Abimin seslenmesiyle uyandım, "Deriin, Aslan köpek getirdi Paşa'nın yanına, ben gidip alamam git sen bak" dedi gülerek korkusunu saklamaya çalışırken.
Bu çocuk ne diye bizim eve geliyor düşüncesi sardı ki beynimi Lara'yı görebilmek için gelmiştir dedim kendi kendime. Lara bizim yan tarafımızda oturuyordu çünkü, zaten Aslan'da bir sokak ötede oturuyordu.
Abim Paşa'dan bile korkardı ama ona bakarsan ondan cesuru yoktur. Altımdaki short'u önemsemeden çıktım bahçeye. Aslan, Paşa ve diğer köpeğiyle ilgileniyordu.
Beni gördüğünde kafasını kaldırıp "merhaba Derin" dedi içtenlikle, "merhaba Aslan" , "uykundan uyandırdım sa-nıırım Paşa'yı kulübesine götüremedik o yüzden uyandırdı Metin, uyandırma dedim ama pek işe ya-raamamış, çok özür dilerim" yine titriyordu sesi, hep mi böyle diye düşünüyordum, "hayır sorun değil uyanmıştım zaten" dedim onu rahatlatmak istediğim için, "peki o zaman, çok sevindim" dedi rahatlamış bir şekilde,
Paşa'nın tasmasını bağlarken "Lara'yla ne yaptınız" dedim iğnelermiş gibi, "değişen pek birşey yok aslında, "iyi de sen istemedin mi onu? Şimdi ne diye uzak kaçıyorsun kızdan, o duygusal birisi Aslan, ona göre davranırsan sevinirim" dedim sinirlendiğimi yansıtırken.
Paşa'yı yerine götürdükten sonra "Derin, haklısın sanırım" dedi fısıldarmış gibi. Tam konuşacaktım ki uzaklamıştı çoktan yanımdan, bir derdi var ve ben onu daha yeni yeni sırf Lara için tanıyor olmuş bile olsam çok üzülüyordum.
İyi bir çocuk gibi görünmüyordu belki ama iyi olmasına bir sebep yokmuş gibiydi de zaten, öyle yansıtmıştı bana.
Kerem' i arayıp yanına gideceğimi söyledim, üstümü giyinip Paşa'yıda alarak sokağa çıktım, bizimkiler yoktu kaldırımda hayret diyerek geçtim önünden kaldırımın ve yine Aslan'ı gördüm sokağın başında Paşa bugün sanki dolaşmak istemiyormuş gibi adım atmamaya direniyordu.
Aslan durumu farketmiş olmalı ki yanıma gelip, "istersen bana ver, sen git nereye gidiyorsan gelince alırsın" dedi samimi bir şekilde "çok iyi olur Kerem bekliyor, eğer zahmet olmazsa çok sevinirim" dedim gülerek, yüzü asık bir şekilde "tamam" dedi Paşa'yı elimden alırken.
Bende yürümeye devam ettim içimdeki sıkıntı ile. Kafede oturmuş beni bekleyen Kerem' i izledim bir süre, sanki gitmesem öyle bir ömür bekleyecekmiş gibi duruyordu, hislerini kapatmıştı o, gamsız olmayı, olmuyorsa bile öyle görünmeyi tercih ediyordu. Fakat öyle değildi, o beni görmeden onu izlediğimde bunu kolayca anlayabiliyordum. Yanına gittiğimde sarılıp oturmuştuk koltuklara, "neyin var Derin?" demişti uzun bir süre keyifli konuştuktan sonra.
Onda olan bu kabiliyeti hiçte sevmiyordum çünkü her ne kadar saklamak için duvarlar örsem de sırf üzülmesin diye sıkıntılarıma, o her defasında anlayabiliyordu bende birşeyler olduğunu.
"Birşeyim yok, uykumu alamadım sanırım" dedim kendimden emin bir şekilde, "yemedim ama hadi öyle olsun" dedi, evet çok saçmaydı katılıyorum.
Yemek yiyip kaltık, yürürken elimi tuttu sıkıca hatta bir ara cidden terlemişti elim, ama yanlış anlayıp tartışmayalım diye çekmiyordum elimi, biliyorum böyle şeyleri çok takardı Kerem.
Ama cidden terlemişti, birden beynimin bana rica edip 'elini çek' demesini duyar gibiydim ve onu kırmayıp dinledim, birden yüzünü yüzüme dönerek "ne oldu sıkıldın mı böyle durmaktan?" dedi "ne yani terlemedi mi elin Kerem?" dedim yükselen sesini bastırmak istercesine.
"Önceden pek de takmıyordun Derin sen bunları, belki de ben elimin senin elini tutarken terlemesini seviyorum!" dedi birden daha çok sesini yükselterek, "iyi de ben sevmiyorum!" dedim sonradan pişman olacağımı bilerek.
Birden kolumu tutup sürüklemeye başladı birşeyler söylenirken. Bizim sokağa girecekken "Kerem kendine gel, abim görürse çok fena yapar seni!" dediğimi duymamış gibiydi, cidden korkmuştum abimin görecek olmasından dolayı.
Tam sokağa girecekken Aslan önümüze çıkıp Kerem'e "bırak kızın kolunu Kerem, Metin sokakta!" dedi Kerem'den çok bağırarak. "Sen karışma çekil şuradan Aslan" dedi normal konuşarak. Kolum kesin morarmıştı, düşmanıymışım gibi sıkıyordu çünkü.
Abim böyle görürse gebertirdi Kerem'i abartmıyorum yapardı bunu eminim. Normal de çok nadir ağlardım ve o ağladığımı hiç görmemiştir. Bu sefer kontrol edemedim gözümden akan yaşları, o bunu görünce yaptığını affetmemi ister gibi nazikçe bıraktı kolumu Paşa'yı alıp yanından koşarak eve giderken Aslan'a "o elimi tutmak istemedi!" diye söyleniyordu, bağırışıyorlardı arkamdan.
Bu sefer bitmişti, ikinci rezil edişiydi beni, yine arkadaşının önünde hemde, tekken kaldırabiliyordum bir nebzede olsa ama hayır istemiyordum bundan sonra onu.
Biz Kerem'le sevgili gibi değildik zaten ben çok seviyordum onu ama sevgiliden çok onun arkadaşlığını ister gibi, onun beni sahiplenmesini diğer yaptıklarının yanında bir hiç olarak görmeye çalışıyordum buna katlanabildiğim gibi beni dövüyordu abartısız!
Bunlara rağmen kaybetmek istemiyordum onu ama artık son'a yaklaşmış gibiydik, cidden istemiyordum artık adını bile anmayı, bitmesini hatta yok olmasını diliyordum tamda şu an.
Annemle abim'i evde bulamayınca abim'i arayarak markette olduklarını öğrendim. Bunu bir fırsat olarak görerek telefonumun defalarca çalmasına rağmen umursamayıp uyudum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana İnat, Yine Sen
De TodoMerhaba, 20 yaşındayım. İlk öncelikle yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın, daha yeniyim. Bu hikaye geçmişten geleceğe doğru yöneliktir, Gerçek hayattan alıntıdır, umarım ilginizi çekebilirim. Şimdiden çok teşekkür ederim.