaslan'ların sonu benim ellerimdeydi. Tüm sermayeleri, miras olarak sadece benim üzerime kalmıştı. Beni karşılarına almayı kesinlikle kabul etmeyeceklerdi. Bu yüzden gözümü boyamak için ölmüş annemi dahi kullanacaklarına emindim.

Karaslan'ları yerle bir edecek bir diğer şey de o hard diskti. Ve Baha Karaslan, o diski bizzat kendisi bana getirmişti. Peki nereden bulmuştu?

"Bunun sende ne işi var?" Diye sordum tekrardan, üstüne bastıra bastıra. "Sakin ol, kardeşim! Birazdan pençelerini üzerime salacakmış gibi bakıyorsun." Sakinleşmeye çalışarak gözlerimi kapattım. Onu ilk gördüğüm an, ilk söyledikleri sözler hâlâ zihnimde yankılanıyordu. Onu abim olarak göremeyeceğimi söyledikten sonra kendisi bana abimmiş gibi davranamazdı. Ben onun babasından hediye gelen oyuncağı değildim! "Sakın. Sakın bir daha bana kardeşim deme." Dedim dişlerimin arasından hırsla.

"Güzel ve hoş bir başlangıç yapmadığımızı biliyorum, Eda. Bundan sonra da yapacak değiliz. Fakat iyi geçinsek çok güzel olacak." Alayla güldüm. Resmen onunla dalga geçtim. "Neden, Baha Karaslan? Mirasınızı çöp edersem diye mi korkuyorsun? Soy adınızı silmemden mi korkuyorsun? Korkma, ben oyunumu adil oynarım. Barbarlık sizin kanınızda olabilir ama benim kanımda yok." Göz devirdi. "Sırf o ailede büyümeye mecbur bırakıldığım için beni suçlayamazsın." Bu sözü içten içe sarsılmama neden oldu.

Uçurumda konuştuğumuzda gözlerinde, çocukluğundan kalma acıların izlerini görmüştüm. Çok küçük yaşta annesini kaybetmişti ve bu babasının suçuydu. Acısını yaşamasına bile izin verilmemişti. Kim bilir daha neler yaşamıştı?

Geçmişi acı olabilirdi, şu anki karakterinin mimarı da o acılar olabilirdi. Ama bunu fark ettiyse de değiştirmesi için bir şeyler yapması gerekirdi. Yapmadı. O suçsuzdu, ben de suçsuzdum. Ebeveynlerimizin suçunu bizler çekiyorduk.

Ben onun suçsuzluğunu görüyordum ama o benimkini göremiyor gibiydi. Belki de sırf hırstı. Bu hatasıydı işte. Kendi iradesiyle ve hırsıyla gerçekleştirdiği hiçbir hareketin, davranışın telafisi olamazdı.

Ona yakın olacak ya da şefkat gösterecek değildim.

"Karaslan Malikânesinde büyümüş olman, şimdi mağdurlara karşı tam bir şerefsiz gibi davranmanı haklı göstermez, Baha." Dedim net bir şekilde.

YAĞMURUN NEFESİ : ZUHÛR (I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin