Hafta sonu olduğu için 13:32'ydi kaltığımda.
Doyasıya uyumuştum, sabahçı olmanın bana verdiği huzursuzlukla.
Beni uyandıran arkadaşlarımın en cadısı olan Helin'di. Kızamadığım için ona her türlü şebeklikleri yapıyordu, gülüp geçiyordum mecburen.
Bugün birşeyler yapalım filan dediğinde sevinerek onaylamıştım onu sırf birazda olsa Aslan'dan, Kerem'den ve Lara'dan uzaklaşabilmek için, onlar benim için büyük bir sorun olmuşlardı artık.
Sinemaya gidip korku filmi seçmiştik, pişmanlıkla salondan çıktığımızda bir daha yerli korku filmlerine gitmememiz gerektiğini düşündük.
Telefonumu evde bıraktığım için büyük bir huzur vardı içimde. Yemek yemeye gittiğimizde lokmalarımı sayıyormuş gibi beni izleyen Helin'e gözlerimi devirerek
"Ne oluyor kızım? Lokmalarımı mı sayıyorsun?" dedim gülerek.
"Hayır da Aslan'la ne oldu onu soracaktım" derken küçük bir kahkaha attım.
"O yüzden mi sabahtan beri dikizliyorsun beni? Sorsaydın ya hemen, Lara'ya verdiğim sözü dün uygulamalı bir şekilde yerine getirdim" dedim kısık sesle.
"Onun bağlanmasını istiyorsunuz ama, ya sen ona bağlanırsan? Düşündün mü bunu Derin hiç?" dedi, çok ciddileşmişti sesi.
Düşünmemiştim sanki hiç bunu, bilmiyordum ne diyeceğimi, anlamış olmalıydıki
"Dikkatli ol Derin" dedi beni düşündüğünü belli etmek istercesine endişeli bir şekilde.
Yemekten kalkıp sahile indik, seviyordum bu şehiri, havası bile bambaşkaydı. Helin'le yürürken, omuzuma dokunan elin kim olduğunu merak ederek döndüğümde arkama, tebessümü yüzüne yaymış huzur dolu bakan Aslan'ı gördüm.
Helin'le merhabalaştıktan sonra
"Ne işin var burada?" dedim kızarak. Anlayamıyordum her yerde karşıma çıkmasını.
"Tesadüf, sadece güzel bir tesadüf" dedi gülerek. Ben de bunu yerdim zaten.
Cümlesini bitirir bitirmez elimi tuttu. Helin'in Aslan'a acıyarak bakan gözlerini gördüğüm de bir kez daha tiksindim kendimden.
Öyle yürürken havanın karardığını bile farkedemeyip sahilde bir çay bahçesine oturduk, Helin ve Aslan çok iyi anlaşmışlardı, bunun sahte olduğunu bilsekte kahkalarımız kesinlikle gerçekti.
Saatin baya geç olduğunu görünce kalkıp yürümeye başladık.
Helin'in yeni flörtleşmeye başladığı çocuk geldiğinde onu alıp götürdü, biz yine yalnız kalmıştık.
Yaklaştığında nefesi boynuna değiyordu, içimde ki büyüyen heyecana anlam veremiyordum.
Sahteydi ona olan aşkım, Lara bitir dediğinde bitirecektim bu oyunu. Kazanan ben değil sadece Lara olacaktı oyunu benim oynamama rağmen.
Sahte olduğu için sarılmıştım ona sıkıca hem de, daha iyi bağlanabilmesi için sadece bana.
Belimi sıkı sıkı tutan ellerini çekip bakmıştı yüzüme, yüzünde şaşkın ifadesini taşırken, beklemiyordu benden böyle birşey, sanırım bende kendimden.
Her akşamım her anım sanki Aslan'la geçiyordu. Tekrar sarıldığında bana, kulağıma eğilip
"Sana aşığım" diye fısıldadı.
Nefesi boynuma değerken heyecan kat sayım daha da fazla artıyordu. Biz öyle durmuşken heyecan kat sayımı yerle bir edecek birisinin bize doğru yaklaştığını görüyordum, çok korkuyordum, yanlış anlaşılmaktan ya da doğru.
Hiç bilmiyorum..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana İnat, Yine Sen
RandomMerhaba, 20 yaşındayım. İlk öncelikle yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın, daha yeniyim. Bu hikaye geçmişten geleceğe doğru yöneliktir, Gerçek hayattan alıntıdır, umarım ilginizi çekebilirim. Şimdiden çok teşekkür ederim.