9 ~ Tek beden, iki hayat

135 11 77
                                    


Vadim Kiselev - Alone in the Dark


9. BÖLÜM


"O kolye, babanın annene ilk hediyesiydi. Şimdi sende olması çok acayip değil mi?"

Kızıl Maske. Amacın ne senin?

"Öyle mi? Bilmiyordum. Hediye." Yaren Hanım açık bulduğunu zannederek güldü. "Senin olduğunu söylemiştin? Şimdi de hediye diyorsun?" IQ' su 3 falan mıydı bu kadının? Zaten aşırı yapmacıktı. Beni sevmediğini daha fazla ne kadar belli edebilirdi ki? "Bana hediye gelmesi, benim demek oluyor zaten, halacığım(!)"

"Kim verdi sana onu?" Gözlerim babama kaydı. Sinirli görünüyordu. Sana ne? Kim verdiyse verdi! Sana ne?

"Bu kadar sorgu sual abartı değil mi? Size ne?" Amcam gözlerini kıssa da hafifçe gülümsüyordu. Tehlikeli gülümsemelerinden birisiydi. "Saygılı ol, Eda!" Alayla güldüm. "Gerçekten mi? İki günde hemen baba moduna mı girdin?" Yaren Hanım yine güldü. Sorunlu muydu acaba? Sürekli gülüyordu. "Neden, Eda? Sen iki günde evlat moduna girdin ama?" Bir an durup düşündüm ama anlayamadım. "Ne?" Ayağa kalktı. "Benimle gel. Seninle yalnız konuşalım."

"Burada konuşsanıza. Eğleniyorduk ne güzel." Yaren Hanım, abisine ters bir bakış attığında ben de oflayarak ayağa kalktım. Beraber yukarı çıktık ve onun odasına girdik.

Benim arkamdan girip kapıyı kapattı ve bana dönüp kollarını göğsünde bağladı.

"Bu evde yaş olarak, Baha'dan sonra sana en yakın olan kişi benim, Eda. Bana dürüst ol. Gerçek duyguların ne? Bu aileye karşı hissettiğin gerçek duygular ne?" Alayla güldüm. Cidden soruyor muydu? Gayet de ortadaydı! "Beni istemeyen ve hiç sevmemiş bir aileye karşı nasıl hissetmem gerekiyor? Tabi ki de haz etmiyorum. Mecburen kalıyorum." Gözlerini kısıp şüpheyle baktı. "O zaman neden dengesiz davranıyorsun? Bazı anlarda doğuştan bu evdeymişsin gibi bir kibre bürünüyorsun. Bazı anlarda ise normal hâline dönüp nefretini sergiliyorsun. Sen hangisisin, Eda? Gerçek sen hangisi?"

Doğuştan bu evdeymişim gibi mi davranıyorum? Ne?

"Dün, abimin odasında bağırış seslerin geliyordu. Onu reddettin. Ama sabahında hemen baba baba diye peşinde dönmeye başladın. Gerçekten farkında değil misin yoksa bu da mı rol? Amacın ne? Gururlu iyi kız rolleri kesip, orta halli bir aileden kurtularak zengin olmak mı? Bana dürüst olabilirsin canım. Çünkü ben gayet dürüstüm; On dokuz yıl önce seni ve anneni en çok istemeyen kişi bendim. Hâlâ istemiyorum." Bu baya dürüst oldu cidden.

Hafifçe gülümsedim. Karşımda kibirli bir kadın duruyordu ve ben de ona karşı onun gibi olmaktan çekinmeyecektim. "Öyle bir amacım yok. Olsaydı eğer sizin gibi sahte insanları değil, sevgisini hissettiren Pakgör'leri seçerdim. Onlar da zengin ya? Ama ben ikinizi de istemedim. On dokuz yıllık kendi ailemi istedim. Ona da bana karşı kurulan saçma sapan bir oyun sebebiyle gidemiyorum! Aklandığım an oraya geri döneceğime emin olabilirsin." Kahkaha attı. Sahte değildi, gerçekten komik bir şeye gülüyor gibiydi. "Asaf Pakgör ve sevgi mi? Tatlım... Senin şu an yaşadıklarının asıl mimarı zaten Asaf Pakgör. Babanın günahını alıyorsun." Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş silinirken kafamda adeta davullar çalmaya başladı. Kalbim kafamın içinde atıyordu sanki. Son bir kaç gündür çok fazla hissetmiştim bunu, ama adını koyamamıştım.

Lakin bu sarı cadıya da güvenesim gelmiyordu. "Neden bu kadar düşmansın?"

Hırsla ve öfkeyle konuştu, "Zeynep öldüğünde kimse onun arkasından yas falan tutmadı! Baha'nın bile acı çekmesine izin vermediler. Sürekli bastırdılar! Neden? Annen yüzünden! Zeynep çok yüce gönüllüydü, Yağmur'a haddini bildirmedi. Ama ben bildirmekten beter ettim. Ve biliyor musun? Hiç pişman değilim. İyi ki de geberdi." İyi ki de geberdi.

YAĞMURUN NEFESİ : ZUHÛR (I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin