8.Bölüm - BEKÇİNİN DÖNÜŞÜ

115 19 3
                                    


"Hey! Burada bir yazı var Reis."

Kafamı yavaşça kaldırdığımda bekçinin ağaca bakan yüzünü gördüm.

Hızlıca kafamı indirdim.

Nutkum tutulmuştu. Bekçide başka bir gemiyle hazine avına mı çıkmıştı ?

"Biriniz bana haritayı verin." Haritaya bir işaret koydu ve pusulasını çıkarttı.
Eski bir pusulaydı bu.

"Kaftan böyle bir iz bırakmış olamaz, bizden önce gelmiş olmalılar. Hızlı olmalıyız ahbaplar. Yoksa servet değerindeki o defineyi bulamayız. Ardından öldürülür ve kemiklerimiz ile başbaşa kalırız."

Biraz duraksamasının ardından adamlara bakındı sonra haritayı adama geri verdi.

Sessiz adımlarla yaklaşan Aşçıyı gördüm bir süre sonra. Ani bir hareketle bekçiyi kendine çekti ve silahı onun kafasına dayadı.

"Sakın yaklaşmayın yoksa beynini dağıtırım!" diyerek tetiği basacak bir hareket yaptı.

Diğer adamlar birbirine bakılmaya başladı.

Bekçi ise aşçının elinden kurtulmaya çalıştı.

"Sakın!" dedi aşçı. Silahla bekçinin kafasını ileri iterek.

Aşçıyı hiç böyle görmemiştim. Gözlerinden alev püskürtüyordu sanki.

"Miço" diye bir fısıltı duydum."Miço kendini gösterme sakın!" Bu kara denizciydi.

Başımı tamam der gibi salladım.
Mütiş korkuyordum. Elimdeki silahı kavradım iyice ve olacakları izlemeye başladım.

Kara denizcide silahını çıkarttı ve adamlara doğrulttu.

"Bekçi seni pislik hazinenin varlığını bizden öğrendin şimdide başka bir mürettebatla onumu arıyorsun!"

Her zamanki sevimsiz gülümsemesiyle sırıttı yine.

"Evet öyle. Sizde bu kaptan dediğiniz
hilekâra kanın ve sağ bir şekilde eve dönme planı kurun! Asıl pislik ve hain o!"

" Ne demek istiyorsun sen?"

"Şunu demek istiyorum kara denizci ,
ecelinizle aynı gemiye binmek akıllıca değil!"

Kara denizci " Öyle olsaydı bize neden bunu söylerdin ki? Belli ki hazinenin peşindesin. Herkes istediği şeyi elde etmek için çok uğraşır. Ama senin böyle bir şansın bile olmayacak !"

Bekçi kafasını aşağı eğdi. Tekrar gülümsedi. Kafasını tekrar kaldırıp kara denizciye baktı. Bu kez sinirliydi.

Ortalık sessizliğe büründü.
Aşçı ve kara denizci birbirilerine
baktılar. Aşçı kafasını iki yana salladı.
Silahı tutan eli ile üç parmağını gösterdi.

Tekrar kafamı geri çektim.
Birşeyler olacağı belliydi çünkü
bu bir tehlike işaretiydi.

Birden bire silah sesleri duyuldu birkaç dakika içinde sesler kesilmişti ama ben bir süre daha arkamı dönmedim.

Bir el beni yerden kaldırdı bu Kara denizciydi."Hadi miço." dedi.
Arkasından da aşçı geldi ama hala kafasına silah dayamış olduğu bekçiyi
tutuyordu. Bekçi hiç tepki vermiyordu. Yumruğunu sıktığını farkettim.

Diğer adamların hepsini vurmuşlardı.
Tam dört kişi. Kanlar içinde yatan adamların silahlarını çalılara fırlattıp ellerindeki haritayı aldık.

Yola devam ettik.

Bekçi sessizce yürüyordu. Aşçı bir an
olsun silahı tuttuğu elini gevşetmiyordu. Bu sinsi adamın her an ne yapacağı belirsizdi.

***

Yorum yapmayı ve oylamayı
unutmayın.
Değerli yorumlarınızı bekliyorum.

•GİZEMLİ ADA•     (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin