Dinozorlar

3.1K 807 404
                                    

Var olmayan bir canlıyı şu zamanda, şu saatte hemen bir kaç metre ötede görüyordum. Bunun bir rüya olduğunu düşünmek benim için en kolay tarafıydı.
Donmuştum. Bedenim belli belirsiz şekilde titrerken, gözlerimin büyüdüğünü, dudaklarımın şaşkınlıktan aralandığını hissedebiliyordum. Çevreden kıyamet sesleri kulaklarıma doluyor, insanların şiddetle kaçtıklarını görüyordum. Korkudan az önce merdivenlerden bile düştüğüm unutmuştum. Belki vücudumda kırıklar olmuştu. Belki de bedenim ciddi hasarlar almıştı ama bu gördüklerimden sonra aldığım hasarın bir önemi yoktu.

Bir el kolundan tuttuğu an ilkirek kendime geldim. Bu babamdı. Ona boş boş baktığım sırada, yine aynı heyecanla konuştu.
"Gitmeliyiz Talya. Az zamanımız kaldı." dedi kelimeler ağzından yarışırcasına çıkmıştı.

Cevap vermeyerek tekrar bu dev canlının bize doğru gelişini izledim. Yaşadığım şoku daha atlatamıyordum. Kolumdaki elin başta ağırlaştığını sonrada tenimi okşadığını fark ettiğimde arkamı döndüm. Babamı arkamda göremediğimde, gözlerimi çevrede gezdirdim. İnsanlar bir toz bulutu gibi çevreye dağılırken, ben az önce insan âleminin yok oluşuna şahit oluyordum. Kime baksam bir anda taşlaştı, rüzgarın şiddetli sesi kulaklarıma geldiği an, insan ırkı toz bulutu oldu ve çevreye dağıldı.
Sıra bendeydi. Bende bir insandım ve birazdan bu bedenler gibi taşlaşarak, Dünya'nın havasına karışacaktım.
Korkuyordum. Korku sol bacağımdaki ağrıyı unutmamı sağlamıştı. Damarlarımda korkunun gezdiğini ve ürperdiğimi hissedebiliyordum. Bütün bedenimde atan kalp ritmimi bu sessiz kasabada duyabiliyordum. Pes etmiş bir halde gözlerimi kapattım. Dev dinozorun bana yaklaştığını duyabiliyordum ama pekte umurumda değildi, sonuçta birazdan bende taşlaşarak gökyüzünün bir parçası olacaktım.

Bir kaç saniye gözlerim kapalı bir şekilde öylece bekledim. Dinozorun attığı adım sesleri kulaklarıma bir ritim gibi gelirken ses kesilince gözlerimi refleksle aniden açtım. Dev çift gri ve kalın tabakalı ayak gördüğümde başımı yukarı doğru kaldırdım. Büyük bir beden sonra bedenim büyüklüğünde dişler ve şiddetli gelgitler yapan, saçlarımın geriye doğru uçuşmasına neden olan o rüzgar veya fırtına değildi. O şu an ağzını açmış beni tek bir nefeste yutabilecek dev dinozorun kokuşmuş nefesiydi.

Gözlerim beklendiğinden daha da büyük bir şekilde açıldı. Hareketlerimi kestim ve nefesimi tuttum. Bana daha da yaklaşarak az bir mesafe kalmasını sağladı. Bekledi ve bekledi. Dışarıdan hiç nefes almadan ağzını bir ev büyüklüğünde açtı ve yıldırımın sesinden daha şiddetli bir şekilde kükremeye başladı. Gözlerim kükremesini ve sarıya bulanmış sivri dişlerini izlerken, ağzı şiddetle yukarı doğru gerildi. İşte bu benim bitişimin, sonsuza dek karanlığa yok oluşumun habercisiydi. Gökyüzüne açacağımı sanarken işte şimdi bir öğün olacaktım.

Ağzı geriye doğru gittiği an hızla bana doğru yaklaşıp beni yutabileceğini anlamıştım. Beklemediğim bir hareket yaparak gövdesinin altına doğru koşarak şaşırmasını sağladım. Refleksler bu yüzden vardı ya, mantık durduğunda devreye bedenin kendini kurtarma mücadelesi giriyordu.  Uzun kalın kuyruğu şiddetle yerde çukurlar açarken bu sefer gözlerinin değil kuyruğunun hedefi olmuştum. Hırçınca sağa ve sola doğru yalpalanan kuyruğuna karşın bende ters yöne koşuyor, kuyruğunun hedefi olmamaya çalışıyordum. Bu dev canlı gözleriyle beni arıyorken manevra yaparak sağa doğru koştum. Çökerek önceden yıkılmış olan bir evi gözüme kestirdiğim de bütün gücümü toplayarak tahta parçalarının arasına girdim. Tahtalara iyice sokularak yaklaştım ve görünmemeye çalıştım.

Kalbim benim değilmişçesine hızla atıyordu. Bedenim de ufak yaraların açılmasına karşın sol dizim oldukça şiddetle sızlıyordu. Üstümdeki hırkanın kenarını sessizce ve yavaşça yırttım. Dizimi kendime doğru çekerek yarama göz gezdirdim. Derimde ufak çizikler olmasına rağmen dizimin eklem kısmı ağrıyordu. Aldığım ilk yardım derslerine göre kırılmış veya çatlamışta olabilirdi.

ASTRODİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin