Hala oturduğum yerde şaşkınlıktan öylece bakıyordum. Bütün bedenim istemsizce kendini salmışken Alvin'in sesi kulaklarımda uğulduyordu.
"Adrian kendine gel ona hemen yardım etmemiz gerek." Dediğinde öylece ona bakmaktaydım. Alvin çoktan ayaklanmış onu kurtarmaya çalışıyordu. Asılı olan kollarını o paslı zincirlerden çıkarmaya çalışırken bedenim ile savaş veriyordum ama elimde değildi, orada asılı olan kişi benim sevgilimdi. Günlerdir burada bu şekilde nasıl kalmıştı? Ona bunu kim yapmıştı? En önemlisi hala yaşıyor muydu?
Gürültülü bir ses ile daldığım yerden çıktım. Alvin çok öfkelenmiş olacak ki kendi dilinde bütün gücüyle bana bağırıyordu. Oturduğum yerden hızla kalkarak ona yardım ettim. Alvin'in ince bilekleri o zinciri kıramazdı, bende kıramazdım. O kadar güçlü zincirlerdi ki belki de Cidny de onları kırmayı denemişti. Başta zincirleri İki elim arasına alarak kırmayı denedim ama o kadar güçlüydü ki bir milim açılma bile olmamıştı. Sonra yerde bir taş aramaya çalıştım, belki zincirleri kırabililirdi. Bunu denemekten başka çarem yoktu. Yanımızda gerekli bir aletten yoktu açmak için. Karşımda elimin büyüklüğünde bir taş gördüğümde hızla onu aldım ve hiç düşünmeden Zincirlere vurmaya başladım. Ben vururken Cidny'nin ağzından bir inleme çıkmıştı. Bu şekilde onun canını yakıyordum.
Yinede bu iyiye işaretti o hala yaşıyordu. Onu halde görünce Alvin de bende şaşkınlıktan nabzını kontrol etmeyi unutmuştuk ama o nefes alıyordu. İyiydi. Buradan çıkTığında Eminim ki Alvin Onu sağlığına kavuşturacaktı.
"Alvin," dedim ona doğru dönerek, " Sana yalvarırım az önceki gibi o tokayla zincirleri aç." Ona yalvarıyordum. Çünkü bu durumda olan kişi benim iki yıldır yanımdaydı ve sevgilimdi.
Alvin bir eline bağlı olan zinciri inceledi. Az önce açılan anahtarlıktan değildi. " Bunu bu tokayla açamayız. Ben en iyisi gidip yardım isteyeyim."
Yardım isteyecek vakit yoktu. Hemen açıp onu burada kurtarmam gerekiyordu. "Zaman yok." Dedim titrek bir sesle. Geçen her bir dakika onu dahada ölüme yaklaştırabilirdi.
"Merak etme. Ne olursa olsun onu ölümün ucundan çekip alabilirim." Ona güvensemde iyi hissetmiyordum. Ölümdü bu bazıları ikinci sanşı hakkediyorken, bazılarına da tek bir şans veriliyordu. Belki ateş kızı bilgisi veya şans eseri kurtarmıştı peki ya Cidny'nin şans yanında mıydı? Göründüğü üzere şu ara şans ona en uzak şeydi. Şanslı olsaydı bunlar başına gelmezdi.
Alvin kafasını olumlu şekilde sallayarak kapıdan hızlıca çıktı. Ben ise sabırsızca beklerken onun iyi olduğundan emin olmaya çalışıyordum. "Merak etme güzelim. Seni buradan kurtaracağım." Dedim ona mı yoksa kendime mi güç vermeye çalışıyordum emin değildim.
Bir lastik toka ile toplanmış sarı saçlarını elimle okşarken yine çenesinden hafifçe kaldırarak yüzüne baktım. Gözleri morluklarla dolmuştu. Başına ne gelmişti bilmiyordum ama ona bunu yapanı elime geçirip daha da kötüsünü yapmak istiyordum. O an istemsizce bir küfür dudaklarımdan çıkarak duvarlarda yankılandı. Bir insana bu nasıl yapılabilirdi? Üstünde siyah askılı bir buluz altında da siyah kot pantolon vardı. Bazı kısımları yırtılmış delikler açılmıştı. Bileklerinde ki morluklar kırmızı ve sarıya bulanmıştı. "Kaç gündür buradasın Cidny?" diyerek feryat ettim. Ne yapmam gerektiğini tam olarak bilmiyordum ama bu kokuşmuş yerde onu kollarımın arasına alarak ısıtmaya çalıştım.
Bir yanım onun hala yanımda olmasına sevinirken, aldığı şiddeti gördükçe de kalbimi parçalara ayırıyordu. Eğer ki uyanırsa ona bunu yapanı canım pahasına olsada bulacaktım.
Ne kadar o şekilde onunla durdum bilmiyorum ama yankılanan çığlıklardan Alex'in en önde koşarak geldiğini anlamıştım. Bir süre sonra kapıdan hızla gördüğünde elinde başka bir fener vardı hızla yanıma eğilerek tedirgin bir şekilde eğildi ve kollarımda ki kıza baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTRODİNA
Science FictionHayat hiç bu kadar acımasız olmamıştı. Insanların bitmek bilmeyen intikamları Dünyayı yavaşça yok ediyordu. Kıyamet yaklaşıyordu ve hepimiz o kıyameti tebessüm oluşturarak izliyorduk. Duygular birer birer terk ediyordu hayatımızı. Yaşamak hiç bu ka...