Bazen cehennemin alevleri, cennetin çiçeklerinden daha kutsal olurdu. Bazen yakmak, güzelleştirmekten daha anlamlı olurdu. Bazen gülmek, yanmaktan daha ağır gelirdi. O zaten yanmıştı. Külleri parça parça dökülürken onu izledim. Kül hâlde dahi olsa sanki göz gözeydik. Sanki bana bakıyordu.
Sevgilim... Küllerini yine yeni yeniden yakacak kadınla karşı karşıyasın.
***
1. KISIM FİNAL BÖLÜMÜ
"Nasıl bu derece dağıldınız?" Aynaya eğilmiş, kan kırmızı rujumu dudaklarıma yedirirken Cansu'nun meraklı ve şaşkın sesini işitiyordum. Makyajımı tazelemiş, saçımı düzeltmiştim. Önümdeki makyaj çantasındaki fondöteni, Cansu'ya fark ettirmeden boynumdaki morluğa sürüp kapatmıştım. Ondan çekindiğim yoktu. Sadece bizzat kendim gördüğümde rahatsız oluyordum ve fark ettiklerindeki o aptal bakışlar beni daha da rahatsız edecekti. Sinirlenmek istemiyordum.
"Seni ilgilendirmeyen konularda merak sahibi olma, Cansu." Ruju kendi çantama atarken onun getirdiği makyaj çantasının fermuarını kapattım ve siyah lavabo tezgahında ona doğru kaydırarak ittim. "Çünkü bu sadece beni sinirlendiriyor."
"Özür dilerim, Nefes Hanım." Dedi ve sustu. Çenemi kaldırarak boynumu açtım ve aynada boynuma baktım. Aklımda dolanan çeşitli fikirler vardı. "Cansu." Çantayı büyük çantasına koyarken bana baktı. Boynumu işaret ettim. Tam üzeri kapatılmış morluğun üstünü. "Sence şuraya bir dövme yaptırsam nasıl olur? İnce el yazısıyla yazılmış küçük bir kelime." Boynuma baktı ve başını hafifçe yana eğdi. Aynadaki yansımasından gözlerimi çekip direkt ona baktım.
"Ne yazdıracaksınız efendim?"
"Desise."
"Güzel olur. Bence yaptırmalısınız."
Zaten yaptıracaktım...
Kırmızı telefonumun ekranını aydınlatıp saate baktım. Akşam 10'a geliyordu.
"Çıkalım artık." Dedikten sonra son kez aynada kendime bakıp lavabodan çıktım. Cansu da peşimden geliyordu.
Büyük salona girdiğimde tamamen cam olan karşı uzun dış cephe duvara baktım. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmuru ve göğün saniyelik aydınlanıp kararmasını fark ettim. Benim için dönüm noktası olan her gece yağmur yağıyordu ve bunu fark etmiştim.
"Anne!"
"Anne yardım et bana!"
Kendi çığlıklarım kafamda yankılanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMURUN NEFESİ : ZUHÛR (I)
Teen FictionFısıltı. Her gece rüyalarımda kulaklarımı çınlatan sonsuz bir fısıltı gibiydi onun sesi. Damarlarımda uçsuz bucaksız süzülerek akan kanı durdurabilecek tek güç gibiydi nefesi. Şah damarımdan. Savcı olma hayaliyle ikinci kez üniversite sınavına hazır...