4 ~ Emniyet

140 9 179
                                    

Medya: Tanıtım Videosu


No Clear Mind - When You're Not Here


4. BÖLÜM


Kasım soğuklarının bastırmasına bir de sürekli yağmurlu günler eklenince içinden çıkılmaz bir hâle geliyordu.

Siyah dar pantolon üzerine kırmızı saten gömlek giyip ucunun birini pantolonun içine sokup diğerini dışarda bıraktım. Siyah, yandan fermuarlı kabanımı giyip fermuarını çektim. Düz uzun saçlarımı içinden çıkardım ve sırtıma dökülmesini sağladım. Yine kahverengi far ve rimel sürmüştüm sadece. Rujum bu sefer tam kırmızı değildi ama yine kırmızının açık bir tonuydu. Uzun çizmelerimi kutusundan çıkarıp kapının kenarına koydum. Uzun askılı siyah-kırmızı bir çantaya gerekli olacak her şeyi koydum.

Abimle beraber evden çıkmadan hemen önce çizmelerimi giyip fermuarlarını çektim ve beraber evden çıktık. "Hiçbir detayı atlama. Ve hiçbir şey saklama. Saklayacak bir şey olmadığını biliyorum ama olsun. En ufak bir detay çok işe yarayabilir. Tamam?" Abim ilk defa bu kadar ciddiydi. Arabaya bindiğimizde rahat bir nefes verip kemerimi taktım. "Tamam." Ya da değil.

Şafak sökmüş, güneş sokakları aydınlatmıştı. Sabah ayazı tüm kuvvetiyle çarparken hasta olmaktan korkmuştum. Bir de bununla uğraşamazdım şahsen. Sabah trafiğini gördüğümde göz devirdim. "Abi, cidden her sabah buna katlanıyor musun?" Bir bakış attı. "Neden her sabah 8'de evden çıkıyorum sanıyorsun? Mesaimin öğlen birde başlıyor olmasına rağmen?" Haklı.

"Ya beni erken isterlerse?" Dedim merakla. Gıdım gıdım ilerliyorduk resmen. Abim hafifçe ilerledikten sonra tekrar durup bana baktı. "İstemezler. Bilgilendirdim. Benimle birlikte geleceğini biliyorlar. Bizzat kendim teslim edeceğim seni polislere." Dedi şakayla. Dik dik baktım. Gerçekten, şu durumda yapılması gereken bir şaka mıydı bu yani?

Sıkıntıyla önüme dönüp neredeyse ilerlemeyen, fırsattan istifade aradan sıyrılarak karşıya geçen insanlara göz gezdirdim. İlerideki durağın cam duvarına yaslı kişiyi gördüğümde donakaldım. Beyaz, kapşonlu şişme montuyla, Kızıl Maske tam bana bakıyordu. Yutkunamadım. Nerede olduğumu nereden bulmuştu? Neden yine o günkü gibi tam gözlerimin içine bakıyordu? Bu seferki maskesi sadece gözlerini ve yüzünün sağ yarısını kapatıyordu. Sol yüzünün gözaltından aşağısı açıktı. Hoş bir sakal kesim tarzı vardı. Teni hafif yanık gibiydi. Çarpık bir gülümseme yüzünde yer edindiğinde ister istemez yumruklarımı sıktım. Elini cebine attı ve beyaz bir telefon çıkardı. Bu adam neden her şeyini beyaz kullanıyordu?

Telefonumun bildirim sesi yükseldiğinde bir an nefes almayı bıraktım. Ellerimin arasındaki telefonu açtım.

Gönderen: Bilinmeyen Numara
"Çok gerginsin. Yüzün bembeyaz. Kendi rengine dön, Desise. Beyaz benim rengim ;)"

Numaramı bulması zor olmazdı. Seçil'in telefonundan almış olabilirdi.

Ah, Seçil... Ne kadar çok özlemiştim onu..

Gözlerimin dolduğunu hissederken elim hızla tuşa gitti ve bastırıp camın inmesini sağladım. Sabah ayazı yüzüme çarparken gözlerimi olabildiğince kırpmamaya çalıştım. Abimin bakışlarını üzerimde hissetmek bana hiç de yardımcı olmuyordu.

Biraz olsun rahatladıktan sonra camı kapattım. Kızıl Maske yoktu. Gitmiş olmalıydı. Can sıkıntısıyla kulaklıklarımı çıkardım ve telefona takıp müzik dinlemeye başladım.

YAĞMURUN NEFESİ : ZUHÛR (I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin