6 ~ Nefes

121 12 87
                                    


Evgeny Grinko - Noir

Keti - Ver Beni Yalnızlığa


6. BÖLÜM


"Bu savaşta en çok sen yorulacaksın, Eda. Bir tarafta annen, diğer tarafta baban."

İçinde de değil, tam merkezinde hapis edildiğim durum, iyice karmaşık hâle geliyordu. Daha anne olayını çözemeden bir de baba faktörü çıkmıştı. Bunlar gerçekte kim? Neden hepsi benim peşimde?

Namını duydum, demişti. Ne namından bahsediyordu? Yaptığım tek şey en yakın arkadaşımı kendimde değilken öldürmekti. Bu muydu nam?

"Bakın. Ben artık kafayı sıyırmak üzereyim. Herkes farklı bir şey söylüyor! Yok dayınım, yok annenim, yok kuzeninim, yok amcanım, bilmem ne! Benim bildiğim bir tane annem, bir tane babam, bir tane de abim var! Ne amcam ne de dayım var! Yıllar önce ailem onlara resti çekip İstanbul'a gelmişler. Başka akrabam yok yani!" Uzun uzun bana bakarak beni dinledi. Hiç sözümü kesmedi. Bu benim için artı puan olsa da bu adamın tehlikeli olduğu her halinden belliydi. Özellikle buna güvenmemeliydim.

"Anlıyorum. Kafanın karışması da çok normal. Boşlukta savruluyor gibi hissediyorsun, çıkmaz sokakta gibisin. Hadi bin arabaya, sana anlatayım." Gerçekten de ne durumda olduğumu anlamıştı. Neydi bu adam? Psikolog falan mı?

Sağıma ve soluma bakıp emin olduktan sonra dolaşarak dikkatlice yanına bindim. Korkmuyor değildim. Tanımadığım tehlikeli bir adam, tanımadığım bir araba...

"Hoş geldin. Tekrar tanışalım mı?" Elini uzattı. "Ben Gökhan Karaslan. Amcanım. Senin baban, benim kardeşim oluyor. Bir de halan var. Ha evet... Bir de üvey abin." Bir de hala ve abi çıkmıştı!

Nezaket gereği elini tuttum. "Eda Arslan." Şeytani bir gülümseme, dudaklarını zorladı. "Eda. Annene gerçekten çok benziyorsun, biliyor musun? Anneni görmüş olmalısın?" Görmüştüm. Yağmur Pakgör... Aynıydık. Hatta benden daha bile güzeldi. Gözleri daha açık grimsi ve parlaktı, benim daha koyuydu ve yeşildi. Gamzeleri benim gibi onun da yoktu. Orta boylu duruyordu, ben daha uzundum. Bu farklılıkları sonradan fark etmiştim.

"Size nasıl güveneceğim? Gerçekten amcam olup olmadığınıza nasıl inanacağım?" Gayet mantıklı bir soru sormuştum. Nereden bilebilirdim ki ışığı görenin gelmediğini?

"Olayları yakından takip ediyorum, Eda. Abin her şeyi mahvetmiş. Normalde tüm bunları öğrenmen için daha çok erken. Ama bir an önce seni çekip çıkarmak zorundayız ve gerçekleri bilmeden bizimle gelmeyeceğinin de farkındayız. Bana inanmaktan başka çaren yok. Ama madem ki kanıt görmeyi çok istiyorsun..." Eli ceketinin iç cebine gitti ve bir fotoğraf çıkardı. Fotoğrafı bana çevirdiğinde Yağmur Pakgör ve bir adamı gördüm.

Bir sokaktalardı ve bir şey konuşuyorlardı. Fotoğraf uzaktan habersiz çekilmişti. Yağmur Pakgör'ün üstünde koyu yeşil boğazlı bir kazak, kot pantolon ve uzun bej rengi bir hırka vardı. Düz uzun saçları sırtına dökülüyordu. Ellerini göğüs hizasında kaldırmış, hararetle bir şey anlatmaya çalışıyor gibiydi.

Karşısındaki adama baktım. Yüzünün sadece yan profili gözüküyordu. Uzun boylu ve esmerdi. Teni daha açıktı ama beyaz değildi. Kumral gibi duruyordu. Üstünde deri bir ceket vardı. Yapılı ve yakışıklı bir adamdı. İlk defa görüyordum.

Başımı kaldırıp Gökhan Bey'e baktım. Bir fotoğraf daha çıkardı ve elime verdi. Bu, o adamın fotoğrafıydı. Yüzü net bir şekilde gözüküyordu ve sadece o vardı. Gülüyordu. Kirli sakalları ona karizmatik bir hava vermişti. Gözleri zümrüt yeşiliydi. Burnu düzgün, kaşları çok kalın değildi. Dişleri de çok düzgündü. Güzel bir gülüşü vardı. Üstünde yine bir deri ceket, altında siyah bir tişört vardı.

YAĞMURUN NEFESİ : ZUHÛR (I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin